A.Kerim KARAAĞAÇ
PİŞMAN OLMADAN BİR DAHA DÜŞÜNÜN
Çocuklarının ufacık hatasında bile hemen dövmeyi düşünen babalar, o güzelim yuvayı hem kendilerine hem de bütün aileye zehir etmiş olurlar. Her zaman dövmek şart değil, babanın ve annenin çocuklarına karşı hep kaşlar inmiş, surat asılmış, katiyetle yüz vermeyen bir tavır içinde oluşları da o ailedeki mutluluğu bitirir.
Güler yüz ve tatlı dil hep kaynaştırır, muhabbet zemini hazırlar. Sevgi her zaman dışarı vurulamayabiliyor. Fakat, ne olursa olsun karşımızdakine sevgimizi hissettirmemiz en uygunudur. Bunun gizli durmasının bir faydası yok, belki zararı var.
“Genç adam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler yaygınlaşınca, ahşap olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocukları büyümüş, biri hariç okula başlamıştı.
Masrafları artınca, yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı. Adam, bir gün çalışırken, elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi, o akşam üzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, talaşları süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken, sigortaya göz attı. Eğer yanılmıyorsa, bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış olmalıydı.
Şalteri kaldırınca, atölye aydınlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı ama, bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka yapılmazdı. Kendisini kıskanacak bir düşmanı da yoktu.
İşe koyulduğunda, yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüştü. Oğlu, evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve sigortayı kapattığı sırada, babasını karşısında bulmuştu.
Adam, on yaşına gelmiş bir çocuğun böyle bir haylazlığını affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış olsa, ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa bakılsın, büyük hataydı. Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her şey onun iyiliği içindi. Belki vurduğu tokat, serseri olmasını engellerdi.
Adam, oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra, eşine dert yanarak:
- Bu çocuğun, okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!.. dedi. Eğer serbest bırakırsak, başımıza büyük dertler açacak!..
Adam, bir süre düşündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç aksatmadan tuttuğu günlüğünde, arkadaşlarına ait ipucu olmalıydı. Eşi istemese de, ona kulak asmadı ve çocuğunun günlüğünü okumaya başladı.
Oğlu, en son sayfada:
'Bu gece kötü bir rüya gördüm!..' yazmıştı. 'Atölyede çalışırken, babamı elektrik çarpıyordu. Allah'ım onu koru!.. Ben elimden geleni yapacağım!..”
Değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Şunları da unutmayınız;
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitilmişse, kendisini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk devamlı desteklenip yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyümüşse, adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.