xxx951
Üniversite çok hoca yok
Eskiden üniversite sayısı az olduğundan, öğrenciler üniversite bulmakta zorlanırdı. Üniversite sayısı şimdilerde o kadar arttı ki, üniversiteler öğrenci bulmakta zorlanıyor.
Üniversite sayısı artıyor ama, öğretim üyesi sayısı artmıyor. “Hocasız üniversite” neye yarar?
Dostum Ege Cansen uyardı. Dedi ki “Ekonomik kriz sonrası, konut yap-satçıları müşteri bulmakta zorlandıkları için, gazetelerde sayfa sayfa konut ilanları yayınlanır oldu. Şimdi konut ilanlarının yanında çarşaf çarşaf özel üniversitelerin ilanları yer almaya başladı. Öğrenci çekebilmek için de hemen hepsi burs vaat ediyor. İyi derece yapmış öğrenciler için şans kapısı açıldı. Sadece bedava okumayacaklar... Ceplerine her ay para koymayı vaat edenler bile var. İyi derece yapmış öğrenciler üniversiteye prestij getirecek. İyi de üniversiteye kim para getirecek? Bu özel üniversiteler paralı öğrenciyi nasıl bulacak? Puan sistemine göre kapılarını sonuna kadar açamazlar. Bu durumda nasıl yaşayacaklar?”
(Burada bir konuyu tartışmaya açmak istiyorum. Türkiye’de sadece vakıf üniversitesi kurulabilir. Üniversitenin kuruluş izni alabilmesi için vakıf varlıkl ve gelirlerinin üniversiteyi yaşatabilecek büyüklükte olması ve yeterli öğretim kadrosu oluşturması şartı aranır. Bilkent, Bilgi, Koç, Sabancı üniversiteleri kurulurken bunlara dikkat edildi. Sonra giderek vakıf üniversiteleri “özel okul” statüsüne geçer oldu. Kiralık binalarda, öğretim kadrosunu oluşturmadan açılan üniversiteler öğrenci kabul etmeye başladı.)
51 üniversite öğrenci avında
Vakıf üniversitesi statüsündaki Bilgi Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Rıfat Sarıcaoğlu’nun Vatan Gazetesi’nde Elif Ergu ile söyleşisi yayınlandı.
Başkan anlatıyor. “3 yıl önce 31 vakıf üniversitesi vardı. Şimdi sayı 51’e yükseldi” diyor.
Bir yılda 46 ilde 26 vakıf, 20 devlet üniversitesi açıldı.
Bu 46 üniversitenin her birinde 12 bölüm açılsa, bırakınız profesörü, 2000 doktoralı öğretim üyesi ile 600 doktoralı asistana ihtiyaç var.
Devlet ve vakıf üniversitelerinin sayısı 161’e ulaştı. Buna karşılık profesör sayısı 14 bin, doçent sayısı 8 bin dolayında... Bu üniversitelerde öğrencileri kimler yetiştirecek?
Önemli olan üniversite sayısının artırmak değil, bu üniversitelerde öğrencileri iyi yetiştirebilecek öğretim kadrolarına sahip olmaktır... Devlet veya özel sektör parayı bulunca üniversite açabilir ama, parayı akıtmakla kısa sürede öğretim elemanı yetiştirmek imkansızdır. Bu zaman alır.
Bina değil, hoca önemli
Biraz dil bilen her üniversite mezununa yalap şap doktora diploması vererek, onlardan oluşan kadrolarla üniversite eğitimini sürdürmek gençlerin ve ülkenin geleceğini rezil eder.
Bu yıl çok tehlikeli bir gelişme ortaya çıktı. Üniversite giriş sınavlarında başarılı öğrencileri kapmak için, yeni kurulan vakıf üniversiteleri yarışa girdiler. Parasal vaatlerle öğrenci avına çıktılar. Üniversite öncesi eğitimleri parlak bu öğrenciler, bursun cazibesiyle öğretim kadrosu zayıf üniversitelere devam ederlerse, gelecekleri kararacak. Öğretim kadrosu yetersiz üniversitede 4 yıl boyunca yetenekleri ve eski birikimleri eriyip gidecek.
Serbest piyasa ekonomisinde her talep arzını yaratır. Talep karşısında vakıf üniversitesi adı altında özel üniversitelerin sayısı artıyor. İyi de, bu gelişme ne kadar sağlıklı? Öğretim kalitesi nasıl korunacak? Gider-gelir dengesini tutturamayanlar öğretimi aksatmaya başlayınca, kapanınca bu üniversitelerde okuyanlar ne yapacak?
Gönül ister ki, vakıf üniversiteleri gazetelere verecekleri ilanlarda sadece binalarının güzelliğinden ve burs imkanından söz etmesinler. Öğretim kadrolarını açıklasınlar. Kaç profesörleri, kaç doçentleri var? Bunlar kimler? Bunların akademik kariyerdeki geçmişleri nedir? Bunları anlatsınlar.
Öğrenciler de binaya ve paraya bakarak değil, öğretim kadrolarına bakarak seçim yapabilsin.