Adnan Zeki BIYIK
Suya, Sabuna, Keseye Dokunmayanlar
Okurlarım bilirler ben bir hiciv şairiyim…Pirimiz Nef’îdir. Çok nadir hiciv dışı şiir yazarım. Herkeste ilham-ı ilâhÎ farklı şekillerde cereyan eyler. Ama ben biliyorum ki birçok şair dostumuza da bana gelen ilhamların benzeri geliyor ama onlar kâse-i firuzelerinin korkusuyla gelen o güzel ilhamları giyotine gönderiyorlar. Haksızlıklara Muhammedi bir “DUR”demek olan bu ilham-ı Rabbaniyi “Çiçeğim, böceğim, aşkım bir tanem, ruhum ilistirim tencerem tavam tarzında şeylerle berhava ediyorlar...
Yazık pek yazık. Tabi bu dilsiz şeytanlık ve ödleklik sadece şuarâda (şairler) değil aynı zamanda yazar çizer takımında, bizim müftü, hoca, akademisyen vb ekipte de rastlamak mümkün…
Halbuki Aziz Peygamberimiz bir haksızlık, bir zulüm gördüğünüzde onu engelleyin…Gücünüz yetmiyorsa bari “Bu yapılan zulümdür” deyin…buğzedin bir şekilde tepki verin…..der iken onun ümmeti olduğunu iddia eden âhir zaman müraileri ve korkakları maalesef susmak ya da “bana ne” demek suretiyle İslam mülküne ve Evrensel ahlâk ilkelerine ihanet etmektedirler.
Herşeyi geçtik kendilerinde bu yiğitlik, sinesi iman doluluk olmayan bu gürûh-u ödlekiyyan bir de kalkıp bize “Adnan Hoca ağzına sağlık bizim bir yerlerimizin korkusundan söyleyemediğimiz hakikatları sen söylüyorsun, Allah senden razı olsun sendeki melazime-i aliyye maalesef bizde yok…Ama senin üslûbun biraz sert, daha yumuşak ve lisan-ı münasiple meramını serdeylemelisin”
Bak bak bak….bana üslüp dersi veren tereslere bak….Lan sizin gibi Müslüman bizim tersekan deresinde çok…Siz yıllarca yumuşak söyledinizde ne iş becerdiniz, hangi zulmü engellediniz, hangi zalimin zulmünü yüzüne vurdunuz…Hangi torpili tenkit ettiniz….Yarınlarımızı çalan yerli yabancı hangi baronun tekerine çomak soktunuz…
Memleket ateş altında iken eskiden filancalardan korkunuza susuyordunuz, şimdi falancalardan korkunuza susuyorsunuz…Bir dönem 28 Şubatçılardan kaçacak delik arıyor ve susuyordunuz, ama ne hikmetse sizin gibi ödlek takım…Yumuşak üslupçular hepsi maşallah roket hızıyla hep bir yerlere geli geliverdiler….Sizi gidi mürailer sizi…..Allah belanızı verecek elbet…
Diyeceksiniz ki kibarlık, nazik konuşma güzel değil midir? Tabi ki güzel ben de kibar konuşurum, insanlara ve hayvanata oldukça nazik davranırım…Benim hiciv yazım, ya da taşlama içeren şiirim iyi insanlara, kamuya yararlı insanımıza değil ki…Benim sert dilim, hırsıza, arsıza, katile, tecavüzcüye, torpilci ahlaksıza, vs vs…Dolayısıyla değerli okurlarım bana üslup dersi veren sahtecilerin muhakkak yarasına basmışımdır da ondan bana akıl vermeye kalkıyorlar….Ya torpille etrafından biri hak etmediği bir yere arsızca oturmuştur….(Cehenneme oturasıca)…Ya bir yakını hak etmeden bir mevkidedir, ya da oğlu ihale cambazlığı yapıp milletin paralarını cukkalıyordur ya da evdeki eşi Zarife Hatunu Cadillac Neriman’la imam nikahı adı altında bir yerlerde boynuzluyordur….Durum bundan ibaret…Biz hangi zamanda olursa olsun, haksızlık kimden gelirse gelsin tenkit ettik, kaypaklık ya da yağcılık yaparak hakkı örtmedik...Allah'ın ayetlerin ucuz pahaya değişmedik...Allah'ın ayetlerinin bir kısmını söyleyip zülf-i yare dokunacak diye bir kısmını görmezden gelen sahtecilerden olmadık...binlerce şükür
Yazımı bu üslup meselesi ile ilgili enfes bir fıkra ve kendime ait bir hiciv şiiriyle bitiriyorum…Allah’ın sevgisi üstünüzden eksik olmasın….
*********************
MOLLANIN ÜSLUBU
Sarıklı bir hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
"Susadım hocam!"
Hoca sinirlenmiş: "Öyle denmez...
Derûnum âteş-i nâr ile püryân itdügünden, bir kadeh lebrîz âb-ı hoşgüvâr, nûş eyleyerek, teskîn-i âteş ve bu sûret ile iktisâb- ı ferâh-ı bî-şumâr eylemeliyim” demeliydin...
Cahiller gibi susadım, demek olur mu?"
Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki mangaldan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin (müderrisin) sarığının kıvrımına girmiş...
Genç molla hemen parmağını kaldırmış:
"Ey hâce-i bî-misâl, vey üstâd-ı zî-kemâl, bu şâkird-i pür-ihmâl,
şol vechile arz-ı hâl eyler ki; bu hikmet-i müte’âl, nâr-ı mangaldan bir şerâre-i cevvâl pertâb ile ser-i âliyyü’l âlinizdeki sarığı iş'âl eylemiştir."
Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır: "Bre mel'un, sarığın tutuştu desene!"
Genç molla da: "Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?" demiş.
************************
Âhir Zaman Haydutuyuz
Her türlü hile hurdayı
Yapmadan gerü dönmeyüz
Namussusuz ahlâksısız
Âhir zaman haydutuyuz
********
Kayırmasız yok işimiz
Hep çalar çırpar eşimiz
Pek nursuzdur yoldaşımız
Âhir zaman haydutuyuz
*******
Helal vû haram saymadık
Yedikçe yedik doymadık
Lağım çukurun boyladık
Âhir zaman haydutuyuz
********
Asistana torpil yaptık
Gariplere çelme taktık
Adâleti böyle yıktık
Âhir zaman haydutuyuz
*********
Ne bayram bildik ne seyran
Ne hadis saydık ne Kur'an
Ne töre kaldı el aman
Âhir zaman haydutuyuz
*****
ZEKİ uyardı halkını
Verdi dirilere! talkını
Yemedi haram salkımı
Âhir zaman Şairiyiz.
*******
Aşkettin Hoca Şiirleri
23.06.2017 Kırklareli
--------------------------------------
8'li hece ölçüsü ile yazıldı.
Adnan Zeki Bıyık-Kırklareli Müftü Yardımcısı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.