xxxxx
İslamcıların üç nesli
İslamcıların üç ana dönemde üç nesil olarak birbirlerini takip ettiklerini düşünüyorum: Birinci nesil İslamcılar 1850-1924; ikinci nesil İslamcılar 1950-2000 yılları arasında rol oynadılar. 21. yüzyılın ilk yıllarından başlamak üzere üçüncü nesil İslamcılar yakın tarih sahnesine çıkmış bulunuyorlar. Söz konusu kronolojinin kendine özgü bir mantığı var, uzun uzadıya anlatmanın yeri burası değil. Yakında yayınlanacak "İslamcıların Üç Nesli" adlı kitapta bunu anlatmaya çalışacağım, inşallah.
Anlaşılır olması bakımından her neslin diğeriyle ilişkisini ve kendi içindeki fikri ve politik konumunu ortaya koyabilmek için bazı kriterlere ihtiyacımız var. Ben söz konusu kriterleri "referans çerçevesi; politik tema-yönelim; önderlik profili" şeklinde belirleyebileceğimizi düşünüyorum. Buna göre:
1850-1924 yılları arasında rol oynamış bulunan birinci nesil İslamcıların referans çerçevesi "Kur'an ve Sünnet'e dönüş"tür. Bununla bağlantılı olarak ilk nesil İslamcılar "içtihad kapısının açılması" ve "cihad ruhunun uyandırılması" hedeflerini öne çıkarıyorlardı. Onların bakış açısından içinde bulunduğu zayıf durumdan kurtulması için Osmanlı devleti reform yapacaksa ulemanın Kur'an ve Sünnet'e dönüp "içtihat yapma" zarureti var. İçtihat yapılmadığı zaman Batı'dan gelen reformlar olduğu gibi kabul edilecek, bu da laikliğe zihni ve hukuki müsait zemin hazırlayacaktır ki, aynen böyle olmuştur. "Cihad ruhunun uyandırılması"ndan anladıkları şey sömürgeciliğe karşı fiili savaş ve sosyo-ekonomik kalkınma hamlesinin manevi motivasyonu idi.
Birinci nesil İslamcıların politik tema ve yönelimleri "devletin kurtarılması" idi ki, söz konusu olan devlet kurucu ideolojisi ve meşruiyet çerçevesi İslam olan ve başında Müslümanların halifesi bulunan Osmanlı devleti idi. Devlet zaafa uğramıştı, onu Batı'yı olduğu gibi taklit ederek kurtarmak mümkün olamazdı, kurtuluş İslam'ın asli kaynaklarına dönmekte yatıyordu.
İlk nesil İslamcıların entelektüelleri, kanaat önderleri ve politik sözcüleri "ulema-aydın profili"ne sahipti. Hemen hemen hepsi İslami ilimlere, İslam tefekkürüne ve İslam tarihine vâkıf kimselerdi. Bunun yanında Batılı eğitimden geçmişlerdi. Her iki dünyayı az çok tanıyan bu insanlar hem Emevi-Abbasi uleması gibi kamusal alanda mücadele ediyor hem de Osmanlı resmi ulemasından farklı olarak "sivil karakterleri"ni koruyabiliyorlardı. Bu yüzden Osmanlı devlet yöneticileri ve resmi uleması onlardan hazzetmiyordu.
İlk nesil İslamcılar Çanakkale savaşının mağduru oldular, 1925 Takrir-i Sükun ve tek parti diktasıyla tasfiye edildiler. Söz konusu radikal tasfiyeden sonra İslamcılık 1950'ye kadar derin bir uykuya yattı.
1950-2000 yılları arasında sahneye çıkan ikinci nesil İslamcıların referans çerçevesi "modern-ulus devlet" oldu. İnsiyaki olarak meşruiyet krizini aşma kaygısıyla Batılı sosyo-politik yapıları İslamileştirme çabasına büyük önem verdiler. Bu dönem İslamcılarının zihin evreninde bilgi, eğitim, toplumsal kurumlar, siyaset ve ekonomik gündem esas itibarıyla Batılı karakterde teşekkül etti. Ancak bu ya "İslami renge büründürüldü" ya da yan tarafa "icad edilmiş ahlaki-manevi/imani-metafizik özerk alanlar" ilave edildi.
İkinci nesil İslamcılarda ana politik tema ve yönelim "İslam devleti ve İslam toplumu"dur. Bu dönemde Türkiye, İran ve Afganistan'da totaliter-baskıcı rejimler İslam'a karşı tasfiye politikalarını "devlet merkezli" yürüttüler. Bu üç ülkenin dışındaki Arap ve İslam coğrafyası ise sömürgeciliğe karşı fiili mücadele vermekle meşguldür, sömürgecilikten kurtuluşun arkasından gelecek olan "yeni ulus devlet"ten başkası olmayacaktır. Bu zihni ve pratik konjonktürde hem hilafet ilga edilmiş hem baskı ve sömürgecilik altında inleyen Müslümanlar, ilk Hıristiyanların Roma'yı zihinlerinde yüceltip onu "dini Vatikan'da tecessüm ettirmeleri" gibi, modern ulus devleti İslamileştirme sürecine girmişlerdir. Bu nesil İslamcılarının önder profili İslami ilimlerden habersiz, İslam tefekkürünü bilmeyen, İslam tarihiyle teması zayıf; ancak Batılı eğitimden geçmiş bilim adamı, mühendis, doktor, hukukçu, gazeteci gibi mesleklerden gelme "aydınlar, akademisyenler ve modern iktidarı hedeflemiş siyasetçiler"dir.