Mustafa Altınsoy
Gece Hayatı
Karanlığa küfretmek yerine kendi doğrularımızı, güzelliklerimizi yaşamak ve sergilemek lazım. Bu yazımda kendi kültür ve inancımızda özendirilen gece hayatı ile gece hayatının önemi konusunda bazı bilgileri ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
Bizim inancımızda planlı bir hayır vardır. Müslüman işi akışına bırakmaz, zamanı planlıdır, zamanını planlar. Hayatını erken yatıp erken kalkmak, güne erken başlamak üzerine bina eder. Kendine verilen en önemli sermaye olduğu bilinciyle zamanı verimli ve dikkatli kullanmaya çalışır.
İslam medeniyetinin insanlığa en büyük armağanlarından birisi de gecelerin verimli kullanımıdır. Geleneğimizde gün, akşam namazından sonra başlar. Eskiden akşam olduğunda iş yerleri kapanır, akşam namazı vaktinde insanlar mahalleye dönmüş olurdu.
Hakikat erleri yolculuklarını hep geceleyin gerçekleştirir. Müslüman, geceyi verimli bir şekilde ihya ederek geçirir. Akşam ile gece arasına bir uyku faslı yerleştirir. Gecesinde sükûnet ve sekinet vardır. Çünkü geceler aydınlığın doğum sancısıdır. Aydınlığın doğuşu karanlığın çilesi ile gerçekleşir.
Batı, Allah’ın insanlara bir rahmet olarak sunduğu gecenin kodlarını değiştirmiş, geceyi kirletmiştir. Bütün geceler, Noel gecesine benzetilmeye çalışılmış; sanki gayrimeşru işlerin yapıldığı bir zaman dilimi gibi anlatılır olmuştur. Batının gecelerinde şamata, gürültü, sabaha kadar şeytanla birliktelik, dünyalık ışıklar vardır; gökyüzü yoktur.
Müslümanın gecesinde engin bir gökyüzü vardır, yıldızlar vardır. Allah ile buluşma vardır, Müslümanın bir kendisi, bir de Rabbi vardır. İslam’ın gecelerine sabaha kadar gökten nur yağar. Sapık batının gecelerine ise sabaha kadar kir yağar, katran yağar ve Allah’ın laneti yağar. (1)
Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.”
Gecelerin epeyce uzadığı bu günlerde güneş battıktan sonra neredeyse yarım günlük bir vakit kalıyor. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde “Kış mevsimi ümmetimin baharıdır, gündüzleri oruç tutar, geceleri ibadet yapar.” buyurmaktadır.
Uzun geceleri nasıl değerlendirelim?
Kitap okumaları kış gecelerinin olmazsa olmazıdır. Bu okumaları bir köşeye çekilerek tek başımıza yapabileceğimiz gibi bir kısmını aile fertleriyle birlikte yapabiliriz. Sıkıcı olmayan, akıcı ve anlaşılır bir üslupla yazılmış İslam Tarihi okumaları bizlere tarihi bir perspektif kazandıracaktır. Okumaların sonuna doğru zihnimiz yorulacağından kolay okunan roman ve hatırat okumalarını eşref saatlerimize denk getirmeliyiz. Eşref saati kişiye göre değişebilir. İbadetle iç içe yapacağımız Kur’an mütalaaları bize erdem ve seviye kazandıracak tek yoldur.
Bazı geceler yapacağımız eş dost ziyareti insanların bencillik ve yalnızlık içinde bunaldığı günümüzde rehabilite ve terapi açısından iyi bir yöntem olabilir. Bu söylediklerimiz, yatma saatine kadar yapılması tavsiye edilen çalışmalardır.
Gece hayatının önemi
Kur’an-ı Kerim’de “Gecenin bir kısmında O’na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl) ve geceleyin uzun uzadıya O’nu tesbih et (teheccüd namazı kıl).” diye buyrulmuştur. (İnsan Suresi, 26)
“Kim yatağına temiz/abdestli olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar AIIah’ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da AIIah’tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse AIIah istediğini mutlaka ona verir.” buyuran Peygamberimiz (s.a.v.), gece ibadete kalkmayı teşvik ederek şöyle buyurmuşlardır: “Gecenin ilk üçte biri geçince, Allah dünya semâsına inerek şöyle buyurur; ‘Ben Melik’im (mülkün sahibiyim), kim Bana dua ederse karşılığını veririm, kim Ben’den isterse ona veririm. Kim Ben’den bağışlanma dilerse onu bağışlarım.’ Bu durum, fecir etrafı aydınlatıncaya kadar devam eder.”
