Lütfi AYHAN
TÜRKİYE TERÖR KISKANCINDA
Vicdanı olan herkes, kalbi normal çalışan her insan, katliamlardan, kandan, kıtalden, yakıp yıkmadan, nefret eder, ölenler için hüzünlenir. Terörden medet ummayan, kandan beslenmeyen, fikrini düşüncesini yaymak için yakıp yıkmayı, vurup kırmayı siyasi bir araç olarak görmeyen her akıl, her gönül, terör yapan, kan akıtan tüm grup ve örgütleri aynı kefeye koyar. Koymuyorsa o insanda bir denge sorunu var demektir. “Benim teröristim iyi, seninki kötü, sol teröristler barışçı, faşist teröristler savaşçı, Müslüman teröristler tu kaka, Hristiyan - Yahudi teröristler özgürlük savaşçısı… ” muvazenesizliği toplumları ve dünyayı mahveder.
Son terör saldırısından (Suruç) sonra ölen masum gençler için ağıtlar yakanlar, aynı gün PKK tarafından şehit edilen Uzman Onbaşı Müsellim Ünal ve ertesi gün şehit edilen polis memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Açar için kıllarını kıpırdatmıyor, bu vahşeti görmezlikten geliyorlarsa; son saldırıda ölen gençler için pek acıklı destanlar yazanlar, 6-7 Ekim olaylarında katledilen başta Yasin Börü olmak üzere 51 masum insan için gık çıkarmıyorsa, Sivas’ta katledilen 33 kişiyi görüp, ertesi gün Başbağlarda katledilen 33 masum sivili görmüyorsa bu bakışta samimiyet aramak beyhudedir. Bu görüş sakat, bu bakış yanlıştır.
Son Suruç katliamında ölen, Uğur Özkan, Kasım Deprem, Hatice Ezgi Sadet, Cemil Yıldız, Çağdaş Aydın, Nazlı Akyürek, Ferdane Ece Dinç, Mücahit Erol, Murat Yurtgül, Emrullah Akhamur, İsmet Şeker’in umutları, karardı, hayalleri çöktü. Tıpkı PKK nın öldürdüğü, Uzman Onbaşı Müsellim Ünal, polis memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Açar gibi. Tıpkı PKK nın şehit ettiği binlerce genç askerimiz gibi. Tıpkı ABD tarafından, Esed tarafından, IŞİD tarafından, PKK tarafından İsrail tarafından, öldürülen, katledilen, bombalanan, bebekler, çocuklar, kadınlar, gençler gibi.
Kendilerini “özgürlük savaşçısı” gibi takdim edip bebekleri, kadınları, sivilleri, silahsız askerleri, katleden, karakol basıp masum Anadolu çocuklarını şehit eden PKK, kendi yaptığına benzer eylemler yapan IŞİD için neler söylüyor neler! PKK lıların IŞİD için söylediklerini dinlerken insan çok şaşırıyor ve gülmekten kendini alamıyor. Natonun, AB nin, ABD nin Almanya’nın ve demokratik tüm ülkelerin terör listesinde yer alan PKK, DAEŞ ten bahsederken sanki kendisi bir çevre, bir yardım kurumuymuş gibi davranıyor. Bu da çok komik bir manzara ortaya çıkarıyor. Hâlbuki Çözüm sürecinin başlaması ile birlikte Bu millet, mazide yapılanları unutmayı kabul etmişti. Kan kanla yunmaz, dün dünde kalmıştır diyerek çözüm sürecini desteklemişti. “Kan dökülmesin de gerisi hallolur” demişti. PKK yöneticileri bu yaklaşımı hiçbir zaman içselleştiremediler, içlerindeki kan emici vampiri öldüremediler. Bu nedenle de ne silah bırakmaya yanaştılar ne ülkeyi terk etmeyi kabul ettiler. Suriye’deki çözülmeden yararlanarak bir devlet kurma hayalleri onları tekrar savaşa, kan dökmeye, ölmeye öldürmeye yöneltti.
PKK nın böyle düşünmesi, yapması belki normal sayılır, çünkü onlar Marksist stalinist insanlar. Yani savaşı, kavgayı siyasetin bir parçası olarak kabullenmiş bir ideolojinin mensupları. Benim anlamadığım bazı gazeteci, yazar, düşünür, siyasetçi sıfatı taşıyan insanların PKK yöneticileri gibi düşünmesi. Halbuki onlar şöyle dese bu iş çözülür: “ İster sağdan ister soldan gelsin, ister IŞİD den ister PKK’ dan gelsin bizler silaha, kana, savaşa karşıyız. Kan, savaş,yakıp yıkma… Hak arama aracı olamaz. IŞİD nasıl terör örgütüyse PKK da öyledir.”
Sonuç olarak PKK da DAEŞ de birer terör örgütüdür. PKK Papağan sevenler derneği değildir.
Not1: Suruçtaki patlaması ile ilgili çok soru soruldu. Yalnız galiba şu soru sorulmadı: Katliama uğrayan bu gençler Kobaniye kitap ve oyuncak götürecekmiş. Kobani şu anda savaş alanı değil mi? Öyle olduğunun en açık belgesi Suruçtaki palamayla aynı anda Kobanide bir patlamanın olması. O zaman bu gençleri savaş bölgesine kimler niçin götürmek istedi?
Not 2: PKK lılar sürekli Türkiyeden DAEŞ e insanların katıldığını söylüyorlar. Bence de böyle bir şey var. Tıpkı İngiltereden, tıpkı Fransadan, tıpkı Almanyadan bu örgüte katılımlar olduğu gibi Türkiyeden de maalesef katılımlar var. Pekiyi Türkiyeden PYD ye katılanların oranı DAEŞ' e katılanlarınkinden katbekat fazla değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.