
Dr. Selahattin Semiz
Hekimlik Üzerine Düşünceler
Meslek hayatımın 40. yılında tıp bayramı ve hekimlik üzerine düşüncelerimi paylaşmak istedim.
14 Mart Tıp Bayramı sadece Türkiye’de sağlık camiasında, sağlık çalışanlarının fedakârlıklarını ve tıp biliminin önemini vurgulamak amacıyla her yıl 14 Mart’ta kutlanır. Dünyadaki örneklerinden farklı olarak bu özel günün tarihçesi bizim için oldukça anlamlıdır:
Tarihçesi : 14 Mart 1827’de, Osmanlı Padişahı II. Mahmud döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle İstanbul’da Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla ilk modern tıp okulu kurulmuştur. Bu tarih, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir.
İlk Tıp Bayramı kutlaması ise 14 Mart 1919’da, İstanbul’un işgal altında olduğu dönemde, tıp öğrencilerinin işgale karşı bir direniş sembolü olarak gerçekleştirilmiştir. Özellikle bu tarihten itibaren 14 Mart Tıp bayramı hekimlerin öncülüğünde işgale, sömürüye, mandacılığa başkaldırı ve bağımsızlığın, direnişin, milli sağlık sistemi anlayışının sembolü olmuştur.
Tıp Bayramı, sağlık çalışanlarının özverili çalışmalarını onurlandırmak ve tıp biliminin toplum sağlığına katkılarını vurgulamak için önemli bir fırsattır. Aynı zamanda, sağlık sektöründeki sorunlara dikkat çekmek ve sağlık çalışanlarının haklarını savunmak için bir platform sunar. Bu gün, sadece doktorların değil, hemşirelerden eczacılara, tüm sağlık çalışanlarının emeklerini takdir etmek için bir vesiledir.
Sağlık sitemimizde bugün gelinen durumu kısaca değerlendirirsek sistem olarak düzeltilmesi gereken bir çok eksikliğe rağmen iyi işleyen bir sağlık sisteminden bahsedebiliriz. Sağlık sistemindeki en büyük eksiklik tıbbi cihaz, tahlil kitleri, aşı ve ilaç üretimindeki eksiklik ve yetersizliktir. Bağımsızlığın ve milli sağlık sisteminin kutlandığı 14 Martta hala dışa bağımlılığın devam etmesi çok üzücüdür.
Tıbbi cihaz ve ilaç üretimi dışında sağlık sistemimizde çözüm bekleyen sorunlar koruyucu hekimliğin güçlendirilmesi, sağlık bilgisi ve eğitiminin yaygınlaşması, hasta hakları ile birlikte sağlık çalışanı haklarının da geliştirilmesi, Sağlıkta ve toplumda Şiddet, sağlık harcamalarının kontrolü, hastanelerde muayene ve ameliyat sıralarının düzenlenmesi…vs bir çok sorun sayılabilir.
Hekim Olmak Hakkında
Sağlık Hizmeti, odağında insan olan insana hizmetin en özel ve değerli olduğu alanlardan biridir. Nefrete karşı sevginin, umutsuzluğa karşı umudun, ölüme karşı yaşama sevincinin, hayatın, acının, kederin, mutluluğun, sevginin, fedakârlığın insani tüm duyguların hissedildiği bir meslektir.
Hastanede çalışırken hayatın her anına yönelik örneklerle karşılaşırsınız. Bir yanda yenidoğan bebekler, anneler-babalar diğer yanda acil veya kronik hastalar, ameliyat olanlar, yoğun bakım hastaları aynı bina içerisinde hayatın safhalarını gösterir.
Tedavi etmek, şifa vermek, Allah’a mahsus ilahi bir sıfattır. Hekim ise şifaya vesile olan ona yol açan ilim ehli ve sanatkârdır. Bu nedenle çok değerlidir. Bu yüzden Kanuni Sultan Süleyman bile,
“Halk içinde muteber nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat dedikleri ancak cihân gavgasıdur/Olmaya baht u sa’âdet dünyede vahdet gibi.”
Beytini söyleyerek hem sağlığın hemde birlik beraberlik vurgusu ile sosyal sağlığın önemine dikkat çekmiştir.
Hekimlik Fedakarlık Mesleğidir.
Hekimlik mesleği fedakârlık, çile, cefakârlık, başkalarını düşünme onlara kendini adama mesleğidir. Tıp eğitimi yıllarından itibaren sürekli bir çalışma, gayret, fedakârlık, insanlara yardımcı olmayı gerektirir. Hastaların iyileşmesi için gece gündüz çalışma, uykusundan ve rahatından fedakarlık, bilgisini ve emeğini esirgemeden gayret etmek bu mesleğin ayrılmaz parçasıdır.
Vakıf Gureba Hastanesi Dahiliye kliniğnde çalışan Doktor Alaaddin Ağabey, itikafa giren dostlarını görünce onlara imrenerek kendisi de itikafa girmek ister. Mehmet Zahid Kotku Hocaefendiden izin isteyince ‘Evladım senin itikafın hastanede hastaları tedavi etmek ve onların gönüllerini dualarını almaktır ‘diyerek hekimliğin manevi kazanç yönüne dikkat çeker.
