Lütfi AYHAN
“Duvar Meyilli Olduğu Tarafa Yıkılır”
Bazı gerçekleri, bazı hakikatleri mücerret cümlelerle değil müşahhas misallerle anlatmak daha kolay olur. Olgunluk yaşına gelmiş biri olarak (âcizane) şunu dile getirmek isterim; hem akılda daha yoğun yer etmesi ve hem de hafızada daha uzun süre kalması açısından dini, felsefi, siyasi, sosyolojik mücerret/soyut bilgiler, düşünceler, görüşler misalleştirildiği, hikâyeler yolu ile müşahhaslaştırıldığı/somutlaştırıldığı zaman hem daha kolay öğreniliyor hem de akılda daha uzun süre kalıyor. Çünkü insan fıtratı, anlayış ve kavrama yönünden soyut fikirleri dinlemekten ziyade müşahhas fikirleri dinlemeye mütemayildir. Bu sebeple İnsanın yaratılışını göz önünde tutan Rabbimiz, Kur’an-ı Keriminde, bir çok karmaşık ve derin konuyu kıssalar ve misaller yolu ile anlatmıştır.
Gerek Kurandaki kıssalar (Ki Kuranda kıssalar ciddi bir yer tutarlar), gerekse Hadislerdeki hikâyeler ve gerekse de İslam edebiyatının klasik eserlerinde yer alan meseller, birçok mücerret mevzunun, birçok ince ve hassas hadisenin daha kolay anlaşılmasına yardımcı oluyorlar. Böylece Ayet ve Hadislerin ince manaları insanlar tarafından daha kolay anlaşılır hale geliyor. gerek sözlü anlatımda ve gerekse yazılı edebi eserlerde misallerin ve hikâyelerin sıkça kullanılmasının sebeplerinden biri de metni /konuyu monotonluktan kurtarmak, okuyanı dinlendirmektir. Çünkü devamlı çıplak hakikatler, soyut manalar aklı yorar, dikkatleri dağıtır. Fakat kıssalar /misaller aracılığı ile yüksek ve karmaşık dinî ve ilahî mesajlar, felsefi ve sosyolojik görüş ve düşünceler müşahhaslaştırılarak hakikatlerin zihinden önce göz ve kulak yolu ile algılanması sağlanır.
(""Andolsun ki peygamberlerin kıssalarında aklı olanlar için ibretler vardır. (Vahye, Kur'an'a gelince) o hiçbir şekilde uydurulmuş bir söz olamaz."(7 Yûsuf 12)
Âl-i 'İmrân 62
"Şüphesiz bu anlatılanlar gerçek kıssalardır."( Âl-i 'İmrân 62)
İslam’ın yüce gerçeklerini anlatmada Şark/İslam Klasikleri (Mesnevi, Kelile ve Dimne, Makamat, Hay Bin Kazan, Bostan ve Gülistan, Mantıküttayr...) yanında İslam Tarihi boyunca yaşamış önemli kişilerin hayat hikâyeleri, onların örnek davranışları ve eylemleri de önemli bir yer tutar. İşte onlardan biri olan Behlül Dana Hz.lerinin, “Ahirette yerimiz ne olacak?” Sorusunu aydınlatan güzel bir hikayesi.
Bilindiği üzere İslam’da kader konusu anlaşılması zor, karmaşık ve çok ince detayları olan bir mevzudur. Bu konuda peygamberimizin, “ Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” Hadisi ile, “Kader gayrete aşıktır” "gayret kaderin gölgesidir" kelam-ı kibarları meseleye derin bir vüzuh getirmektedir. İşte bu dünyadaki duruşumuz, davranışımız, yönelişimiz, amellerimiz ile ahiretteki yerimiz arasındaki bağı pek güzel anlatan bir hikaye:
BEHLÜL DANA DUVARIN YIKILIŞINA NİÇİN SEVİNMİŞ?
Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir virânenin yıkılmak üzere olan eğilmiş duvarına bakıp sık sık âkıbetini tefekkür ederdi. Her gün gelip o duvara bir göz atıp oradan ayrılırdı. Onun bu hali insanların merakına mucip olmuştu. Yine bir gün Behlül derin bir tefekkürle o duvarı seyrederken duvar âniden çöküverdi. Bu hâdise Behlül Dânâ Hazretlerinde gözle görülür derecede büyük bir sürûra vesile oldu. Duvarın yıkılması onu sevince ve sürura gark etmişti. Onun bu büyük sevincine mânâ veremeyen insanlar, merakla ondaki bu değişikliğin sebebini süal ettiler: Behlül Dânâ Hazretleri onlara şu cevabı verdi:
-“Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” "bakın duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı." Hazretin az evvelki sevincine bir türlü akıl erdiremeyen insanlar, Behlül Dânâ Hazretlerinin bu sözleriyle iyice şaşkınlaştılar. Bu ifâdelerle onun neyi kastettiğini anlayamadıklarından bu defa şöyle sordular:
- Peki bunda şaşılacak ne var?
Behlül Dânâ Hazretleri insanlara şu cevâbı verdi:M
-Mâdem ki dünyadaki her şey meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk'a doğrudur. O hâlde ben de ölünce inşâallah Hakk'a varırım.
-Ey ahâlî! İtikadınz sağlam ibadetiniz devamlı olsun. Meylimiz Hakk'a/Allaha olsun ki sonsuz alemde başka yönlere yıkılmayalım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.