xxx43
Görülmemiş bir Hürriyet ve Fırsat Var Ama...
Tek parti faşizminden bu yana tarihimizin en liberal günlerini yaşıyoruz. Vesayet ve resmî ideoloji sisteminin beli kırılmıştır. 1920'lerde, 30'larda olduğu gibi vatandaşlar inançları, ibadetleri, kanaatları yüzünden hapse atılmıyor, bazısı idam edilmiyor. Artık tabutluk işkenceleri yapılmıyor, Varlık Vergileri alınmıyor...
Bugünkü sistem veya düzen İslamî ölçüler bakımından iyi midir?.. İyidir denilemez... Eskisine göre daha az kötü müdür? Bu husus tartışılabilir. Lakin zinanın suç olup olmaması bakımından eskisine göre daha kötü olduğunda zerrece şüphe yoktur.
Çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanlar için (yüzde yüz olmasa da) artık çok büyük hürriyet vardır. Müslümanlar bu hürriyeti iğtinam edip (ganimet bilip) dinlerine, ülkelerine, halklarına, insanlığa gereği gibi hizmet edebiliyorlar mı? Bu, tartışmaya açık bir konudur. Bence edemiyorlar.
1920'li, 30'lu yıllarda Müslümanlar büyük darbeler yemişler, sersemletilmişler ve henüz kendilerine gelememişlerdir.
1924'te Hilafet'in kaldırılmasından sonra Müslümanlar başsız kalmıştır.
İslam düşmanları, "Böl, parçala, hükm et" siyasetiyle Ehl-i Sünnet Müslümanlarını birbirinden kopuk irili ufaklı bin kadar cemaate, hizbe, fırkaya, kliğe, sekte ayırmıştır.
Tevhidî eğitimin kaldırılması, onun yerine ideolojik Tevhid-i Tedrisat anti eğitiminin getirilmesi, Müslüman halkın 1928'den önceki bin yıllık yazıyı okuyamaması, bu yetmiyormuş gibi Türkçenin faşist devlet terörü ile radikal bir değişime tabi tutulması millî, İslamî kültürde kapatılması çok zor rahneler açmıştır.
1960'lardan itibaren Haçlılar ve Siyonistler Türkiye'de yeni bir İslam türetmek için çalışıyorlar ve hayli başarılı olmuşlardır. Onlar münzel(=indirilmiş) İslam'ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş bir İslam getirmek istiyor.
İslamî kesimde yüzlerce yeni bid'at fırkası türemiştir.
Râfizîlik, Necdîlik, Selefîlik, mezhepsizlik, telfik-i mezahib, Sünnet düşmanlığı, Mealcilik, Fazlurrahmancılık, İslam'ı Feminizme uydurmak, İslam'ı AB norm ve standartlarına ayarlamak gibi sapık cereyanlar gece gündüz faaliyet gösteriyor.
Halkın yüzde doksanı namazı terk etmiştir.
Kadınların yüzde kırkı tesettürü terk etmiştir.
Cemaat, hizip, fırka militanlığı, holiganlığı, fanatizmi dehşet saçmaktadır.
Dinî hizmet ve faaliyetler yüz milyarlarca dolarlık bir sektör haline gelmiştir.
Müslümanların başında bir İmam-ı Kebir yok.
Müslümanların tek bir hizmet ve faaliyet plan ve programı yok.
Müslümanların tek bir bütçesi yok.
Son yüz yıllık tarihimizin en hür, en fırsatlı, en imkanlı devrini yaşıyoruz ama...
İslamî kesimin içinde köpek sürüleri kadar casus, ajan, provokatör, manipülatör var. Çağdaş İbn Sebe'ler, Lawrence'lar, Hempher'ler, Moiz Kohen(=Tekin Alp'ler) kol geziyor.
İslam adına Sünnete saldıranlar bile görülüyor.
Fıkıh mezheplerine saldırılıyor.
Sahte müftilerin (aslında muhtiler), naylon müctehidlerin bini bir paraya.
Rezalet o dereceye geldi ki, "Allah gerçek bir Janus'tur" (Huda Janus-i hakikî est) diye yazarak yüce Allahı bir Roma putuna teşbih eden (=benzeten) İranlı yazar, bir İslam büyüğü ve önderi olarak tanıtılıyor.
Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir hürriyet, genişlik, fırsat ve imkan geldi ama bununla beraber bir gevşeme, yumuşama, keyif, oh kekâh, yan gel de yat, haram rantlar devşirme devri de başladı. Haram yeme, lüks hayat, israf, bin türlü beyinsizlik, sefahat ve fuhşiyat(=azgınlık) yaygınlaştı ve yoğunlaştı.
Farz değil, vacib değil Müslümanlar akın akın turistik lüks umre seyahatlerine gitmeye başladı.
