xxx43
Riba Ateştir!..
Zamane Müslümanlarının büyük kısmı İslâm'ın riba/faiz yasağına kulak asmıyor, bu kesin haramı korkusuzca irtikab ediyor.
Riba yasağı Kur'ân'la, Sünnetle, icmâ-i ümmet ile sabittir. Ribanın haram olduğunu inkâr eden kâfir olur. Riba haramdır diye itikad edip de onu alan veren kişi büyük günah işlemiş olur.
Çeşit çeşit riba vardır. Bunların hepsi haramdır. Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun O'na) faiz yiyeni (alanı), yedireni (vereni), faiz muamelelerine şahitlik ve katiplik yapanı lanetlemiştir. (Ebu Davud).
Senet kırdırmak faize gireceğinden haramdır caiz değildir.
Başını sokacak bir evi/meskeni olan kişinin faizli krediyle başka mülk alması caiz değildir. (Meskeni olmayan kişinin faizli krediyle mesken edinmesi de doğru değildir.)
Faiz parası helâl olmadığı için, geçinmek için, bir ihtiyacını görmek için kullanılmaz. Faiz parasıyla vergi ödenmez. İstenmeden oluşan bir faiz ancak çok fakir kimseye sadaka olarak verilebilir.
Faize girmemek, faize bulaşmamak şartıyla kredi kartı kullanılmasına fetva verilmiştir. Faizli olursa caiz değildir.
Müslümanlar faiz konusunda icazetli gerçek ulemâ ve fukahaya kulak vermelidir.
Reformcu, yenilikçi, değişimci, mezhepsiz seküler ilâhiyatçılardan fetva istenmez.
Faiz başka riba başka sözü batıldır.
Riba haram, faiz helâl diyenin küfre düşmesinden korkulur.
Allah Kur'ân'da ticareti (alış verişi) helâl, ribayı haram kılmıştır.
Yine Kur'ân'da ribacıların Allah'a ve Resulü'ne savaş ilan etmiş oldukları yazılıdır.
Ticaretin de helâli haramı vardır.
Helâl ve tayyib ticaretle elde edilmiş temiz bin lira, riba ile elde edilmiş bir milyon liradan hayırlıdır, bereketlidir, çoktur.
Riba parası ateştir, kazananı Cehennemde yakar.
Ribacılar azaplarını dünyada görmeye başlar. Haram kazançları çoğaldıkça bereketleri ve huzurları azalır, belâdan belâya, musibetten musibete, azaptan azaba koşarlar.
Riba ile şişen vücutlar maddî mânevî bin türlü hastalığın mekânı olur.
İslâm dini faizli borcu haram kılmıştır. Faizsiz borca "karz-ı hasen" denir ve çok iyi, çok güzel bir yardımlaşmadır. Sıkıntıda olan kardeşine faizsiz borç veren Allah'ın rızasını kazanır, büyük mânevî ve uhrevî ücrete nail olur.
Faizsiz borç alanlar vadesi gelince borcunu ödemelidir. Borç ödemek farzdır. İmkânı olup da borcunu ödemeyen haindir, merduttur, zalimdir.
Bütün iyi niyetine rağmen vadesinde borcunu ödeyemeyecek durumda olanlara biraz daha mühlet vermek, kolaylık göstermek vacibtir.
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye'de "Bir iş dıyk oldukta müttesi' olur" buyurulmaktadır.
İcazetli ulemâ ve fukaha riba konusunda Ümmet-i Muhammed'i aydınlatmalı ve uyarmalıdır.
Birtakım şazz, cumhur-i ulemânın kabul etmediği ictihad ve fetvalarla ribayı caiz ve helâlmiş gibi gösterenler dall ve mudildir. Cahillerin ve gafillerin veballeri onların üzerinedir.
Muttaki (takva sahibi) olmayan ehl-i dünya âlimlere, bozuk müftülere riba ve diğer dinî konularda soru yöneltilmemelidir.
Allah'a itaat etmek, Resulullah'ın sözünü dinlemek, Kur'ân'a ve Sünnete uymak, dünyada ve ahirette aziz olmak isteyen mü'minler ribadan, ateşten kaçar gibi kaçsınlar. Dünyada ve ahirette rezil ve rüsvay olmak, Cehennemde yanmak, bin türlü dünyevî ve uhrevî belâ, azap ve musibete duçar olmak isteyenler riba alsınlar, riba versinler, ribaya bulaşsınlar.
Sevgili Müslüman kardeşlerim!.. Şu dünya hayatında türlü türlü imtihana çekiliyoruz. Bunlardan biri de riba imtihanıdır. Ribacılar imtihanı kaybederler ve ebedî saadetlerini yitirirler.
