Sebahattin BİLGİÇ
SON KALE GEÇİLMESİN!
Nikâh kıydığımda adet edindiğim bir şey vardır. Gelin ve damadı karşıma alır kendilerine nikâhın çok ciddi bir şey olduğunu ve aile kurmanın önemi anlatmaya çalışırım.
Malum günümüzde insanlar nikâhın ciddiyetinden, ailenin öneminden oldukça uzaklar. Gençler evlenmekten uzak dururken, evlenenler de boşanıveriyorlar. Ne acıdır ki uzun yıllar evli kalmış ailelerde de boşanmalar çoğalmaya başladı. Kime sorsanız mutsuz. Mutluluğun, huzurun en büyük kaynağı olan aile hayatından uzak olmakla huzur nasıl yakalanabilir?
Aile temeli cennette atılmış ilk müessesedir. Hz. Âdem babamız ile Hz Havva validemizin nikâhları cennette kıyılmıştır. Onun içindir ki aile hayatında cennet tadı vardır.
Bütün insanlar yaşamları boyunca mutluluğu kazanmaya çalışırlar, huzuru ararlar. Bu insanın fıtratında olan en temel unsurlardandır. Fıtratta olan bu temel unsuru sağlamanın en fıtri yolu ise hiç şüphesiz ki aile kurmaktır. Müfessirler; her gün beş vakit namazlarda okuduğumuz: “Rabbenâ âtina fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr.” (Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver. Ve bizi Cehennem ateşinin azâbından koru.) (Bakara Sûresi: 2:201.) ayeti kerimesinde geçen dünyadaki güzelliğin aile saadeti olduğunu yorumlamışlar.
Bütün ilahi dinlerde aileyi korumak en temel esastır. Çünkü aile bir toplumun en temel birimidir. Sağlam kurulan bir aile demek; sağlam toplum, sağlam millet ve sağlam devlet demektir. Aile sağlam değilse toplumda kokuşmalar, devlette çürümeler başlar.
Avrupa’da insanlar aile yaşamından oldukça uzak. Nikâhsız yaşamı daha çok tasvip ediyorlar. Onların birçokları için çocuğun nikâhlı veya nikâhsız doğması önem arz etmiyor. Uzun yıllardır bizim toplumumuz da televizyonlardan özenerek, yazılı basından okuyarak böyle bir yaşam tarzına yöneldi. Toplumun önünde gözüken birtakım insanların renkli ama rezil hayatları, şahsiyet eğitiminden yoksun gençlerimize cazip geliyor. Bir dur diyen olmadıkça toplumumuzun genlerini bozan “kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan” diziler izlenmeye devam edecek.
İslam’ın korumayı esas aldığı beş şeyden biri nesli korumaktır. (Dini koruma, Canı koruma, Aklı koruma, Nesli koruma, Malı koruma.) Neslimizi korumak geleceğimizin teminatıdır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri incelediğinde görülecektir ki her geçen sene toplumumuzda boşanma oranları artıyor. Bu verilere göre son beş yılda boşanan çift sayısı bir milyona ulaşmış. İlgili olanlar bilirler. Aile içi geçimsizliğin oldukça çoğaldığı, hatta dindar ailelerde bile umulmadık ölçüde arttığı maalesef bir gerçek.
Ailenin ne anlama geldiğini gerçek manasıyla kavramak isterseniz, devletin emanetinde olan çocukların barındığı yetiştirme yurtlarını ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Baba-anne diye bacaklarınıza sarılan küçük yavrular, size ailenin ne büyük bir hasret olduğunu hatırlatır. Hatta huzur evlerini de ziyaret edin. Ailelerinden bir şekilde kopmuş “ öf bile denilmemesi” gereken hüzünlü yüzleri görün.
Geçtiğimiz yıllarda bazı sivil toplum kuruluşları ailenin önemiyle ilgili konferanslar düzenlemişti. Konferanslara seçilen başlıklar oldukça çarpıcı ve uyarıcıydı. Son Kale: Aile. Hatta konuşmacı Vehbi Vakkasoğlu “Aile bugünün Çanakkale’sidir” diyerek konuyu daha da çarpıcı hale getirmişti. Konuya duyarlı birçok vâkıfın da aile eğitim kampları düzenleyerek “ aile geçilmesin” savaşı verdiği malumdur. Evet, o gün ailemiz sağlam, imanımız tam olduğu için haremimize müstemlekeci güçler giremedi. Ya bu gün?
Bir şeyi bozmak yapmaktan daha kolaydır. Memleketimiz insanı üzerinde hain emelleri olanlar, yıllardır türlü entrikalarla ailemizin yapısını eşeliyorlar. Bir sanatçının “yıllarca sinemada nikâhsız yaşamı işledik” deyişini hatırlıyorum. Böyle süfli amaçları olanlar, yalnız ölmeye mahkûm oluyorlar ama toplumumuza kötü tohumlar ekerek gidiyorlar.
Günümüz teknoloji ve iletişimi çok ileri boyutlara taşıdı. İstenilen bilgi ve görüntüye ulaşmak, insanların parmaklarının ucunda. Fakat bu rahatlık ve imkân, kötülükleri de beraberinde getirebiliyor. Yapılan araştırmalara göre sanal dünya diye tabir edilen internet ve cep telefonlarının amacına uygun kullanılmaması, birçok ailenin çöküşüne vesile olabiliyor.
Peygamber Efendimiz aile büyüklerini sorumlu tutmakta, vazifeler yüklemektedir: “Hepiniz çobansınız. Hepiniz raiyetinden (güttüklerinizden) sorumlusunuz. Amir (memurlarının) çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da kocasının, evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.” Kutlu doğum haftası olan şu günlerde, insanlığın muhtaç olduğu Efendimizin aile hayatını incelemek ve hayatımıza rehber olarak oturtmak, sorumluluklarımızı yerine getirmenin ve için de yaşadığımız çağın dayatmalarıyla mücadelenin en mümkün yoludur.
Neslin korunmasında devletin yükümlülükleri en başta geliyor. Fakat çocuğun ilk eğitimini aldığı müessesenin aile olduğu düşünülünce de ailenin ehemmiyeti ortaya çıkıyor. Neslimizi ve geleceğimizi korumak istiyor isek; birçok önlemlerin yanında iyi, sağlam ailelerle arkadaşlık yapalım, çocuklarımızı iyi aile çocuklarıyla beraber büyütelim. Bunun en kolay yolu Hak yoluna hizmet eden gönüllü teşekküllerde hep beraber bulunmak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.