Ramazanlarda içkili mekanlarda papazlarla, hahamlarla neş'eli iftarlar yapılır oldu.
Mübarek kutsal ayda İslam'a ve Şeriata sığmayan eğlenceler, etkinlikler, şenlikler, azgınlıklar... Camilere kiliselerde ve havralarda olduğu gibi sıralar, sandalyeler, tabureler koyma bid'ati...
Medenî İslam kültürünün yerini alan bedevî, a'rabî, göçebe kültürü...
Eski radikal mücahitlerin müteahhit olmaları...
Kur'ana, Sünnete, Şeriata zıt uyduruk, rüküş, rengarenk o biçim şeytanî tesettürler.
Bugünkü hürriyet, değeri bilinmez ve iğtinam edilmezse (ganimet bilinmezse) hep böyle sürmez.
Bugünkü imkanların, fırsatların, zenginliklerin bir gün sonu gelir.
Lükse, israfa batan, şehvetlerine uyan Müslüman toplumların sonları iyi olmaz.
Allah bize nasihat etmiştir... Resulullah (Salat ve selam olsun ona) bize nasihat etmiştir... On dört asır boyunca ulema, fukaha, meşayih, mürşidler , Sadat-ı Kiram bize nasihat etmiştir.
Bugünkü zenginlikler, genişlikler, konforlar, lüksler, müzeyyen meskenler, pahalı otomobiller, Karunvari gibi servetler keramet değil, istidractır.
İslam tarihine bakalım... Gaflet, ihmal, gevşeklik yüzünden ne büyük facialar cereyan etmiş. Niçin ibret dersleri almıyoruz?
Neler yapılmalıdır?
Yapılacak ilk iş ehliyetli ve liyakatli bir reis, bir İmam seçip ona biat ve itaat etmektir.
İkincisi, sürüler halinden çıkıp tek bir Ümmet olmaktır.
Üçüncüsü bedeviyetten medeniyete yükselmektir.
Dördüncüsü namazı ikame etmektir.
Beşincisi, bir tür ırkçılık olan cemaatçiliği ve hizipçiliği bırakmaktır.
Altıncısı Kur'ana, Sünnete uymaktır.
Yedincisi İslam'ı, Kur'anı, Sünneti ve Şeriatı icazetli ulemanın, fukahanın, meşayihin anladığı gibi anlayıp hayata tatbik etmektir.
Sekizincisi ihtilaflı meselelerde ve konularda Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunmaktır.
Dokuzuncusu, İslam'ın Cadde-i Kübrasında yürümektir.
Onuncusu, Cumhur-i Ulema yolundan gitmektir.
On birincisi, Selef-i Sâlihîn Efendilerimizi örnek almaktır.
* (İkinci yazı)
Okuma Yazma Öğrenmeyen bir Gence
BU millet anadilini bin yıldan fazla İslam/Kur'an alfabesiyle yazmış. 1928'den önceki basma ve yazma kitaplar, belgeler, mezar taşları, kitabeler hep bu yazıyla. Sen Müslüman bir gençsin ve bu yazının cahilisin. Yazık değil mi sana? Hiçbir şeye yanmam da senin bu konudaki umursamazlığına çok acırım. Okuma yazma bilmiyorsun ve bunun üzüntüsünü çekmiyorsun. Keyfin yerinde.
Bu sene yurt çapında bine yakın Osmanlıca kursu açıldı. Bunlardan birine kaydını yaptırıp millî yazımızı öğrensen iyi olmaz mıydı?
Kültürlü bir Müslüman genç olmak istiyorsun ama okuma yazma öğrenmiyorsun. Olacak şey midir bu?
Bir Fransız genci 1928'den önce basılmış, yazılmış Fransızca kitapları ve evrakı okuyamasa, onun kültürlü bir Fransız genci olması mümkün müdür?
Okuma yazma biliyorsun elbette. Hangi okuma yazmayı? Latin harfleriyle 1928'den sonraki kuşdili Türkçesini... Bu, sana yeterli midir sanıyorsun?
1928'den bu yana kaç sene geçmiş?.. 84 sene... Millî yazımız ise bin yıl sürmüş... Senin okur yazarlığın pek kısa, pek güdük...
Sen şu cemaate veya tarikata mensupmuşsun, senin hocan çok büyükmüş, cemaatin çok uluymuş... Bırak bu edebiyatları... İlmin, irfanın, kültürün, medeniyetin en büyük aleti ve vasıtası yazıdır. Onu biliyor musun, bilmiyor musun, ondan haber ver bana.
Okur yazar olmadığına üzülseydin, bin yıllık millî yazımızı öğrenmek için niyete, cehde, iradeye sahip olsaydın seninle görüşmeye devam edecektim. Lakin bugünkü halin ümit verici değil. Selam ve dua sana veda ediyorum. Ne halin varsa gör!..