Haşim AKIN
Umudu Soldurmayana Hamdolsun
Bazen umutlarınız olur ve “yeşerir mi acaba?” diye düşünürsünüz. Bazen umutla bekleriz onların yeşermiş halini görmeyi. Arada bir de “bu bir hayaldir. Hayallere çok da kaptırmamak lazım” dersiniz. Ama ikiye bölünen yüreğiniz bir yandan oyana, bir yandan kafa sallar rögarın önünde kalmış bir gelincik çiçeği gibi. Bir gelincik çiçeği gibi... Çünkü hem ömrü kısadır, hem de kolayca dökülen o renkli çiçeklerin altından yeni gelenler vardır. Düşen her çiçek aslında yarına yeni bir umuttur. Zira çiçeğin yaprakları olgunlaşıp düşerken içinden tohumu taşıyan kapsül de patlamaya hazır hale gelir. Yani bu yarına bir umut demektir.
Elbette her umut, hemen yeşermez. İstanbul’un fethi bir umuttu da kimler mücadele etti bu uğurda... Sonra da kime nasip oldu? Ama umut sahibi olmak ve bunun yeşermesi için gayretkeş olmak gerekirmiş.
İşte böyle umutları taşırız bazen. Bir gün yolumuz Burkina Faso’da ücra bir köyün içinden geçti. “Bu köy var ya bu köy...” diye başladı rehberlerimiz. “Bu köy bölgedeki en büyük putları içinde barındırır. İnekler burada kurban edilir. Burada Müslümanlar yaşayamaz. Bir delikanlı Fildişi Sahili’ne gidip orada Müslüman olmuş. Sonra buraya dönmüş ve köyünde evinin yanına kendisine ait olan arsada bir mescit inşa etmek istemiş. Köylü ısrarla karşı çıkmış, onu yapmaması için uyarmış. Ama adam azimle inşaata başlamış. Duvarlar biterken adam bir gece aniden ölüvermiş.” Ani bir ölüm; bu coğrafyada çok farklı manalar ifade eder. “Ne olmuş ki?” diye sorunca, “Bunu bilemiyoruz. Ancak zehirlenip ortadan kaldırılmış olma ihtimali çok yüksek” dediler.
Hiçbir Müslümanın olmadığı bir köyün sorumluluğu kimindir? Bunun faturasını sadece cehalete kesmek sizce de çok mantıksız ve adaletten uzak değil mi? Burayla ilgili bir dizi umutları yeşeriyor insanın içinde. Ancak kendilerini cehaletin ve şirkin içine bu denli batmış ve halinden memnun(!) bir topluluğa kim el atar?
Komşu köylerde yaşayan Müslümanlar ve oralarda görevli imamların üstün gayretleriyle köyde bazı tohumlar filizlenmeye başlamıştı. Hatta bu sefer köyün kralı köylerine yeni bir mescidin yapılmasını istedi. Hem de köyün kralı... Hatta bu köye yapılacak mescit, bir genç Müslümanın hayatına mal olan eski mescit inşaatının üzerine yapılmaya başlanmıştı.
Bu köyde göreve başlayan imam geçen günlerde güzel bir haber paylaşmış. Köyde henüz mescidin inşaatı bitmemiş ama bir ağacın altında eğitim başlamış. Köyün çocukları Kur’an öğrenmeye başlamış. Burada ilk kez Kur’an sedası duyulmuş olacak. Ezan okunacak... Gene putlarına ibadet eden olacak, gene gizli de olsa kurbanlar kesilecek...
Ancak umutlar yeşerecek...
Kur’an sesiyle ve besmeleyle büyüyen çocuklar yeni tohumların kapsülü olacak...
Diri ve iri başlangıç olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.