Mehmet Y. ULUTAŞ
İlaç
20. ve 21. Yüzyıllar ilaç endüstrisinin doruğa ulaştığı yıllar olarak görülebilir. Aspirin ve benzeri ağrı kesiciler ile başlayan bu sektör bugünlerde hemen her türlü hastalığa çözümler üretiyor. İşbu sebeple 1950’lerde 50 seneyi bile bulmayan ortalama hayat süresi bugünlerde 80’leri buldu ve yükselmeye devam ediyor. Daha uzun yaşamak için daha çok ilaç tüketiyoruz. Mesela Türkiye’de kişi başına yılda ortalama 26 kutu ilaç kullanılıyor.
Artık hemen her hastalığın bir ilacı var. Baş ağrısı, karın ağrısı, göğüs ağrısı, yüksek tansiyon, diyabet, kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, iktidarsızlık, vesaire vesaire. İlaç üreten firmalar artık doktor reçetesine bağlı kalmasın diye ilaçlarına “reçetesiz satılabilir” izni almaya büyük önem veriyorlar. Çünkü reçetesiz ilaç demek 7 milyar potansiyel müşteriye arada bir doktor engeli olmadan ulaşmak demek.
Ama bu doğru değil. Çünkü her ilacın, aspirinin bile yan etkisi var ve ciddi sorunlara sebep olabilir. Yaşanmış bir örnek vereyim. ABD’de yaşayan çok sevdiğim bir dostumun yüksek tansiyon problemi var ve bir böbreği de sorunlu. Doktoru arkadaşıma bir tansiyon ilacı ve bir de kanını sulandırsın diye de dozu daha düşük olan bebek aspirini veriyor. Arkadaşım ilaçları kullanmaya başladıktan sonra karnına şiddetli bir ağrı saplanıyor. Ayakta durmakta bile zorlanan arkadaşım hemen doktoruna geri gidiyor. MRI ve CAT scan gibi manyetik ve X-ışını görüntüleme teknikleri kullanılarak tanıya yönelik tahliller yapılıyor ama bir şey çıkmıyor. Bu sefer kan ve idrar tahlilleri yapıyorlar ve nihayet suçluyu buluyorlar: Bebek Aspirini. Bebek aspirini böbrekte öğütülen ve kana karışan basit bir ağrı kesici. Böbrek çok iyi vazife görmediği için aspirini eritemiyor. Erimeyen aspirin ise böbrek dokusuna zarar veriyor ve ağrıya sebep oluyor. Çaresi maydanoz suyu ve kızılcık şerbeti gibi doğal müdrir gıdalar içmek ve böbrekte kalan aspirin tortularını “yıkayarak” atmak. İşe yaramış.
Uzmanlara göre ilaçlar iki organımızdan birinde öğütülerek kana karışıyor: böbrek veya karaciğer. O yüzden bazı ilaçlar böbrekte hazmedilebilecek bir formül kullanılarak, bazı ilaçlar da karaciğerde hazmedilebilecek bir formül kullanılarak üretiliyorlar.
Yukarıda da bahsettiğim gibi her ilacın yan etkileri var ve vücudun kimyasal dengesini bozabiliyor. Her bünyede de kendine göre farklılık ve reaksiyon gösteriyor. (*) Doktorlar çoğu zaman hangi ilacın hangi bünyede yararlı olacağını veya zararlı olacağını bilmiyorlar. O yüzden geçmiş tecrübelerine dayanarak size bir ilaç yazıyorlar. Nitekim iyi doktorlar size “birkaç gün kullan ve eğer bir şey olursa beni hemen ara” veya “bu ilacı bir ay kullan, sonra gel tahlil yapalım” gibi tavsiyelerde bulunur.
Neticede aynı hastalığa iyi gelebilecek onlarca farklı ilaç olabiliyor. Bu sefer de kendimden bir örnek vereyim. Yüksek kolesterolüm var. Bunu farkeden ilk doktorum bana en popüler kolesterol ilaçlarından biri olan Lipitor verdi. Bir hafta kullandım. Baktım ki bütün kaslarım gevşedi ve bir halsizlik çöktü üzerime. Doktorumu aradım durumu anlattım. Hemen ilacımı değiştirdi. Artık Crestor kullanıyorum. Halbuki Lipitor kötü bir ilaç değil, ama bana iyi gelmedi.
Uzmanlardan derlediğim bilgiler eşliğinde bilinçli ilaç kullanımı neler yapmamız gerektiğini beraberce irdeleyelim.
- Doktorumuza bize verdiği her ilacın yan etkilerini sormalı ve bilinçlenmeliyiz.
- Yeni bir ilacı kullanmaya başladıktan sonra bünyemizin verdiği reaksiyonları kaydetmeli ve doktorumuzla paylaşmalıyız.
- Doktorumuza bize ilaç vermeden önce bütün hastalıklarımızı anlatmalı ve ona göre ilaç vermesini nazik bir dille ve ona güvenmediğimizi zannettirmeden yapmalıyız.
- Doktorlarımızdan her şey için bir ilaç istememeli ve ilaç vermeyen doktora iyi gözle bakmamayı bırakmalıyız.
- Sağlığımızı korumak için hekim tarafından belirtilen doz ve sıklıkta ilaç kullanmalıyız.
Unutmayalım ki ilaçlar hayat süremizi uzatırken, yan etkileri yaşam kalitemizi düşürüyor. Sonuçta sağlık bir gitti mi kolay kolay geri gelmiyor.
(*) Aynı Covid-19 virüsünün farklı insanları farklı şiddette etkilemesi, kiminin virüsün etkilerini sadece iki üç gün hissederken kiminin ölmesi buna en belirgin örnek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.