Lütfi AYHAN
Sinanın Torunları İşbaşında
Türkiye'de değişmeyen tartışmaların başında, yapılan yatırımlarla ilgili olanlar gelir: " İyiydi kötüydü, pahalıydı ucuzdu, zamanlıydı zamansızdı, gerekliydi gereksizdi...."Bu tartışmalar tabi olarak muhteşem bir eser olan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılışından sonra da (beklendiği gibi) yine sahne aldı.
Teknolojik açıdan mükemmel, büyüklük açısından DÜNYA BİRİNCİ si olan bu abide eser için yapılan tartışmalar devam ediyor ve edecek gibi. Aslında bu tartışmalarda tabiidir. Çünkü demokrasilerde, yani açık rejimlerde, millet adına, ülkeyi / devleti idare eden hükümetlerin yaptığı her şey, hem muhalefet tarafından hem basın tarafından dikkatle takip edilir, yanlışlar, eksikler, usulsüzlükler kamuoyuna anlatılır. Demokrasilerde basının ve muhalefetin ana görevi de budur. Bundan dolayı böyle yapmayan muhalefet ve basın asli vazifesini yapmamış olur.
MUHALEFET İYİ YAPILIRSA ÇOK FAYDALIDIR
Tutarlı, haklı, hukuka, mantığa uygun, yalan ve iftiradan uzak yapılan muhalefet hem ülke, hem iktidar, hem de muhalefet için çok yararlıdır. Çünkü "şaşmaz yanılmaz bir Allah'tır" Cumhurbaşkanları da bakanlar da insandırlar yanılabilirler, yanlış yapabilirler.Basın ve muhalefet tarafından dikkatle takip edildiğini bilen yöneticiler, çok daha dikkatli olurlar. Demokrasinin pozitif faydalarından biri de budur. Lakin bizim ülkemizde muhalefet bu konuda pek başarılı değil, bundan dolayıdırki 20 yıldır aynı iktidar/ Tayyip Erdoğan baştadır. Tabi bu durumun tek sebebi muhalefetin tembelliği ve yanlışlığı da değildir. Erdoğanın çalışkanlığı ve doğru politikalar izlemesi de buna sebeptir.
Muhalefet Çanakkale Köprüsü konusunda da "yanlış muhalefet anlayışına" devam ediyor. Muhalefetin görevi bu yatırımla ilgili (varsa) yanlışlıkları kamuoyuna duyurması ve halkı aydınlatmasıdır. Bizler vatandaş olarak konunun uzmanları olmadığımız için. "köprü pahalı mı yapıldı ucuz mu yapıldı. yerinde mi yapıldı yanlış yere mi kuruldu, şimdi mi yapılmalıydı sonraya mı bırakılmalıydı, kullanılan malzemeler iyi miydi yoksa kalitesiz mi ....? " bilemeyiz. Bu konuları muhafetin ve basının iyi çalışarak bizlere aktarması gerekir. Varsa yolsuzluk, hukuksuzluk yargıya bsşvurması gerekir. Ama Çanakkale köprüsünün açılmasından sonrada muhalefette ve basında bunu net göremiyoruz.Mesela muhalefetin yaptığı en büyük gaf/ hata şu, " bu köprünün parası bizim cebimizden çıkacak, vatandaş geçmeyeceği köprünün parasını ödeyecek..." Bu söylemde mantığın hicret ettiğini görüyoruz. Çünkü tüm kamu yatırımlarının parası hazineden ödenir. Hazinedeki paralarda bizim vergilerimizden oluşur bu nedenle tüm yatırımların parasını elbette biz öderiz. Yoksa Demirel, Ecevit, Erbakan İnönü, Özal, Erdoğan...Bunları babalarının paraları ile yapmazlar yapamazlar. Çünkü bu yatırımları yapmaya bu liderlerin babalarının parası yetmez!
