Muammer YALÇIN
Kendinize ve Kahramanlarınıza İyi Davranın!..
Sayın Veliler,
Sevgili Gençler,
Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Veda konuşması yapmak en zor işlerden biridir, lakin bunun da yapılması gerekiyor. Bu görev de bendenize düştü bu gece.
Bir yazar düşünün… Bir roman ya da hikâye yazar… Olayları tasarlar, olaya uygun mekân ve bu mekânda bu olayı yaşayabilecek kahramanlar yaratır, sanatsal anlamda.
Herkesin bir hikâyesi vardır, doğal olarak sizin de… Yazarla sizin farkınız var elbette. O iyiyi de kötüyü de aralarında geçenleri de yaşadıklarını da tasarladıklarını da kendisi belirler. Sonra… Sonrası malum… Bütün sırlar cümle âleme ifşa edilir az bir para veya eserini görebilme adına.
Sizin hikâyeniz “levhumahfuz”da yazılı. Allah ezeli ilmi ile sizin dünyaya geldikten sonra ölünceye kadar ne yapacağınızı, ne söyleyeceğinizi, neler tasarlayıp kimlere nasıl bir zarar vermeyi ya da fayda sağlamayı düşündüğünüzü yazmış. Buna “kader” der din kitapları. Yazılı olanlar da sırası geldikçe ortaya çıkar bir bir. Buna da kaza derler.
Ancak burada bir şeyi hatırlatmadan geçmek de olmaz: Allah yazdığı için siz yapmazsınız; sizin düşüneceğinizi, yapacağınızı, söyleyeceğinizi bildiği için yazmıştır Allah. Bu nedenle de yaptığınız ve söylediğiniz her şeyden sorumlu tutulacaksınız, sorumlu tutulacağız.
Yazarlar hikâyede / romanda kahramanlarına verdiği canı gerçek hayatta veremediği ve kahramanlarını mücessem kılamadığı için onları bir araya toplayıp bir masa etrafında onlarla sohbet etme imkânı bulamaz. Ne onlar için yazdığı iyi kader için teşekkür alabilir, ne de yazdığı kötü kader için özür dileyebilir onlardan.
Bugün siz burada anılarınızın kahramanlarıyla bir aradasınız. Onlarla takalaşma, kucaklaşma, konuşma; onların size yaptıkları iyi şeyler için onlara teşekkür edebilme; tersine yaptığınız yanlışlardan ötürü onlardan özür dileyebilme imkânınız var. Siz bir yazardan daha şanslısınız.
Ancak unutulmamalıdır ki, değerlendirilmeyen şans size küsebilir, bu şansı böylesine bir daha yakalayamayabilirsiniz.
Çatışmalar, ya açgözlülerin hırsından etrafa saldırmasından; ya da kendisini güçlü hissedenlerin başkalarının özgürce düşünmesine, inanmasına, inandıklarını yaşamasına müsaade etmeme duygu ve düşüncesinden çıkar.
Zulüm, saygısızlığın dışavurumudur. Müslüman ne zulmeder ne de yapılan zulme razı olur.
Kendini beğenip başkalarını küçük görmenin din kitaplarındaki adı “kibir”, yaptığı ibadet bile olsa işini beğenmenin adı da “ucup”tur. Her ikisi de yasaklanmıştır. Unutmayalım ki “Her iyinin daha iyisi vardır.” Tam olan sadece Allah ve Resulüdür.
Hepinize zulmetmeden ve zulme uğramadan; kibir ve ucuptan kaçınıp kul olduğunun bilinciyle huzur dolu bir ömür yaşamayı diliyorum.
Lütfen kendinize ve kahramanlarınıza iyi davranın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.