Milleti tanımak için onunla iç içe olmak gerekir. Onun duygularını, sevinç ve tasalarını paylaşmak, inancını, tarihini, örf ve adetlerini, kültürünü bilmek gerekir. Ona bir yabancı gibi değil, onun bir ferdi, öz evladı gibi bakmak, onunla bütünleşmek, kaynaşmak gerekir.

Milletin inançlarına, aile değerlerine, başörtüsüne, sakalına, kılık-kıyafetine cephe alanlar, milletle iç içe yaşamayanlar, onu yakından tanımayanlardır. Onlar milleti sadece iç içe oldukları mutlu sözüm ona, ‘’ÇAĞDAŞ’’ bir azınlıktan ibaret sanırlar. İşin kötüsü, bu azınlığı çoğunluk, çoğunluğu da azınlık zannederler.

Çünkü varoşlardan, Anadolu ilçe ve köylerinden haberleri yoktur, olsa bile onları adam yerine koymazlar, cahil, fakir, yönetilecek bir sürü olarak görürüler.

 Kendini milletin efendisi sayan bu mutlu azınlık, darbeci zihniyetle beraber yıllarca yasakçı bir politika sergileyerek yurttaşlarına çifte standardın uygulandığı, dindarların geri kafalı olarak nitelendirilirken başörtüsünden dolayı eğitim hakkı elinden alınan gençlerin geleceğini çaldılar.

 Ne gariptir ki kendi vatanında azınlık muamelesi gören insanların ülkesi bu topraklar. İstiklal marşımızdaki İslami terimlerden rahatsızlık duyan rahatsızların yaşadığı ülke mi? Ezan, kuran sesine tahammül edemeyen, Türkiye'de manevi değerlerden yoksun bir nesil yetiştirme gayreti içerisinde olanların ülkesi mi? İŞTE İZLEYİN KARARI SİZ VERİN!!!

Send Comment

Add to Quicklist