Yapılan Fabrikalar, açılan yollar, inşa edilen hastaneler, okullar, hava alanları, barajlar, memurlara, emeklilere, ilaçlara savaşlara... Ödenen paraların hepsi elbette bizim cebimizden çıkıyor. Devlet böyle bir teşkilattır. İşin garibi Yap İşlet Devret modelinde bu paraların bir kısmı bizim değil onu kullananların cebinden çıkıyor. Çünkü onlar paralı olduğu için kullananlar belirli bir ücret ödemek zorundalar.
"Geçmeyeceğim köprü için benim vergimden oluşan hazineden para, ödemeyin..." diyen kişi o zaman şu sorulara cevap vermek zorunda. "Ezurumdaki bir vatandaş, Antalyaya yapılan parasız bir duble yola, Muğlada yaşayan bir vatandaş Ağrıda yapılan bir sağlık ocağına, Çocuğu olmayan veya çocukları okul yaşını çoktan tamamlamış bir vatandaş yapılan okullara, üniversitelere, burada görevli öğretmenlere, ömründe mahkemeye gitmeyen bir vatandaş yargı mensuplarına ödenen paralara karşı çıkmalı. Ömür boyu geçme ihtimalimiz olmayan köy kasaba yollarına, kullanma ihtimalimiz olmayan bizden çok uzak yerlerde yapılan her türlü bina, yol yatırımlarına benim vergimi harcamayın" demek de bir mantık var mı? Böyle bir anlayış DEVLET OLMA, MİLLET olma mantığına zıttır.
DÜNYA BİRİNCİSİ
Nasıl ki Milli Takımlarımız veya kulüplerimiz Dünyada, Avrupa'da birinci oldukları zaman milletçe sevinip gururlanıyorsak diğer alanlarda da insanlarımız ( inşaat. Eğitim, askerlik, mimarlık, sanat. bilim...) Dünya birincisi eserler yapınca, önemli başarılar elde edince sevinip gururlanmalıyız. Şu anda Türkiye inşaatta dünya ikincisi, sağlıkta çok üstlerde, savunmada hızla yükseliyor... Bunlarla hepimiz gururlanmalıyız Çünkü bu başarılar hepimizin ortak başarısıdır.
ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ BELGESELİ
"Çanakkale Köprüsü Belgeselini" birazcık seyreden herkes, Süleymaniye Selimiye ve 400'e yakın esere imza atan atamız Mimar Sinan'ın torunlarının da aynı yolda yürüdüğünü görecektir.Görmekle kalmayıp büyük bir gurura ve sevince kapılacaktır. Kendilerine ve milletrine olan güvenleri bir kat daha artacaktır.
Böyle büyük ve muhteşem bir eseri, binlerce çalışanı ( mühendisi, işçisi, müteahhidi,) örgütleyerek zamanından önce bitiren yöneticilere ve çalışan herkese takdirlerinizi sunup tebrik etmemiz onların iştiyakını artırıp sevinmelerine sebep olacaktır. Şunu da unutmayalım ki böyle mega projeler Türkiye'de ancak tek başına iktidar olan hükümetler zamanında yapılmıştır.
ATALARI NEHİRLER TORUNLARI DENİZLER
TRT'deki belgeseli seyredince, "işte Mimar Sinan'ın torunları." dedim. " Atalarına layık işler yapıyorlar. Ataları ırmaklar, nehirler üzerine köprüler kurarken torunları denizlerin üzerine DÜNYA BİRİNCİSİ GERDANLIKLAR takıyorlar. Bununla da kalmayıp, boğazların altına Marmaraylar gibi muhteşem tüneller açıyorlar"
Bu eserlere böyle baktığımız zaman hem kendimize olan güvenimiz artar hem de milletimize olan sevgimiz çoğalır.
Pahalılığın, Enflasyonun arttığı, komşularımız arasındaki savaşın ortalığı toza dumana buladığı bir dönemde böyle mega projelerin bitirilip hizmete geçmesi milletimize inşallah ümit ve sevinç verir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.