Av. Mehmet YALÇINKAYA
TOPLUM VE FETVA HATTI
Geçen hafta yazdığım ALO FETVA konulu yazım, bu sitede yayınlanmış yazılarım içinde en çok geri dönüşüm aldığım yazılarımdan birisi oldu. Olumlu anlamda geri dönen ve fikirlerime katıldığını söyleyen tüm okuyucularıma teşekkür ederim. Olumsuz mailler içinde Alo Fetva hattını bir tarafa bırakın, Diyanetin top yekûn kaldırılmasını İslam adına savunan birçok maile ortak bir cevap yazdım: Yerine daha iyi ve daha güzelini hazırlamadıktan sonra bir müesseseyi ortadan kaldırmak, fitneye, karmaşaya ve maddi-manevi anlamda toplumsal cinayetlere zemin hazırlamak demektir.
Alo Fetva hattının bir ihtiyaçtan doğduğuna ve çok büyük bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum. Diyanetin (tam da ülkedeki manevi havadan rahatsız olanların istediği gibi) Alo fetva hattını kapatmasını yanlış buluyorum. Umarım bu yanlıştan en kısa zamanda dönülür.
Bu hafta köşemi, İstanbul’da Alo Fetva hattını yürüten, hizmet ettiği on beş yıl içinde bu kurumun müesseseleşmesi için en büyük çabayı sarf eden, tanıyan hemen herkesin Nevin Ablası olan Nevin Meriç Hanımefendinin kendi web sayfasında yazdıklarına bırakmak istiyorum. Ki, en yetkin ağızdan Alo Fetva’nın nasıl bir boşluğu doldurduğu anlaşılabilsin…
Müftülüklerde, halkın soru ve sorunlarına dinî literatür üzerinden çözümler bulan birimdir fetva hattı. Bu birim sayesinde vatandaş hem yaşadığı problemli durumdan kurtulmakta hem de dinden güç alarak hayatına huzurlu bir biçimde devam etmektedir.
İbadetten ticarete, karşılıklı ilişkilerden tez konusuna kadar hemen hemen her alanda ve her kesimden soruların alındığı, cevapların verildiği bir yerdir. Soranların eğitim durumu yaş aralığı da çok geniş bir yelpazededir. İlkokul çağından, genç jenerasyonlara, yaşlı bakım evinde veya hastane odasında bulunanlara kadar arayanları olan bir birimdir. Mesele insan-din ilişkisinde doğru istikameti bulmak olunca, bulunulan yaş ve mekân fark etmez. Bu anlamda toplumdaki dini düşünce ve duyarlılık kadar toplumsal kabulün kurum merkezli işleyişini de açığa çıkartır bu birim …
Kimi ibadetini sorar ki Rabbiyle ilişkisinde gereksiz sıkıntılar yaşamasın. Bir keresinde bir hanım “Hocahanım çok zor ibadet ediyorum şartlarım müsait değil hele ki orucu çok zor tutuyorum. Onda da bir yanlışlık olsun istemem” demiş ibadetini gözü gibi koruduğunu göstermişti. Bir keresinde de yine bir hanım sorusu cevaplandıktan sonra, “Siz belki de içinde bulunduğunuz için yaptığınız işin önemi tam da idrak edemeyebilirsiniz ama biliniz ki çok önemli bir iş yapıyor, insanı da topluma da çok rahatlatıyorsunuz” demişti. Ve buralara sığmayacak birçok güzellikler yaşanmaktadır o birimde.
Ha hiç sıkıntı yok mu? Çok… Mesela bir gün daha yeni işe gelmiş masaya oturmuşsunuz ilk telefon ahizeyi elinize alıyor buyurun diyorsunuz. Hiç duymadığınız ve cevap veremediğiniz galiz bir küfür… Hay Allah ne oldu şimdi bu da neydi deyip Yaradana sığınıyor, günün kalan saatlerinde hayır ve duaları talep ediyorsunuz. Veya takıntı hastaları dur durak bilmeden sürekli ararlar da ararlar. Doktor tedavisini söylediğiniz halde bir de sizden birkaç söz duyalım isterlerdi. Doktorlara çok arayan yönlendirilir o birimde ama onlar bizi ne zaman fark edecek ve iletişime geçecekler meçhul!
Bazen basın da arar, kimliğine belli etmez, üşenir/ler izin talebine dair faksı çekmeye, siz tuş sesinden anlardınız başka bir dünyanın içine girdiğinizi. Ne oluyor dediğinizde “Oruç hakkında bir haber gireceğim de birkaç cümle söyler misiniz?” derlerdi mesela… Bunlar masumları tabi,… Bazen de röportaja geldiklerinde “Sizler bizden halkın sorduğu basit fetvaları istiyor ve manşete çekiyorsunuz. “Dini magazinleştirmeyi önceliyorsunuz dolayısıyla bu türden soruları sizlere söylemiyoruz” dediğimizde bozulurlar ekrana kamerayı dayarlardı yazılı bir şey bulabilir miyiz diye mesela… Basının tacizinden korunma yollarını zaman içinde deneme yanılma yoluyla da olsa öğrenmiştik ama insanız her an kontrollü olmak her an bu stresle iş yapmak takdir edersiniz ki hiç kolay değil. Telefonda görmüyorsunuz karşınızdaki hayır için mi şer için mi sizinle iletişime geçmiş bunu anlamak çok zordu. Sorunun kurgusundan, sizin attığınız ağlara verdiği cevaptan yola çıkarak ortalama bir sonuç yakalanırdı. Bazen gençler bir grup olmuş bir biri telefonu alıyor saçma sapan bir şey söylüyor gülerek diğerine telefonu veriyor ve diğerleri dalgaya devam ediyor. Herkesin fetva birimine ihtiyacı var, dalga geçenin de, hatta daha çok onların... Zaten vatandaşın duaları bütün çirkinlikleri örter, çirkinlikleri temizler....
Şimdi, bu günlerde basın tekrar Diyanet’i diline doladı ve gece gündüz açık arıyor. Tabi en mümbit saha fetva soru ve cevapları... Gak dedin cumhuriyetin temelleri sarsıldı, guk dedin ahlakın... Peki, bu ülkede ensest yüzde kaç? Basın bunu da araştırsın. Araştıranlar %10 diyor. Geçtim onu ben başka şehirde üniversitede okuyan kızı olan bir annenin panik halinde “Okullar tatil oluyor, kızım eve gelecek, kocam kızıma bir değişik bakıyor ne yapacağım ne tavsiye edersiniz” şeklinde sorduğu soruyu hatırlıyorum… Basın buna da çözüm bulsun o zaman.
Daha yazılamayacak birçok vak’a fetvada olabiliyor. Dolayısıyla onun bunun sözüyle vatandaşın ve personelin mağdur edilmesi ciddi sıkıntı. Sorunlarımız var tabi çözüm yollarını da araştırırız ama lütfen vatandaşı mağdur ederek ve kendimizi eksilterek değil...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.