Lütfi AYHAN
MEKTEPLİYİZ HEPİMİZ HÜZÜNLÜYÜZ TÜMÜMÜZ
TEKLİ EĞİTİM ÖĞRENCİLERE "KÖTÜ HABER !" Mİ? "
Şöyle bir haber yapılsa ilginç olmaz mı? Bir kameramanla bir spiker bir sabah erkenden herhangi bir okulun giriş kapısına dursalar ana kapıdan içeri giren öğrencilerin yüzlerini gösterip ruh hallerini yansıtmaya çalışsalar… Sonrada okulun bitiminde aynı öğrencilerin okuldan çıkarken ki hallerini kameraya alıp ruh hallerini yansıtmaya çalışsalar… Nasıl bir manzara çıkar ortaya? Öğrenciler sabahları okula neşe ve iştiyakla mı giriyorlar? Akşamları okulu terk ederken üzüntüyle mi ayrılıyorlar? Yoksa tersi bir manzaramı geçerli?
Spiker sadece görünümle yetinmeyip sabah ve akşam, yani okula girerken ve çıkarken öğrencilere sorular sorsalar: Öğrenciliği seviyor musunuz? Okula istekli ve arzulu mu geliyorsunuz? Okula geliş mi güzel okuldan ayrılış mı? Yaz tatilinde Yarıyıl tatilinde, bayram tatillerinde, tatilden usanıp; “ah okul bir açılsa, okuluma, arkadaşlarıma, öğretmenlerime bir kavuşsam… Diyor musunuz? Yoksa “ ah tatil hiç bitmese! Ah her gün tatil olsa mı” diyorsunuz?
Aynı soruları öğretmenlere ve idarecilerde sormak gerek? Yine tıpkı öğrencilerin sabah akşam okula giriş ve çıkıştaki yüz hallerinin kameraya alındığı gibi öğretmenlerinde yüz hallerini kameraya alsak ortaya çıkacak manzara öğrencilerinki ile paralel mi olur yoksa zıt mı?
Bütün bu soruları sormamın sebebi Başbakanımızın dün mecliste yaptığı konuşmada eğitimden bahsederken, “ Öğrenciler size kötü bir haberim var!” Çünkü artık tekli öğretime geçme aşmasına yaklaşıyoruz” “ demesidir. Normalde tekli eğitime geçilmesi öğrencileri sevindirmesi gereken bir hal değil mi? Demek ki Başbakanımızda işin farkında. Yani öğrencilerin okuldan pek hazzetmediklerini biliyor ve bu bilgi kendisine ulaştırılmış. Eğitimimiz için bu gerçekler ve bu manzara pek hayra alamet değil. Yani öğrencilerin, öğretmenlerin okula sevinçle, istekle, arzuyla gitmemeler işin bereketini kaçırıyor. Ne demiş atalarımız,” Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş”
Ailelerde biliyor aslında işin aslını. Çünkü evlerin çoğunda öğrenciler sabahtan okula gitmek için gönüllü olarak kalkıp, sevinçle okula hazırlanıp, annesi ve babası ile selamlaşıp, birlikte neşe içinde kahvaltı yaptıktan sonra, akşamdan derslerini tam yaparak, akşamdan hazırladığı elbiselerini sevinçle giyerek, besmele çekerek ve güler yüzle evdekilerle vedalaşırken; “Kalın sağlıcakla. Ben, yine büyük bir iş yapmak için, yeni bilgiler öğrenmek ve güzel ahlaki davranışlar edinmek için okula gidiyorum. Okulum, arkadaşlarım, öğretmenlerim, sıram, sınıfım beni bekliyor. Hava güzel, karnım tok, elbiselerim güzel, kitaplarım defterlerim tam. Hiç bir şeye ihtiyacım yok. Ülkemiz ve şehrimiz savaştan uzak, gökyüzünde savaş uçakları, savaş helikopterleri yok! Evlerimiz, yollarımız, şehrimiz bombalanmıyor. Şükürleri olsun ki al bayrağın gölgesi altında huzur, barış sağlık ve güvenle yaşıyoruz. Ben böyle nimetler içinde gidiyorum okuluma…” diyerek çıkmalı yola. Ülkemizdeki milyonlarca öğrencimizden ne kadarı bu şuur ve bu duygu içinde gidiyor okuluna. Tabi aynı soruyu öğretmenlerimi içinde sormalı. Hatta tüm meslekteki insanlarımız için sormalı. Vekillerimiz, yüksek bürokratlarımız, zenginlerimiz, fakirlerimiz, ev kadınlarımız, emeklilerimiz, şoförlerimiz, mühendislerimiz, çiftçilerimiz işçilerimiz… Hangi meslek, hangi yaş grubundan, hangi sosyal ve siyasi sınıftan olursa olsun, milletimizin çoğunluğu yaptığı işten, bulunduğu maddi ve manevi konumdan memnun gözükmüyor.
Haberler sürekli olumsuzlukları, tartışmalar devamlı negatif durumları ön plana çıkarıyor. Konuşmalarımızın önemli bir bölümü negatif konulardan oluşuyor. Hep şikâyet, sürekli bıkkınlık, devamlı eleştiri… Fıtrata, dinimize aykırı bu yaşam tarzı sürdürülebilir, hayırlı sonuçlar doğuracak bir durum değildir. . Eğitim sistemimizden başlamak üzere bu halimizi terk etmeli, negatif hayat anlayışından pozitif hayat anlayışına geçmeliyiz. Şikâyet yerine çalışma, olumsuzlukları ön plana çıkarmak yerine elimizdeki nimetleri sürekli hatırlama moduna geçmeliyiz. Bunu başarabilirsek Başbakanımız tekli öğretimi öğrencilere “kötü haber!” Olarak değil, “Çocuklar size bir müjdem var!” der ve güzel bir haber olarak sunar. Tabi başbakanımızın burada ironi yaptığını herkes gibi bende biliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.