Sağlıkçı olmak Din, dil, ırk, renk. vs farkı gözetmeksizin insanın, insanlığın yanında olmaya çalışmaktır. Dünya görüşü ve siyasi tavırlarımızın farklı olması çok tabiidir ve sağlıklı bir toplum açısından zenginliktir. Ama hekimlik mesleği dünya görüşü, ideoloji ve siyasi tartışmaların dışında tutulmalıdır.
Sağlıkçı olarak birinci hedefimiz içinde bulunduğumuz topluma ve tüm insanlığa kaliteli ve yeterli bir sağlık hizmeti vermektir. Hastalar bizim hem hastamız, hem velinimetimiz, hem en yakın arkadaşımızdır. Hiç unutmam mecburi hizmetten mektup yazan bir hekim arkadaşım yalnızlıktan şikayet ederken Fuzuli’nin şu meşhur beytini yazmıştı:
“Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge/Ne çalar kimse kapım acil hastadan gayri..”
Hekim Ahlakı
Tıp mesleği Arapça h-k-m kökünden türeyen hüküm, hekim, hâkim, hakem, hikmet gibi kelimelerden özellikle hekim ve hâkim, biri tıbbi diğeri hukuki (adli) konularda hüküm veren ve hikmetli davranması gereken mesleklerdir.Bir hocamız ‘ahlaksıza iki meslek öğretilmez biri Hekimlik diğeri Hakimlik’ diyerek bu iki meslekte ahlakın önemine dikkat çekmişti.
Hekim aynı zamanda Lokman Hekim gibi hikmet ehli olmalıdır.Bizim kültürümüzde hekimlerin piri olan Lokman Hekime sormuşlar.
“Bir insanın en iyi ve en kötü yerleri neresidir?” diye. Lokman Hekim “Dili ve kalbi” diye cevap vermiş.
Tatlı dil ve temiz kalp, hekime çok yakışır. Hastayı tedavi ederken kalbine ve duygularına dokunmak onu da iyileştirmek gerekir. Rahmetli Sami Zan Hocamızın dediği gibi. “Hekim bazen tedavi eder, sıklıkla teskin eder, ama daima teselli eder.”
Hekimler ve sağlık çalışanları meslek etik kurallarına uymalı ve meslektaşlarını da uymaya davet etmelidir. Zarar vermeme, sır saklama, tıbbi bilgi ve tecrübesini doğru ve eksiksiz kullanma, meslektaşlarına karşı saygılı olma.. gibi güzel ahlak kurallarına uymalıdır.
Hekimlik hem bilim hem sanattır
En üstün rütbe, ilim rütbesidir. Faydalı ilimlerin başında sağlık ve tıp bilgisi gelmektedir.
Hz. Ali de “İlim elde etmek için çalışın, çünkü elde ettiğin ilim seni korur. Ama malını sen korumak zorunda kalırsın” demektedir.
Bir işi yaparken işçi, usta ve sanatkar anlayışı ile yapmak diye kademelendirilir. Sadece bilek gücü ile çalışana işçi-amele denir, bileği ve aklı ile çalışan ustadır, sanatkâr ise hem bileği, hem aklı ve hem de gönlüyle çalışır. Hekimliğin sanat yönü bilgiyi ve gönülden çalışmayı sevgi, şefkat, merhameti içine alınca çok daha değerlidir. Bilimsel gelişmeler ve teknolojik cihazların ilerlemesi hekimlik sanatının bu özel yönünü ihmal ettirmemelidir.
Hekimin Vicdan Muhasebesi
Bir hekim dostum Hekimlik evliya olmaya, kulun duasıyla Allah’ın rızasını kazanmaya en yakın meslektir derler. Hatta Peygamberimizin bir hadisi şerifinde belirttiği Allah’ın rızasını kazanan veya yazıklar olsun denilen üç kimseden -Anne babasının rızası ve duası, Ramazan ayının ihyası ve Peygamberimize Salatu-Selam getirme= bahsederek Hekim olupta hastanın duasını ve Allah’ın rızasını kazanamayanlara da yazıklar olsun demişti
Bir hekim, kendisi gibi hekim olan oğluna, mesleğe başladığı gün şu sözleri söyler:
Evladım! Sen artık hekim oldun. Bundan sonra en iyi yemeği yiyeceksin, en rahat yatakta yatacaksın ve en güzel evde oturacaksın.
Bunun üzerine oğlu, “Baba sen hekim olarak nasıl yaptın?” diye sorunca babası şu cevabı verir: Hekim olunca dua alarak kazandığın helal yemeği yiyeceksin. Vicdan rahatlığından dolayı yattığın yatak, en rahat yatak olacak. Hastalarının gönülleri, senin için en güzel evler ve konaklar olacak.
Birçok zorluklar içerisinde fedakârca çalışan hekim arkadaşlarımı ve sağlık çalışanlarımızı en kalbi duygularla selamlıyor, daha güzel günlerde ve bayramlarda birlikte olmayı Allah’tan niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.