Kancık Kurt ile Çoban Köpeğinin Hikayesi -I-

Kancık Kurt ile Çoban Köpeğinin Hikayesi

– I –

Türkiye 29 Martta yapılacak olan yerel seçimlerden dolayı bir seçim dönemine daha girdi ve yerel yönetimlerde yeni bir rüzgar esmeye başlayacak. Tüm partiler kesin aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na sundular.

17 Şubat 2009, Salı günü listelerin Yüksek Seçim Kurulu’na sunulmadan önce çoğu partilerde listelerle alakalı olarak soğuk savaşlar başladı. Kimi istifa etti, kimi istifanın eşiğinden döndü.

Halk da enayi değil ya..!

Bu kavga rantın etrafında dönen bir kavga parsadan en çok kim payı kapar, en çok kim çuvalını doldurabilirin kavgasını ne yazık ki seyrediyoruz.

Hizmetten ziyade ihalelerin peşinde olan ve yardımcılarını kendi içinden, susturulabilecek, gıgı çıkmayacak adamlardan seçmeyi düşünen zihniyet acaba halka ne verebilir?

Hangi fikirden olursa olsun, hangi partiden olursa olsun hatta din-i bütün birisi de olsa böyle düşünen ve seçildikten sonra düşündüklerini icra edenler sanmıyorlar mı keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner..?

Ben burada hizmet götüren ve halkı için çalışanları tenzih ederim. Ama halkımız ihaleci, kayırıcı, düzenbaz, yalancı, hakyiyici yerel yöneticiler ve yardımcılarından çok çektiğinden hep bu mevki sahiplerine kem gözle bakıyorlar.

İdareciliğin bir başka boyutu da, idarecilerin seçeceği kendi yardımcıları. Aslına bakarsak bu konu çok önem arz eden, idarecinin önünü açacak veya kapayacak bir durum.

Eğer idarecinin takım arkadaşları çok kaliteli ve işine saygılı, hakkı hukuku gözeten, halk için bir şeyler vermek isteyecek zihniyette ise önü her zaman açık olur ve halkın teveccühü ile birlikte mevki basamaklarını kolayca bir çıkar. Önünde engel olsa bile halktan alacağı güçle bunları ortadan kaldırır.

Bunun örneğini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da görmekteyiz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken takımının kalitesinden dolayı şu an Başbakanlık makamında yer almakta. Eğer takım kaliteli olmasaydı, halk Recep Tayyip Erdoğan’a bu kadar teveccüh göstermezdi.

Sanmayalım ki, halk yaptıkları iyi işlerden dolayı birisini yukarılara çıkartmışsa eğer onun yanlışlıklarını, kem işlerini de görürse elbet aşağılara yuvarlamasını da bilir.

….

Eskiler hep tecrübe ile hareket ederler. Bu tecrübelerini herkesle paylaşırlar. Hatta tecrübelerini geleceğe de taşırlar.

İşte Türk Edebiyat Tarihi’nde idarecilik konusunda yazılmış olan Siyasetnâme adlı çok önemli bir eser de böyle bir tecrübenin örneği. Büyük Selçuklu’nun kudretli sultanları Alparslan ve Melik Şah’a vezirlik yapan Nizamülmülk’ün yazmış olduğu bu kitap, zamanımıza kadar hiçbir değer kaydetmeden gelmiş ve halen günümüz idarecilerine büyük bir ışık tutmaktadır.

Kitapta idarecilikle ilgili nasihatler verilmekte ve bu nasihatlerin kıymeti anlatılan hikâyeler ile perçinlemekte.

Bu kitabın kendisinin ve yazarının kıymetli olmasından dolayı günümüz tüm idarecilerinin başucu kitabı olarak her zaman yanlarında bulundurmaları gerekir diye düşünüyorum. Çünkü onların çalışma ufkunu açacak ve halka karşı nasıl davranılacağını, yardımcılarını nasıl seçeceğini, adalet kavramının ne kadar hassas ve önemli olduğunu bu kitabı okuyarak anlayacaklardır.

Siz kıymetli okuyucularıma bu kitaptan çok hassas bir konuyu diğer yazımda paylaşacağım. Yukarıdaki paragraflarda bahsettiğimiz ve yazımızın da başlığı olan hikâyeyi özetleyerek yazacağım. Eğer yazımızı okuyan idareciler varsa kendilerine de bu hikâyeden ders çıkartırlar.

Birkaç günü bekleyin lütfen. Umarım bu hikâyeyi çok beğeneceksiniz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum