Haşim AKIN
İmtihan
Toplumların kendilerine ait köklü kültürel geçmişleri vardır. Bu kültürel birikim ve onların alışkanlıkları ve yerleşik kültürel kodları onları bazen de esir alıyor. Bunu aşmak ve toplumun her kesimini daha mutlu kılacak yolu da bulmak zor olabiliyor. Tüm insanlığı global dünyanın tek tip ve basitleştirilmiş kültürüne mahkum etmemek lazım. Ancak burada nasıl bir sınır olmalı?
Burkina Faso zorlukların diyarıdır. Burada erkek olup sorumluluk almak zordur. Hayatın zorlukları vardır kendisine göre... Ancak kadın olmak da ayrı bir güçlüktür. Her akşam mutfakta kaynayacak tencereyi o düşünecek elbette. Anlamadım... Sizin evde de mi mutfakta pişecek yemeği hanımlar düşünür? Tamam, bunu biliyorum da burada iş başka... Ancak sizin evde yemek malzemelerin temini ve bunun parasını da mı kadınlar düşünür? Hayır, erkek veya hanım beraber kazanır beraber alış veriş yapar ve birlikte yer.
Bu diyarda erkekler pazara gitmez ve hiçbir sebze satın almaz. Bunun alım ve satımı sadece kadınlara aittir. Buranın efsane başkanı Thomas SANKARA haftada bir gün erkeklere pazara gitme zorunluluğu getirmiş. Bu uygulama başlayacakken bir suikastla dünyadan göçünce onun bu kararı da yok olmuş. Yani burada erkeklerin mutfakta pişirilecek sebzeleri almaları çok ayıptır. Biz bu ayıbı yıllarca işlemişiz. Zaten tüm sebzeler adetle satılır. Buzdolabı gibi bir saklama şansı da olmayınca insanlar günü birlik yaşar. Ogün için birkaç domates, bir adet patlıcan alınır, yemek pişer ve yarına Allah kerimdir. Erkekler akşam yemeğini bekler, ancak ne pişireceğine karışmaz. Yani buna katkı sunmaz.
Köylerdeki kadınlar, varsa tarlası ve bahçesinde ürünü yetiştirir. Fazlaysa bunu satar. Köy, ana yola yakınsa bu daha iyidir. Yol üzerine kurulan pazarlarda müşteri bulma imkânı olur. Akşamın ilerleyen saatine kadar mevsimine göre sebze ve meyveler satıla sunulur. Hatta bunun içinde ormandan toplanan Hüda-i nabit bitkiler de vardır. Yemek pişirmek için gerekli olan odunu ormandan toplar ve onu bisikletiyle eve taşır. Burada hiçbir erkeği bir dal odunu taşırken görmek mümkün değildir. Asla bunu getirmezler. Bu iş kadınlarındır.
Buna ilave olarak konumu buna müsait olan köylerde ve şehirde yaşayan kadınlarda başka bir çalışma alanı ve gelir kaynağı daha vardır. Geçen yıllarda yetim olan bir öğrencimize annesinin bir geliri olup olmadığını sormuştuk. Gayet emin bir şekilde “annem çalışıyor” dedi. Ne iş yaptığını merak ettik. “Kum satar” dedi. Siz bunu bir dükkân veya ticari işlem olarak düreceksiniz. Şimdi izah edeyim size...
Geçen günlerde bir köye ziyarete gidiyoruz. Yolun yani yol denilebilecek daracık patikaların kenarında sırtına bebeğini bağlamış kadınlar çalışıyor her zamanki gibi... Burada kadınlar sırtına sardığı bebeğiyle çalışır. Kimi yerden toprak süpürüyor. Kimi de onu savuruyor. Bu iş buradaki veya şehirdeki birçok kadın için bir geçim kaynağıdır. Sadece köylerde değildir bu iş... Başkentte de bu yolla geçinen birçok kadın vardır...
Bizim mera dediğimiz devlete ait olan özel şahıs mülkü olmayan araziler süpürülür. Süpürülen bu toprak önce savrulup tozu yok edilir. Sonra birkaç kat elekten geçirilir. Toprağı, ince kumu, kalın kumu, daha kalın taşları ayrı ayrı öbek yapılır. Bunlar inşaat işleri ile uğraşanlara satılır. Akşama kadar sıcağın altında sırtına bağladığı bebeği ile çalışan kadınların kazancı, belki de bir ekmek parasıdır. İşte yolumuzun kenarında çalışan bu kadınları görünce insanın aklına bizim hesabımız geliyor. İnsan derin bir iç çekiyor. İçinde bulunduğumuz nimetlere ve yaşadığımız şartlara hamt etmekten bazen aciz kalıyoruz. Bu nimetlerin yeterince şükrünü eda edememek ne kadar acı bir şey...
Gene kız çocuklarının tüm çeyizi annelere aittir. Babalar bu konuya hiç karışmaz. Anneler babanın bazen az da olsa verdiği yemek malzeme parasının birkaç kuruşunu artırarak bu ihtiyaca destek bulur. Köylerdeki kadınlar için başka bir yöntem de kendine özel tarla sahibi olmak ve buraya ekeceği ürünlerle gelirler elde etmektir. Tarla nasıl mı bulunacak? Ormanları yakarak oraları tarla yapıyorlar. Büyük ağaçların köküne ateş yakıp onun yıkılması için çaba gösterilir. Hem orası tarla olacak hem de odunlar kullanılacak veya şehirden gelenlere satılacak.
Evin suyunu taşıma konusundaki görevlerini söylemeye de gerek yoktur. O kadim bir dert. Gerçi kırk sene önce bizim köyde de eve suyu kadınlar taşırdı. Erkeklerden bu işe karışan çok nadir bulunurdu. Yani su temini bizim diyarda da başka değildi. Bakmayın şimdi evlerdeki çeşmelere...
Hayat kimisine zorlukları getirirken, kimilerinin de şükür mecburiyetini önüne sunar.
Elbette sizin de yaşadığınız birçok zorluk olmuştur. Ama burada kadın olmak başka imtihanlara yelken açmaktır.
Onlarla konuşsanız size asla şikâyet etmezler. Bununla beraber kavrulup gitmekten de çok mutludurlar. Gülünecek bir konu varsa onu da bilirler.
Allah işimiz kolay kıla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.