Prof. Dr. Recep Dikici
FEYZ MERKEZLERİNİN BULUNDUĞU SERHAT ŞEHRİ : KİLİS
Kilis’in diğer manevî şahsiyetlerini ve yapıtlarını da tanıtmak, millî, tarihî ve dîni bir görevdir. Bu yüzden bunları sırasıyla sunalım:
Kilis Mevlevîhanesi: Kilis, Osmanlı Devleti'nin önem verdiği bir Güneydoğu Anadolu kentidir. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Şah İsmail'in Akdeniz'e inme politikasına karşı Osmanlı Devleti, bu kentte Mevlevîliği örgütleyerek onun dâilerine yaptırdığı propagandaları önleme yönüne gitmiştir. Kilis Mevlevîhânesi, Osmanlılar'ın teşvikleriyle inşa edilmiştir. Kilis Mevlevîhânesi, Canbolad Bey tarafından muhtemelen 1541-1542 yılında inşâ edilmiştir. Canbolad Bey, Osmanlı Sarayı'nda eğitim almış ve Kilis'e vali olarak atanmıştır. Valiliği sırasında, Osmanlı Devleti'nin Güneydoğu Anadolu siyaseti çerçevesinde Kilis Mevlevîhânesi'ni yaptırmıştır.
Hulk Dede: Türbe, Çaylak Mahallesinde Çukur Hamamın arkasındaki geniş havuzlu bahçe içerisinde yer almaktadır. Kilis'te sinir hastalarına "hulk " derler. Sinir hastaları olanların yanı sıra asabi ve sinirli olan çocuklar Cuma günü sela okunurken türbenin etrafına yedi kere dolandırılır. Allah'ın izniyle hastalığının geçeceğine dair halkta büyük bir inanış vardır. Çocuğu rahat olanlar türbeye adakta bulunurlar. İslam fütuhatı sırasında şehit düştüğü halk tarafından söylenmektedir. Ayrıca bir yakınım bizzat bana şöyle aktardı: Türbedarı ile tanışırdım. Elinde çıkan tümörü aldırmak için İstanbuldaki bir Kilisli doktora ameliyat için gittiğini, rüyasında Hulk Dede’nin kendisine senin burada ne işin var deyip, elini bıçakla ameliyat ettiğini, sabahleyin uyandığında elinin sargılı olduğunu ve doktora uğramadan Kilis’e dönüp şifa bulduğunu anlattı.
Kütküt Dede: Halk arasında ayrıca yaygın olan bir inanışa göre gözünde (Kütküt) arpacık çıkanlar bu türbenin pencere kenarındaki tozundan alıp o bölgeye sürdüğü vakit Allah'ın izniyle bu rahatsızlığın geçeceğine dair kuvvetli bir inanış hakimdir.
Köfteci Bekir Dede: Akcurun Sokağında Kesikminare'den inen sokağın karşısındadır. Muntazam kesme taştan yapılan binanın kubbesi de taşla örülmüştür. Bu zat hakkında anlatılan menkıbe şöyledir: Bu zat bir ağanın yanında azaplık yapmaktadır. Bir gün ağası Hacca gitmeye karar verir. O zaman Hacca gitmek altı ay sürmektedir. Hazırlığını yapan ağa hacca gider. Ağanın gidişinden belli bir süre geçtikten sonra hanımı bir gün evde yemek yaparken Bekir Dede oraya gelir. Bir rivâyete göre hanımı içli köfte yapmaktadır. Hanım, ağan burada olsaydı bu yemekten yerdi. Çünkü kendisi bu yemeği çok severdi deyince, Bekir Dede ver götüreyim der. Kadın içinden ağası Hacda nasıl götürecek. Herhalde canı çekti der. Ona bir tabağa doldurarak verir. Ağana götür der. Yemeği alan Bekir Dede dışarı çıkar biraz sonra eli boş olarak gelir. Ağam Arafattaydı kendisine verdim. Sıcak sıcak yedi der. Kadın inanmasa da bir şey demez. Herhalde tabağı elinden bir yere attı diye düşünür. Aradan epey bir vakit geçer. Ağa Hacdan döner. Eşyalar indirilirken tabak yere düşer. Kadın bu tabağın sende ne işi var. Ben onu Bekir Dedeye verdim di der. Ağa ben Arafattayken Bekir Dede bana yemek getirmişti deyince onun büyük bir veli olduğunu anlarlar. Ona saygı ve tazim göstermek için gittiklerinde o zatın vefat ettiğini görürler.
Şemun Nebî Hazretleri: Yakup Aleyhisselamın 12 oğlundan biri olup, Yusuf Aleyhselamın kardeşlerindendir. İnsanları putlara değil, Allah'a inanmaya çağırmış ve bu uğurda bir devenin çene kemiğinden yaptığı silahla tam 84 yıl savaşmıştır.147 yaşında vefat Etmiştir. Kilis'in en eski türbelerindendir.
Şeyh Muhammed Ensârî Hazretleri: İslâm Bey Parkı'nda bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz zamanın da tıp doktoru olduğu bilinir. İslâm savaş'ında şehit düşmüştür. Herhangi bir nedenden korkan İnsanlar bu türbede yatarak korkularının yok Olacağına inanırlar.
Allahü teâlâ şefaatlarına nâil eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.