Tahirhan GÜL
EĞİTİMDE YENİ BİR NEFES
Geçenlerde bir arkadaşla otururken ilginç birazda üzücü bir haberle karşılaştık. Öğrencinin biri öğretmeninin elinden karnesini alırken diğer arkadaşı onu kameraya çekiyordu. Çocuk bir anda sınıfın ortasında gülerek öğretmenin gözlerinin içine bakıp karnesini yırtmaya başladı. Belli ki sosyal medyada kendini göstermeye yönelik bir hareket yapıyordu. Orda ne öğretmeni ne eğitimi nede ailesi umurunda değildi. Değerli dostlarım Osmanlı İmparatorluğunun zayıfladığı son yüzyıldan günümüze Eğitim Sistemimiz maalesef kendi denetimimizden uzak planlamada gereken dikkat edilmeden süre geliyor. Eğitimde bir ülkenin önce ihtiyaçları belirlenmeli Sonrada gençler bu doğrultuda yetiştirilmelidir. Gençlere tarih, kültür, ahlak bilinci ilk verilmeli, bunlar verildikten sonra çağın gerektirdiği bilimsel derslerle müfredat sürekli yenilenmelidir.
Bir ortaokul ya da lise öğrencisi gönüllü kitap okuyup bilimsel araştırmalar yapabilecek, tarihi ve kültürel sohbetleriedebilecek ve ülkesinin geleceği konusunda kaygılar duyup bu konuda kafasında ilerisi için planlar düşünecek durumda değilse eğitim sistemini siz yönetiyor sayılmassınız.
Bugün liselerde neredeyse tüm dersleri zayıf olan öğrenciler sınıf geçip diploma alabiliyor. Diplomalar bu kadar basit alınmamalıdır. Basit alınan herşey değersizdir. Gençler öğrenerek başararak diploma almalıdır. Lisede iyi bir eğitim-öğretim sonrası hayata hazırlayan dolu üniversiteler olmalıdır. Anadolu’nun 10 nüfuslu ilçelerine açılmış ilkokul ayarında çağın ihtiyaç duymadığı iktisadi idari bilimler fakülteleri ve benzeri iki yıllık yüksek okullar Ülke gençliğine ciddi manada zarar vermektedir. Bu gençler burada en verimli olduğu dönemleri harcayıp sonrada yıllarca KPSS sınavlarına hazırlanıyor iş hayatına atılmayarak kırklı yaşlara kadar üretim hayatının dışında kalıyorlar. Sovyet Rusya dağılırken perişan şeklide ayrılan ülkelerin çoğunda üniversite okuma oranları yüzde 99’lardaydı. Ayrılan ülkeler yıllardır üçüncü sınıf ülke olmaktan kendilerini kurtaramadılar üniversiteler tekrar ülke ihtiyaçları ve dünyadaki gelişmeler doğrultusunda düzenlenmeli. Gereksiz bölümler yerine yenileri açılmalıdır. Küçük iller ve ilçelerdeki sırf esnafa para kazandırsın diye açılan üniversiteler kapatılıp yerine üretime dayalı çıraklı yüksek okulu da olan organize sanayi sitelerine dönüştürülmelidir.
Üniversite’den mezun olmak çok zor ve ciddi bilgi beceri edinilerek sağlanmalıdır. Bunu yapamayanlara diploma kesinlikle verilmemelidir. Dolu olmayan genç beyinler yabancı istihbaratların at koşturduğu meydanlara döner.
HİKAYENAME
Devlet desteği veren bir kurumun başında olan bir arkadaştan duyduğum ilginç bir anıyı sizlerle paylaşayım dostlar. Özellikle gençlere yönelik ilk işyeri açmaya destek veren bir kurumun amiri olan dostumuzu nüfusu bin civarında olan bir ilçeden baba oğul ziyarete gelir. Baba Almanya’da işçi, oğlu da Almanya’dan dönüp ilçede işyeri açma niyetindeymiş. Daha doğrusu baba oğluna bunu dayatıyor alıp arkadaşa getirmiş. Arkadaş ilk önce ne tür bir işyeri açacağını sormuş çocuğa. Tabi aldığı cevap çok şaşırtıcıymış. Kırsalda bin nüfuslu ilçe için havayolu bileti satan bir büro açacağını söylemez mi! Bırakın hava yolunu ilçeden tüm ulaşım araçlarının aylık yolcu sayısı bile bir büronun kirasını karşılayacak kadar gelir getirici olma durumu yokken nasıl söylerdi. Durumu çocuğa anlatınca bu sefer pizza dükkânı açarım deyivermiş. Arkadaş yine ilçenin nüfusu belli tek lokantanın bile maliyetlerini karşılamakta zorlandığı yere pizza dükkânı açarsa zarar edeceğini anlatmaya çalışırken bir anda çocuğun babası lafa girip ‘’efendi demiş zarar ederse etsin kapatırsa kapatsın zaten para bizim değil devlet karşılamayacak mı’’ demesin mi arkadaş hemen cevabı yapıştırmış yok artık karşılamayacak demiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.