Özcan GÜNGÖR
Japon Toplum Değerlerinin İmtihanı ve Batı Hayranlığı
Çağımız toplumunun değer yoksunluğu yaşaması, değere dayalı bazı davranışlar gördüğü zaman onu şaşırtmaktadır. Zamanın insanının muhtaç olduğu “değer” ne anlama geliyor.
Değerler, kültür ve topluma anlam ve önem veren ölçütlerdir.
Değerler, paylaşılırlar; kişilerin çoğunluğu bu değerler üzerinde uzlaşmışlardır.
Değerler, ciddiye alınırlar; zira değerler sosyal ihtiyaçların karşılanmasında fert ve topluma motivasyon işlevi kazandırır.
Değerler, çoşkularla birlikte bulunur; kişiler yüce değerler için özveride bulunur, zorluklarla karşılaşır ama yılmadan doğru davranış gösterirler.
Sözü edilen değer, ahlak temelli değerlerdir ki biz buna manevi değerler diyoruz. Bizim için manevi değerlerimizin kaynağı, diğer adıyla bizim kimliğimizin de adı İslamiyet kaynağından damlayan değerlerimizdir.
Bu değerlerin Japon toplumunda yansıması ahlak temelli disiplin, otorite, aileye duyulan saygı ve bağımlılıkta görülebilir.
Bir çok Batılı kaynaklarda, Japonya’da meydana gelen depremden sonra insanların taşkınlık yapmamaları, evleri, dükkanları yağmalamamaları ve gayet vakur ve insani tutum göstermeleri şaşırtıcı görülmekte ve takdirle anılmaktadır.
Japon toplumunun hayranlık uyandıran bu değerlerinin arkasında elbette güçlü aile yapısının etkisi çok büyüktür.
Sanayi devriminin gerçekleşmesinde Japon kadınının rolü nedir ? sorusuna Toyata firmasının sahibinin eşi şöyle cevap vermektedir. “Bizim kadınlarımız belki aynı fabrikada, atölyede veya mekanda erkeklerle omuz omuza çalışmadı ancak, iş hayatında erkeklerin iş gücünü artırmada huzurlu bir aile ortamı geliştirerek onlara yardımcı oldu. Onlar aile kavramının ve ailenin kutsallığına önem verdiler ve değerlerine bağlı gençler yetiştirmek için her türlü fedakarlığı gösterdiler.”
Anne kucağının şefkat ve merhametinden uzak yetişen çocukların karakterlerinde ve gelecekteki hayatlarında bir çok olumsuzluklar yaşanacağı sosyologlarca da dile getirilmektedir.
Oysa Batı dünyası Amerika’da dahil ailedeki yozlaşmalardan sonra, aileyi teşvik edici bir çok sosyal katkı yapmaktadırlar. Buna rağmen Batı toplumlarında evlilik yerine birlikte yaşama önplana çıkmaktadır. Zorunlu olarak çocuk olunca da evliliğe adım atılmaktadır. Değerden yoksun ailenin Batı toplumlarının en büyük sorunu olduğu ise yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır.
Aile değerlerinden yoksun fertlerin neler yapabileceklerini, geçen yıl bir kaç saatlik elektrik gitmesi sonucu New York’ta olanlardan anlamak mümkündür.
Hatırlarsanız bizim Gölcük depreminden sonra bazı kötü ruhlu insanlar da bu tür niyetlerle ortaya çıkmış, bazıları da yakalanarak linç edilmeye çalışılmıştı. Elbette her toplumda bu tür insanlar bulunabilir ancak o deprem sonrası insanların gösterdikleri fedakarlıklara bizzat şahit olmuş bir insan olarak onu hatırlamak bizim milletimizin de yüksek değerlere sahip olduğunu göstermektedir.
Aile millet denen vücudun hücreleri ise, manevi ve kültürel değerlerde o hücrenin genleridir. Dolayısıyla genlerde meydana gelecek aşırı değişme ve tahribat hücreyi dolayısıyla da vücudu değiştirir ve aynı karaktere büründürür. Bu ise o milletin yok olmasına sebebiyet verir.
Yokluğu halinde onulmaz yaralara sebebiyet veren, Japonlara duyulan hayranlıkla özlemi çekilen, milletimizin kollektif şuurunda etkili ve güçlü yeri olan değerlerimizi korumalı ve vücudun genlerinde hasar meydana getirecek tahribatlar da engellenmelidir.
Not: Bizim için her zaman dost olmuş ve zor zamanlarımızda yanımızda hesapsız bir şekilde yer almış olan Japon toplumu büyük bir doğal felaketle karşı karşıya kalmıştır. Bu vesileyle tümyaralı Japon insanlarına acil şifalar diler, dost Japonya halkına da geçmiş olsun dileklerimle taziyelerimi arz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.