Uğur CANBOLAT
SAĞLIKLI GEÇMİŞ VE ÜMİTLİ GELECEK İÇİN ŞİMDİ…
ŞİMDİSİ OLANLARLA YAŞAMALIYIZ. Şimdisi olmayanlarla yaşamak topaldır. İnsanı yarım bırakır. Aklının bir kısmı geçmişin çengeline takılı durur. Seni sürekli çekiştirir. Bırakmaz ki bugüne gelesin. Bugünün gereklerini yerine yetiresin.
Az biraz uzaklaşacak olsan bir bakmışsın ki yine geçmiştesin.
Geçmişte yaşamak zordur.
Geçmişin tortusu sindi mi bir kere insanın üstüne atması pek güç...
Çoğu defa insanlar bunu tek başlarına başaramazlar ve destek alırlar profesyonellerden.
Geçmişte yaşamak, üzerine bela çekmektir. Bölünmektir.
Bölünmüşlük durumu hiçbir konuda iyi değildir. Yekpare olmaktır asıl olan. Bütün olmak gerekir.
Vücudun burada, şimdi de ama aklın, fikrin, zihnin geçmişte… Bu insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüktür. Daha ötesi düşünülemez bile.
Rahmetli halam bunlardandı.
Hep geçmişte yaşadı ve öylece göçüp gitti gerçek âleme.
Ne zaman bir araya gelsek yirmi yıl evvel yaşadıklarını hatırlar sanki bugün cereyan etmiş gibi hislenirdi rahmetli.
Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemezdim.
Küçüktüm. Elimden bir şey gelmezdi.
Anlatır, anlatır, anlatırdı… Zihninde taptazeydi olaylar.
Ve bu çok kötü bir şeydi.
Birlikte ağlardık.
Halama iyi gelir miydi bilmiyorum ama bana iyi gelirdi.
Ben ağlamayı halamla sevdim.
Paylaşmayı, bölüşmeyi öğrendim. Bunlar kötü bir hadisenin iyi yanları. Halamın geçmişte takılı kalmasına hep çok üzüldüm. Dediğim gibi elimden de bir şey gelmedi.
Geçmişin çengelinde takılı kalmak kötü.
Yıpratıcı.
Sarsıcı.
Çevremize de zarar verici üstelik. Çoğu defa isteksiz bile olsalar onları böyle yaptığımızda kendimizle yolculuğa çıkarıyoruz. Geçmişin acı meyvelerinden onlara da zorla yedirmiş oluyoruz.
Şimdi de yaşamamak bununla mı sınırlı? Hayır.
Diğer kanadı ise sürekli gelecekte yaşamaktır.
Bugünden, bu günün gereklerinden ve gerçeklerinden kopup tamamen ürettiği bir ütopyada yaşaması insanın aynı derecede hırpalayıcı…
Bulunduğumuz zeminden ayağımızı kesici…
Her iki halde de durum iç açıcı değil yani.
Ne dünün acılarını bugüne taşıyarak tazelenmiş acılarla hayatı ateşlere sokmalı, ne de gelmemiş ve gelip gelmeyeceği de şüpheli bir hissin pençesinde inlemeli.
Şimdisi olmalı insan…
Şimdimiz olmalı!
Geçmişten kopmak da geleceği beklemekte aynı derecede sancılıdır. Bunu unutmamalıyız.
Şimdi de yaşamalıyız…
Yaşadığımız anın hakkını vermediğimizde önce kendimize haksızlık ediyoruz.
Zamana haksızlık ediyoruz.
Geleceğimize haksızlık ediyoruz.
Geçmişin yakasını rahat bırakabilirse insan, geçmişin kendisinin yakasını tutan elinden de kurtulur. Rahatlar.
Kendini hapsettiği zindandan tahliye olur.
Bunu sorduğumda bir büyüğüme “Kendi yoluna bak, hedefini şaşırma, amacını unutma ve şimdinin hakkını ver. Şimdisi olmamak fenadır. Şimdisi olanın ancak sağlıklı bir geçmişi ve ümitli bir geleceği olabilir.”
Şimdisi olanlara selam olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.