Bendeniz son derece kusurlu, derecesiz, noksan ve kötü bir Müslümanım. Lakin çok şükür ribalı bir Müslüman değilim. Banka hesabım, çek defterim, kredi kartım yoktur. Bugünün ölçülerine göre zengin değilim. BAĞ-KUR'dan cüz'î bir emekliliğim var, bir de haftada bir gün yayınevimden zarf içinde bir harçlık gelir. Elhamdülillah param çok bereketlidir. Yemekle, harcamakla bitiremem. Resûl-i Kibriya efendimiz (Salat ve selâm olsun O'na) "Kanaat tükenmez bir hazinedir" buyurmuştur. On gün kadar önce çiğ börekçiye gitmiştim, yanımda biri daha vardı, iki kişi doyuncaya kadar börek yedik, birer ayran içtik, hesap on lira tuttu!.. Son Pazar Trakya'da bir ilçeye gittim. Yine iki kişi çeşitli yemekler yedik, onbeş lira ödedim. Paramın bereketli olmasında kedilerimin de hissesi vardır sanıyorum.
Faizli kredi kartlarından vaz geçmenizi min gayri haddin tavsiye ederim. Faiz, bereketi, meymeneti, hayrı, fevz ve feyzi götürür.
Kredi kartı kolaylıkmış!.. Faizli kart kolaylıktır ama ateşte yanmak kolay değildir.
Açık ve belli ribadan, şüpheli ve gizli ribadan korkunuz. Kendinize, çoluk çocuğunuza acıyınız.
(Aslında bu yazıyı Diyanet'in yazması gerekirdi. İş bu fakire düştü...)
* (İkinci yazı)
Krallar bulgur pilavı yemez
Geçen hafta, harcı zengin, sarı mercimek ilaveli, hem sızma zeytinyağlı, hem tereyağlı bir bulgur pilavı pişirdim. Mübarek o kadar güzel ve lezzetli oldu ki, anlatamam. Böyle bir bulgur pilavını krallar yiyemez. Söz aramızda, krallar zaten bulgur pilavı yemez. Onlar bulgur pilavı yiyecek kadar alçalmaz. Onlarınki, böf ala Stronogof, sosu beyaz şaraplı lüfer balığı, kuşkonmaz garnitürlü kuzu kotlet, milföy gibi alafranga şeylerdir.
Yukarıda anlattığım bulgur pilavı, köy yoğurdu ile yapılmış cacık veya evde kurulmuş lahana turşusu ile iyi gider.
Bulgurun yanında başka yemek yemedin mi? Böyle nefis bir yemeğin yanında ikincisi, üçüncüsü gerekmez. Bulgur pilavı, cacık... Üstüne siyah erik hoşafı içersin. Bundan âlâ ziyafet mi olur?
Önümüzdeki günlerde yeniden bulgur pilavı pişireceğim, bu sefer içine dörtte bir miktarında kara buğday ilave edeceğim, bakalım tadı nasıl olacak.
Biri himmet etse de, ucuz, mütevazı, kolay yemekleri anlatan bir kitap yazsa.
İmkânı olan Müslümanların çoğu, Müslümanca yemek yemiyor. Adamın imanı var, beş vakit namaz kılar, Ramazan'da oruç tutar, hacca gitmiş; lakin gavur gibi tıkınıyor. Hattâ gavurdan çok yiyor. Herkes yemek yediği yerin görünür bir tarafına şu levhayı asmalı: "Mü'min bir mideyle, kâfir yedi mideyle yer." (Hadîs-i şerif)
Yiyor yiyor doymuyor. Yemeğin başında besmele çekmezse elbette doymaz.
Benim yukarıda anlattığım bulgur pilavını Afrika'da kıtlık ve açlık çekilen bir ülkenin insanına verseler, sevincinden aklını kaçırır. Biz bulgur deyip dudak büküyoruz.
Sadece ucuz, basit, mütevazı yemekle vazifemiz biter mi? Bitmez. Lüks ve pahalı yemeyip, artırdığımız parayı çok fakir ve muhtaç kimselere paylaştırmamız gerekir.
Fatih'teki "Sanki Yedim" camiini bilir misiniz? Kaç asır önce akıllı bir Müslüman, canı çeken pahalı ve lüks şeyleri yememiş, biriktirdiği para ile bir cami yaptırmış. Öldü gitti, cesedi toprak oldu, belki mezarı da düzlendi ama camiinde ezanlar okundukça, namazlar kılındıkça ona sevap yazılıyor.
Şu Ergenekon fırtınaları içinde ben de kalkmış neler yazıyorum...