Kamu Çalışanlarının Verimsizliği ve Topluma Zararları

Kamu Çalışanlarının Verimsizliği ve Topluma Zararları

Efendim, Dünya’nın dört bir yanında, her hükümetin başını ağrıtan büyük bir sorun vardır: “kamu çalışanları”. Amerika'dan Afrika'ya, Asya'dan Avrupa'ya, hiçbir ülke bu problemden muaf değildir. Kamu çalışanlarının büyük bir kısmı aslında gizli işsizdir. Ne mi demek bu? Ya hiç çalışmazlar ya da bir saatte yapılacak işi bir güne yayarlar. Bir kamu binasına adım attığınızda saatlerce beklemek zorunda kalırsınız.
Kamu çalışanları torpil bulma, siyasileri araya koyma ve yalakalık konusunda oldukça beceriklidirler. Devlete kapağı atmak için öpmedikleri el, yalamadıkları popo kalmaz. Üstlerine karşı yalaka, astlarına karşı ise yırtıcı bir panter gibidirler. Bürokrasi koridorlarında bu tipler, makamlarını korumak için her türlü manevrayı yaparlar. Birbirlerinin ayağını kaydırmak için yoğun çaba sarf eder, entrikalarla dolu bir savaş verirler.
Bu çirkin döngü sadece bireylerin değil, toplumun da geleceğini tehdit eder. Yalakalık, torpil ve entrika, bireysel çıkarları korurken toplumsal adaleti yok eder. Ülkenin kaynakları bu içi boş çıkar savaşlarında heba olurken olan yine millete olur.

Kamu çalışanlarının büyük bir kısmı, torpil ve adam kayırma ile göreve yerleştirildikleri için liyakat sahibi değildirler. Ne yazık ki, bu yüzden işlerini düzgün yapmaktan da acizdirler

Kamu çalışanları halka karşı son derece sert ve kabadırlar. "Niye çalışmıyorsun, niye tembellik yapıyorsun?" gibi şikayetlere karşı hemen hazır cevaplarını yapıştırırlar. En meşhuru ise: "Biz bu kuruma hayatımızı adadık, saçımızı süpürge ettik," gibi klişelerle doludur.
Maaşlarını artırmak için çeşitli kıdem ve dereceler icat ederler. 1'in 5'i, 2'nin 3'ü derken bir bakarsınız 3'ün 1'i oluvermişler. Bu terfi sisteminin ardında yatan gerçek basittir: Daha fazla maaş, daha fazla ayrıcalık. Üst düzey pozisyonlara geçme hevesiyle herkesin gözü bir üst basamaktadır. Yapılan iş değişmez, sadece unvanlar büyür, maaşlar artar.
Devletin malı deniz, yemeyen keriz felsefesi kamu kurumlarında pratiğe dönüşmüştür. Odacılar, çaycılar, hamallar, hademeler ve hizmetçiler hiç eksik olmaz. Devletin kaynakları, gerçekten ihtiyacı olan hizmetlere değil, bu gereksiz kalabalığın maaşlarına harcanır.
Kamu çalışanlarının bu lüks dünyasında her üç kişiye bir çaycı, her on kişiye bir servis minibüsü, her otuz kişiye bir aşçı ve bir temizlikçi lazım gelir.Ha, bir de, bol bol makam aracı ve şoför meselesi var., Bu ihtişamlı tesisler, devletin kaynaklarının hoyratça kullanıldığının göstergesidir. Halbu ki, bu harcamaların hepsi, halkın cebinden çıkar. Yani herşeyi zavallı millet öder.
Kamu çalışanlarını memnun etmek mümkün değildir. Her pazartesi işe yorgun ve isteksiz gelirler. Milletin sırtından geçinen bu kişiler, halka hizmet etmeyi bir yük olarak görürler. Kendi rahatlarını düşünürken, halka hizmet etmek pek de dertleri değildir. Bu kesim, halkın vergileriyle maaşlarını alırken, hizmet etmeyi bir görev değil, bir külfet olarak görürler. Hizmet etmek yerine, kendi çıkarlarını düşünürler. Bu anlayış, kamu kurumlarının verimsizliğinin ve bürokrasinin hantallığının temel sebeplerindendir.
Her yıl en az bir ay tatil yaparlar. Dini ve milli bayramlar, idari tatiller yetmez, çeşitli hastalıklar icat eder ve bol bol rapor alırlar. Bu şekilde yılın büyük kısmını çalışmadan geçirirler. İş yerindeki araç gereç ve malzemeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı severler. İş yeri bilgisayarlarında fal bakmak, oyun oynamak en güzel vakit çalma yöntemlerindendir. Bu durum yalnızca ekonomik bir yük değil, halkın devlete olan güvenini de sarsar. İnsanların hak arama mücadelesinde moralini bozar. Bu gizli işsizlik, ülkelerin ilerlemesini engeller, adaletin tecelli etmesini geciktirir.
Elbette, devletlerin çok değerli, fedakâr ve adanmış kamu çalışanları vardır. Bu kişilerin önünde şapkamızı çıkarır ve saygıyla eğiliriz. Kendi maaşının yarısını öğrencileri için harcayan bir öğretmen, halkının refahı için mücadele eden bir vali, bir polis memuru ya da bir müfettiş elbette ki saygı ve takdirle andığımız kişilerdir. Özel sektörde 10 kat fazla maaş alabileceği halde, sırf devletine ve milletine hizmet etmek için kamuda kalan bir üst düzey mühendis benim yazımın konusu değildir. Bu yazı, kötü niyetli kamu çalışanlarına dikkat çekmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Dinimize ve değerlerimize göre, halka hizmet etmek Hakk'a hizmet etmektir. İnşallah kamu çalışanlarımız bu anlayışı benimseyerek çalışırlar. Ve belki de bir gün, bu köhne çarkın dişlileri arasına sıkışmadan, adaletin gerçek anlamda tecelli ettiği bir düzeni hep birlikte inşa ederiz. Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum