Recep KOÇAK
Gülcihan Abla
İşim icabı haftanın altı günü Haliç Köprüsü’nden geçerim. Köprünün üstüne geldiğimizde Halid bin Zeyd Ebu Eyyüp el-Ensâri Hazretleri başta olmak üzere, Eyüp Kabristanı’nda yatan Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocam ve civarda medfun bütün Allah dostları ve tüm Müslümanlar için bir Fatiha üç İhlas-ı şerif hediye ederim.
Yolumuzun üzerinde merhum Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmeddin Erbakan da vardır. Onlara da bu millete hizmetlerinden ötürü dualar ederim. Yol arkadaşlarımız da bu duruma alışmışlardır. Oralardan geçerken konuşmakta olduğumuz konuyu keser, duamızı eder sonra mevzuya devam ederiz.
Topkapı altgeçitten Zeytinburnu sahile doğru giderken sağda kabristan, solda surlar ilerlersiniz. Bir ara Kozlu Kabristanı önünden geçersiniz. Tam da o noktada ben Gülcihan Dağaşan Ablayı ve Yeni Kozlu Mezarlığı’nı hatırlarım.
1997 ya da 1998 yılında idi. AKRA FM’de hazırlayıp sunduğum ve uzun soluklu, dikkat çeken programlar arasında anılmış bir Mercek programından çıktım. Yayın masasındaki arkadaşımız beni telefona çağırdı. Hattın diğer ucunda bir hanımefendi vardı. Güzel İstanbul Türkçesi ile konuşuyor ve her kelimeyi seçerek, hakkını vererek hitap ediyordu. “Recep Bey kardeşim, sizi uzun zamandır dinliyorum. Ben sizin sessiz dinleyicilerinizdenim. Güzel işler yapıyorsunuz. Sizin için dua ediyorum” dedi. Kendisine teşekkür ettim.
“Sesim genç gelebilir ama ben sizin ablanız yaşındayım” dedi kendisinden bahsetti. Konuşmasının bir yerinde, “Arabanızı dikkatli kullanın, olur mu?” dedi. “Arabam yok ama olduğu zaman dikkat ederim inşaallah” dedim. “Öyleyse merdivenlerden inerken dikkatli olun kardeşim” dedi.
O ilk telefon görüşmesinden sonra birkaç defa daha konuştuk. Onu hiç görmemiştim ama tanımaya başlamıştım.
Adının Gülcihan Dağaşan olduğunu öğrendiğim hanımefendi Kafkaslar’dan Anadolu’ya göç etmiş bir ailenin kızıymış. Bir dönem Emniyet Genel Müdürlüğünün İstanbul teşkilatına bağlı bir birimde çalışmış. Bir dönem günlük bir gazetenin arşiv bölümünde çalışmış. Emekli olmuş. Hayatta annesi, babası, yakın akrabası kalmamış. Kendisi de hiç evlenmediği için yapayalnız, tek başına yaşıyormuş.
Radyoya çok yakın bir yerde, Acıbadem’de oturuyormuş. Bir konuşmamızda, “Vasiyetimi yazdım. Öldüğüm zaman size de haber verilmesini komşuma tembihledim. Müsait olursanız cenaze namazıma gelirsiniz” dedi.
Ben o dönem Radyonun Genel Müdürü idim. Coşkun Yılmaz ise Genel Yayın Yönetmeni idi. Gülcihan Abla bir konuşmamızda hasta olduğunu ve Polis Hastanesi’nde yattığını söyleyince, “Ziyaretinize geleceğim” dedim.
Bir sonraki konuşmamızda “Kadıköy’den satıcılar geliyor hastaneye. Onlara sizin ilerde alacağınız arabanız ve Coşkun Bey kardeşimin arabası için hediyelik eşya sipariş ettim. Geldiğinizde veririm” dedi.
Bir arkadaşımla birlikte Polis Hastanesi’ne gittik. Gülcihan Abla ile yüz yüze ilk görüşmemizi yaptık. Hastanedeki odasında ancak yürüteçle yürüyebiliyordu. Sesi 50-60 yaşlarında olduğunu düşündürmüştü bana, ama 70-80 yaşlarındaydı. O kadar zayıflamış ki, adeta bir deri bir kemik kalmıştı. Arabalarımızın içine asılabilecek hediyesini aldık. Kısa ziyaretimizin ardından karşılıklı dualarla ayrıldık.
Kısa bir süre sonra ben Sağduyu Gazetesi’ne Genel Müdürlük ve Genel Yayın Yönetmenliğini birlikte yürütmek üzere gittim. Radyo’da Mehmet Elmaz bana vekâlet ediyordu. Onu sıkı sıkıya tembihledim, “Gülcihan Abla yalnız, kimsesiz bir insan. Onu arada bir ziyaret et, telefonla hal hatır sor” diye.
Ben de fırsat buldukça telefonla aradım. Sağduyu Gazetesi’nde müthiş bir tempo ile çalışıyorduk. Gündüz gazeteyi çıkarıyoruz. Akşamları da gazeteye destek için bir yerlerde konuşma yapmaya gidiyordum.
Gülcihan Abla’nın Esma Hatun Hastanesi’nde nakledildiğini öğrendim. Eşimle birlikte ziyaretime gittik.
Gazetedeki görevim devam ederken bir gün AKRA FM’e uğramıştım. Bir ara Mehmet Elmaz geldi ve acı haberi verdi. Gülcihan abla vefat etmiş. Komşuları Mehmet Elmaz’a ulaşmaya çalışmışlar, ulaşamamışlar. Ümraniye’deki bir kabristana defnedilmiş.
“Yeni Kozlu’da mezarım hazır” demişti. Vasiyetini yazdığı mektubu ya ele geçmemiş ya da hesaba katılmamıştı anlaşılan.
Topu topu iki defa yüz yüze görüştüğümüz, birkaç defa telefonla konuştuğum Gülcihan Abla, “Arabanızı dikkatli kullanın, merdivenlerden dikkatli inin” uyarısını yapacak kadar bizi düşünmüş, dualar etmişti.
Şimdi ne zaman Kozlu Kabristanı önünden geçsem Yeni Kozlu’yu ve Gülcihan Abla’yı hatırlar, ruhuna dualar gönderirim.
Mekânın cennet olsun Gülcihan Abla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.