Ahmet TÜRKAN
KEMİK VE ÇUVAL
ABD askerleri 4 Temmuz 2003 yılında Irak’ın Süleymaniye kentinde 12 Türk askerini tutuklayarak başlarına çuval geçirdiler. Bahane ise üzerlerinde kimlik yoktu, Kerkük valisini öldürme planları vardı gibi safsatalardı, halen de aynı safsataya devam ediyor. Bunu aslında “kemiğime dokunma” mesajı olduğunu biz o gün de biliyorduk, bugün de biliyoruz.
40 yıla yakın süredir gerek Çekiç Güç ile, gerekse istihbarat veriyoruz yalanları ile sürekli kanlı PKK terörünü beslediler. İçeriden Fetö ile, dışarıdan PKK ile sürekli bizi hançerlediler.
Biz bir şekilde uyandık, Rabbime binlerce şükürler olsun. Önce hiçbir işe yaramayan İsrail malı Heronlarının saf dışı ettik; ki şifrelerini çözdük diye 4 mühendisimiz bir şekilde canlarından oldular, biz bunun ecel olmadığını gayet iyi biliyoruz, tedbirlerimizi ona göre alıyoruz; sonrasında kendi İnsansız Hava Araçlarımızı (İHA) yaptık, sonra onlara silah monte edip SİHA olarak sahaya sürdük ve teröristlerin canlarına okuyoruz. Başta ABD olmak üzere teröre destek verenler ciddi şekilde bu gelişmelerden rahatsızlar. Yani kemiklerini ellerinden alıyoruz.
Sonrasında; Kuzey Irak’tan Halk Bankası üzerinden petrol almamız ABD’ye battı ve önce ISİD’i kurup 3-5 kanlı video ile Irak ve Suriye’yi işgal ettirdiler. Bir ara da Türkiye’yi tehdit ettirdiler, ardından Fetö eli ile kumpas kurarak Halk Bankası operasyonu yaptı. Yani kemiğime dokunma dediler.
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’yi içine alan bir yapı planı var ki akıllara zarar. Sözde Kürt devleti olacak, ama kurucuları teröristler olacak, sonrasında Büyük İsrail hayaline peşkeş çekilecek bir yapıdır bu. Evangelist Yahudiler ve Evangelist Hristiyanların kutsal amacına hizmet edecek bir yapı. Peki bu hazırlık ve yapılanmaları biz yutar mıyız? Yutmayız, yutturamayacaksınız. Neticede Afrin’e yapılan “Zeytindalı” operasyonu bu tuzağı başlarına geçirdi. Hazımsızlığın artmasının sebeplerinden en önemli ayak Afrin operasyonudur. Kemiklerini ellerinden aldık. Hem de yerli silahlarla, hem de giremezsiniz, girseniz de çıkamazsınız denen yere girip bayrağımızı diktik. Şimdi huzur var, insanlık orada.
Malum Doğu Akdeniz doğal gazı üzerinde spekülasyonlar sürüyor. Türkiye’nin karasuları ve kıta sahanlığı içinde kalan bir alanda Türkiye’ye rağmen doğalgazı çıkartıp sahiplenemezsiniz dedik; hazımsızlıkları iyice arttı.
Milgem Projesini ayağa kaldırmak istediğimizde ABD donanması kaza süsü vererek 1992 yılında TCG Muavenet muhribimizi vurup 8 adet hurda gemiyi tazminat olarak verdiklerinde MİLGEM projemiz bir süreliğine askıya alınmak zorunda kaldı.
Nihayet 2010 yılında MİLGEM projemiz tekrar hayata geçirildiğinde, Ergenekon, ve Balyoz yapılanmaları ile tekrar saldırı başlattılar. Bir şekilde bertaraf ettik. Kumpaslarını çökerttik.
Durmadılar Gezi provokasyonunu tezgahladılar. Zeytinburnu mitingine 1.000.000 kişi katılım yapıp hodri meydan deyince geri adım attılar, ama kinleri sönmedi. Yukarıda bahsettiğim 17-25 Aralık saldırısını tezgahladılar. Memleketimizde mahkeme yokmuş gibi kendi vatandaşımızı Türkiye’de suç işledi diyerek ABD’de yargılayıp tutukladılar. Benim ülkemde suç işleyen varsa bizim mahkemelerimiz zaten gerekeni yapar size ne oluyor. Adaletleri yok ama adalet gösterisi yapmaya devam.
Yetmedi 15 Temmuz Fetö darbe girişimini başlattılar, 40 yıllık hazırlığımız 4 saate bitti diye de haince sırıtıp itiraf ettiler.
Rahip Ajan Brunson son bahane idi. Başka bahaneler elbette var, bahane bitmez çünkü ABD’ye ayak basan Avrupa’nın kanun kaçkınları Amerika kıtasında müthiş bir vurgun yaptılar. Acımasızca karşılarına çıkan her şeyi yakıp yıkıp milyonlarca Kızılderili’yi katlederek yeni bir devlet kurup adına ABD dediler. O kadar açtılar ki ABD yetmedi önlerine gelen her şeyi yiyip yutmak istediler.
2. dünya savaşında döktükleri kan gözlerini doyurmadı. Birleşmiş Milletler masalı ile dünyada yeni bir sömürü tezgahladılar.
Kore, Küba, Vietnam, Afganistan, Somali, Irak, Libya, BAE, Suudi Arabistan ve Suriye. İran Krizi zaten sürekli gündemde. Dişlerinin kesmediğine siyasi ve ekonomik operasyonlar yapıyorlar.
Şimdi Çin, Rusya, Meksika, Türkiye.
Kan kardeşleri Almanya da bu fırtınadan nasibini alıyor. AB (Avrupa Birliği) bir şekilde hedefte.
Mercedes’i Washington sokaklarında görmek istemiyorum nağmeleri.
Çeliğinize, alüminyumunuza vergi koyuyorum kabadayılıkları.
Şu anda tüm dünyaya cephe almış, zafer sarhoşu içinde bir adam iş başında…
Neden…?
Petrol bölgesi ABD’nin elinde olmalı.
Dünya ticareti O’na sorulmalı.
Adam kabadayı…
Doymayan iştahları ile her yere saldırıyorlar.
Türkiye kendi işine bakıyor, ama zalimin zulmü hadsiz.
Kendi silahını yapma, PKK’ya müsaade et, gönderdiğimiz 5.000 tır silahı görmezden gel, gelecekteki İsrail’e engel olma, ekonomik bölgelerden uzak dur diyor.
Bu saldırıların temeli aslı astarı budur. Yoksa “Er Ryan’ı Kurtarmak” filmindeki ucube yaklaşımlar sadece bahanedir.
Doymayan, müsrif hak hukuk tanımaz bir derebeyi zalim ABD.
Her şeyin bir sonu vardır. Bu hukuksuzluk ta bir gün son bulacak ve hak kazanacaktır.
Süleymaniye’de yaptıklarının daha büyük ve zalimini Türkiye’ye yapıp başımıza çuval geçirmek istiyorlar.
Çuval inşallah kendi başlarına geçecek.
Türkiye’nin bu dik duruşu pek çok ülkeye referans olacak ve zalimin zulmü yüzüne çarpılacaktır.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.