Seher, âşıklara nimettir; sevgiliyle buluşup dertleşme zamanıdır. “Ey ay yüzlü yâr! Bir gece olsun uyuma ki, sana sonsuzluk hazinesi yüzünü göstersin. Âşık her gece Mevlâ’sını zikreder gâfil halk gece uykuya dalar, düşler görür. Uyanık olan da Mevlâ’nın lütuf ve ihsânına kavuşur. Gece, yarısından sonra, kalbi temiz ve duru olanlar içer aşk şarabını. Seher vaktinde kalkmak saadet işaretidir. Geceyi Allah’ı anmakla geçirmek; itâatkâr olanların ibâdeti ve gönlü yanıkların âdetidir. Seherde âşıkların derdi artar, gözü uyku tutmaz, âriflerin başı dolar ve o vakitte rahmet kapısı açılmış olur, her istek ele geçer.” (2)
“Ey Dâvûd! Benim kullarımdan yeryüzünde pek çok veli kullarım vardır ki, onlar Benim dostlarımdır. Ben de onların dostuyum. Garipler, vatanlarını arzu ettikleri gibi onlar geceyi arzu ederler. Kuşlar yuvalarıyla mesrur oldukları gibi onlar da geceyle mesrur olurlar. Ne zaman gece olur da karanlık bastırsa ve herkes nasıl kendi dostuyla yalnız kalırsa, onlar Benim için yatmaz, ayakta kalır, boyunlarını büker ve Bana yalvarıp lütuf ve ihsanıma yanaşırlar. Onlar bazen ayakta, namaz kılar, bazen oturur, bazen rükû, bazen de secdeler ederler ve muhabbetimden başka Benden hiçbir şey istemeyip rızam yolunda giderler.” (3)
Gece, nerden geldik nereye gidiyoruz? diye tefekkür vaktidir. Zikrullah ile yaşanan seher; zâkirlerin zikirde lezzete vuslat vakti. Erenlerin zevk ve eğlence kaynağı ve bahtiyarların yüksek saadetidir. “Seher vakti bülbüller / Ne de güzel öterler / Açınca gül çiçekler / Birlikte zikrederler.”
Büyüklerimiz, “Eğer kalbinin katılığını gidermek istiyorsan gece ibadetine devam et. Gece ibadetiyle Rabbinden yardım iste. Olmazsa oruçla devam et. Eğer bununla da olmazsa az konuş. Bu da olmazsa sıla-i rahim yap ve yetimlere lütufta bulunmakta kendini düzelt.” demişlerdir.”
“Ruhun gıdası gece, bedenin gıdası gündüzdedir. Yol kesen ve gönül çelen yol eşkıyaları geceleyin azalır. Gece suskun, sessiz ve riyasızdır. Geceleyin insan harfsiz ve sessiz konuşur. Gece hakikate ve Hakk’a açılan bir kapıdır. Gece, âşıkların naz ve niyaz zamanıdır. Âşık yalnızlığı sever, Rabbiyle baş başa kalmak ister. Geceleyin Hakk’a yalnız gidilir. Görünmez gönül yolculuğuna gizli gidilir. Gece âşıkların toprağıdır. Mehtabın aydınlığını gecenin sancısını çekenlere yansıtması gibi, gönül ehli de geceleri er olup asli hakikatlerini bulmuş olurlar.” (4)
Geceleri zihin dinç olduğundan birçok ilim adamı eserlerini bu vakitte çalışmanın bereketiyle vücuda getirmişlerdir. Ayrıca İslam orduları gecelerin bereketinden istifade etmek için gafil düşmanlarına karşı çoğu zaman gecenin seher vaktinde ya da sabahın erken saatlerinde saldırıya başlamışlardır.
Sabahları da erken kalkmak tavsiye edilmiştir. Erken kalkan yol alır derler. Sabah namazı, bizi hayata yeniden döndürür. Rabbimize hamd ve şükürle güne başlamamıza vesile olur. Sabahın erken saatleri günün en kıymetli ve bereketli vakitlerinden birisidir. Sabah vaktine “sabahın körü” denilmesi de ayrı bir kültür erozyonudur. Peygamberimizin sabah namazından sonra işrak vaktine kadar (30-35 dakika) ilim, ibadet ve fikirle uğraşanlar için müjdesini verdiği “Tam bir hac ve umre” sevabını almaya gayret etmek lazım.
Kısacası Rabbimizin bize sunduğu uzun ve bereketli geceleri hoyratça heba etmeyelim. Belki bu yazılanların hepsini her zaman yapmak mümkün olmayabilir. Ancak vakti iyi kullanıp televizyondan ve meşgul edici diğer araçlardan uzak kalarak, iyi bir planlama ile bazılarını ara sıra olsa da yapılabileceğimizi düşünüyorum.
09 Ekim 2023
------------------------------------------------------------------------------------------------------
1. Mehmed Göktaş, Uzun Geceleri Dolu Dolu Geçirmek, (22.09.2023 tarihli makaleden)
2. Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname, s. 277
3. Marifetname, s. 279
4. Prof. Dr. Kadir Özköse
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.