A.Kerim KARAAĞAÇ
SU
SU
“Ve biz her canlıya su ile hayat verdik”buyuruyor Allah
Karıncaya, file, balinaya ve insana, hayranım vallah
Sade iki harf, “S” suyun kendisi, “U” kadeh misali
Su deyince akla ilk gelen, latif, güzellik emsali
Berrak, pırıl pırıl sudan başka hâli aklımıza gelmez
Mübarek, her nerede ikram edilse, hiç reddedilmez
Her zaman temiz olan sağ elimle uzandım sana
Hürmeten oturup içtim üç yudumda kana kana
Arklardan, şelalelerden düşüşüne hayranım
Çaylar, çorbalar güzel amma, ille de ayranım
Hiç güvenilmez Adem oğullarına, çok bulursak bunarız
Kıtlığında mücevher sürahilerde, fincanlarda sunarız
Senin için ne garip sözler ettik, tarih boyunca bizler
Lafa hiç bunalmaz, her insan seni yedeğinde gizler
Teşekkür etmek için “su gibi aziz ol” diyerek överler
Bazen de “pişmiş aşa su katma” diyerek su ile döverler
Çok bulunan her şey için, “sudan ucuz” kadeşim,dersiniz
Susuz bir gün durun bakalım, vallahi hakkını yersiniz
İşe ters başlayana “Suyu yokuşa akıtma” derler
Kemerlerle dağdan aşıranlar şimdi hayret ederler
Öyle güzel kullar var ki, “suyu gözesinden içerler”
Mecnûnların suyunca gidip, “suyun başına geçerler”
Hayatı “su gibi ezber etmiş” o güzel yarenler
Terleyip “su içinde kalmış” o bıkmaz cengaverler
İşler her dem yolunda gitmez, “gemilerimiz su alır”
Cepte metelik “suyunu çeker”, “suyunun suyu” kalır
Bakma sen, “su götürür şeyler” hafife aldıklarımız
“Su götürmeyenlere”gelince, hep yaya kaldıklarımız
“Suya erdi”akıllar, artık “su testisi suyolunda kırılır”
“Çeliğe su verdik”,huzuruna “su katılmadan” varılır
“Sularını bulandırmadan”,“suyolunda olalım” amma
“Suya sabuna dokunmadan”hayatı da, yaşamak sanma
Köpek için ayakkabısıyla kuyudan “su çekeni” hatırla
“Susuz”olmaz, yeri gelir dağlar, taşlar aşılır atla, katırla
Sabah “su birikintisi” görürsün, akşama buhar olup uçar
O bir damlaya hasretle, milyonlar ellerini Allah’a açar
Dünyalık işte, gördüğü güzellere her daim “ağzı sulanır”
Öyle kafa taşıyor ki, cenneti hatırlatsan midesi bulanır
Duygu yüklü anlarımda gözlerimden inci gibi dökülürsün
Deryalara kilitlenir, yılan gibi büklüm, büklüm bükülürsün
Gökyüzü damla damla yaşlar akıtacak ki gözlerinden
Yeryüzü gülsün, güller fışkırsın damlaların yerlerinden
Hayatı bu kadar kuşatan, sulayan başka ne var sorarım
Su ve hava, bana sorarsanız suyu bir numaraya koyarım
Biri olmadan diğerinin hiçbir anlamı yok amma
Suyun kimyasında hava da var, bomboş sanma
Haydi, bekleme sahile in de rıhtımdan denize bir eğil
Baksana balıklara hava almıyorlar, misal uzak değil
Göklerden sağanak sağanak boşalırsın rahmet diye
Tufanlar, tsunamiler, seller, bu hiddet, gazap niye
Ateşi söndüren, ateşleri düşürensin ey serin su
Öldüren değilsin, ölen bizleriz, üzülme ey derin su
Neye baksam sen varsın, deli dolu akarsın
Buharsın, bulutsun fakat biraz sonra karsın
Ahmakıslatanla başlar, serpintiye, şıvgına dönersin
Sabahları çiğ, öğleye dolu olup çılgına dönersin
Elin her şeye uzanır, girmediğin kapı var mı?
Sütte beyaz, limonda sarı, yoksa kırmızı nar mı?
Neydi o Bedir kuyusunun etrafında olanlar, heyy
Gerçekler şimdi, bir varmış bir yokmuş gibi bir şey
Uhud’da, Çanakkale’de şehitlerden kıpkırmızı aktın
Kimi anneleri oğulsuz, kimilerini dul bıraktın
Mübarek Hüseyin de susuz bırakılmıştı çöl ortasında
Ufacık bebekleriyle aile efradı arkasında
Çılgınca kükreyip nicelerini tarihten sildirmedin mi?
Musa’ya kucak açıp, firavuna haddini bildirmedin mi?
O gün bir Nuh’un gemisi kalmıştı üstünde gülen
Oğlu, karısı ve kâfirlerdi sayende defteri dürülen
Şeffafsın, aldanır bazıları tek ayakla seker
Belkıs da yanılıp eteklerini yukarıya çeker
Hacer’i bir Safa, bir Merve tepelerde koşturdun
O güzel İsmail’in yanında Zemzemle coşturdun
O günden beri, açları doyurur, susuzları kandırırsın
Niyeti üzere, ellerini pınara ve bala bandırırsın
Allah(c.c.) kalbe koymuş pompayı, basıyor kanı tepene
O’nun yurdunda asîce gezersin tepine tepine
Sen ne müthişsin sen, “âbı hayattır” demişler sana
Sor, çatlamış topraklara, dili damağı kuruyana
Gaflet, dalâlet, hıyanet yok fıtratında, su gibi sâdesin
Zûlmettik biz nefislerimize, sen her dem emre âmâdesin
Rabbim, biz kirlettik ruhumuzu, bedenimizi, dünyamızı
Sağanak gibi rahmet gönderirsen kurtarırız ukbamızı
Gece “üç sularında” “su gibi akanlardan” eyle bizi
“Suya düşen”değil, “su yüzüne çıkanlardan” eyle bizi
Allah’ım teneşirin değil, suyun pakladıklarından et bizi
Altından ırmaklar akan cennetlerinde haşret hepimizi
Sensiz kalınca bağlar, bahçeler, solar saksıda çiçek
Mezarımın otları kurumasın dökün bir damla içecek
Abdülkerim Karaağaç
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.