Kayıp Can’lara 35 kişi daha eklendi

Ölümlere öylesine alıştık ki 35 sivil vatandaşımızın katledilmesi bile yılbaşı eğlencesinden geri bırakmadı bizleri. Ölümleri öylesine kanıksadık ki sanki futbol maçındaki golleri sayıyoruz.

Hatta birileri; “Bunlar kaçakçı ve kaçakçılar vurulur” diyerek tüm evrensel hukuk normlarını bile hiçe saydı.

Ve sanki rövanş alırcasına Bingöl-Elazığ karayolunda şehit edilen 33 askerimizin gazete manşetlerini göstererek “Bunlara böyle içiniz yandı mı?” diyerek duyarlık gösterenler ajite edilmek istendi.

Oysa katledilen 33 askerimizde, sınırda kaçakçılık yaparken katledilen 35 can da bizim canımızdı, hepimizin.

Dağda ki ve ovadaki gençlerimizi biri birine kırdıran zihniyet farklı mı zannediliyor hala.

Yitip giden canlar kimin?

Kimin çocukları bunlar?

Birileri ideolojik saplantıları ile bu duyguyu anlamayabilir.

Ama eminimi ki toplumun kahir ekseriyeti yitirilen her fidanın acısını yüreğinin derinliklerinde hissediyordur. Aksini düşünmek insanlığı anlamamak olur.

Kanla gözyaşıyla dolu bir yakın tarihimiz var; yanlış anlaşılmasın o yedi düvele karşı vatan, din, namus aşkıyla Türk, Kürt, Arap, Alevi, Çerkez ayrımı yapmadan omuz omuza çarpıştığımız 1. Cihan harbinden ve öncesinde bahsetmiyorum.

Menemen, Şeyh Said, Dersim, Ağrı, İstiklal Mahkemeleri, 33 kurşun, Maraş, Sivas, çorum, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, Madımak Oteli, Başbağlar, Faili Meçhuller, Boşaltılan Köyler, PKK, Hizbullah, JİTEM, 28 Şubat bunlardan bir kaçı…

Yakın zaman da haklarında dava açılan ve hala süren Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, Ergenekon gibi yapılanmalardan da hala bahsedemiyoruz. Davalar sonuçlanınca bunların da iç yüzleri aydınlanacaktır. Bakalım tarihe nasıl notlar düşülecek sanırım hepimiz göreceğiz..

Hepsi içe dönük olaylar ve öyle hafife alınıp geçiştirilecek olaylar da değil. Acı olan tarafı ise; çoğu hala tam olarak aydınlatılmamış. Ya devlet sırrı diye arşivlere ulaşılamıyor ya da birçoğunun üstüne ideolojik saplantılar yüzünden yeterince eğilinmiyor.

Toplumun eğitim ve refah seviyesi yükseldikçe bu tür yapılanmaların daha az olacağı ve en azından halka daha az yansıyacağı görüşü doğru görünüyor. Çünkü yakın zamana kadar bırakın hesap sormayı bunları konuşup yazabilmek bile büyük cesaret isterdi.

Gelişen demokrasimiz sorgulama kültürümüzü de geliştiriyor. Çünkü olayların üstü kolay kolay örtülemiyor ve dokunulmazlara da artık dokunulabiliyor. 35 sivil vatandaşımızın hayatını kaybettiği bu olay da artık üstü örtülecek bir olay değil, müsebbiplerinin bir an önce bulunması ve hesabının sorulması gerekir. Komplo teorileri ile olay kapatılamaz.

Olay operasyon kazası olabilir, hükümeti iç ve dış kamuoyunda itibarsızlaştırmak için düzenlenmiş bir komplo da olabilir. Terör örgütünün ve dış mihrakların bir komplosu da olabilir. Fakat tüm bu senaryolar 35 sivil insanımızın kendi savaş uçaklarımız ile vurulduğu gerçeğini değiştirmez.

Yapılması gereken olayın bir an önce tüm boyutları ile aydınlatılması ve bunun da son derece şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Devlet, hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine de herkesin görmek istediği şefkat elini uzatmalıdır. Bundan devletimiz zarar görmez aksine sorumluluğunu yerine getirmenin rahatlığı ile iç ve dış kamuoyunda itibarını yükseltir.

Sorular cevaplanamaz ise tarihe düşülen notun altında kalır birileri.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.