DOKUNULMAZLIK KRİZİ

Bilindiği üzere ülkemiz maalesef yeni bir krizle karşı karşıya. Ağustos ayında BDP-PKK kucaklaşmasıyla ilgili tartışmalar, Erdoğan’ın dokunulmazlıkla ilgili açıklamaları üzerine yeniden alevlendi. Önümüzde iki yol var: Ya meclis BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldıracak ve BDP’liler yargılanacaklar ya da bir şekilde dokunulmazlıklar devam edecek. Birincisinin olması çok daha muhtemel. Adalet ve Kalkınma Partisinde Başbakanın açıklamalarına itiraz eden bir azınlık olsa da çoğunluğun Erdoğan’ı takip edeceği düşünülüyor. MHP ise zaten dünden razı olduğu için dokunulmazlık meselesinde meclisin yeterli sayıya ulaşması bekleniyor. Fırtına ise bundan sonra olacaklarla alakalı. BDP’li vekiller muhtemelen suçlu bulunacak ve tutuklanacaklar. Bu ise zaten bahane arayan PKK’yı hem azdıracak ve terör eylemlerini artıracak hem de PKK’nın kendi tabanlarındaki meşruiyetini sağlamlaşacak. Suçlu iken mazlum durumuna düşecekler ve muhtemelen AKP bölgede oy kaybedecek. Terör sonucu dökülecek kan da cabası. Yine evlatlar şehit olacak ve analar ağlayacak.
Bununla birlikte PKK ile kucaklaşan BDP’li vekillerin dokunulmazlığı kaldırılmasa; bu, bir taviz olarak anlaşılacak. Dokunulmazlık zırhını kullanarak demokrasiye zarar vermiş olacaklar. Dağda terörle savaşan askerlerimizin mücadele azmi zarar görecek. Çocuklarını askere yollayacak olanların terörle mücadeleye inancı azalacak. Hatta Güneydoğu’da terörü istemeyen büyük çoğunluk da bu sonuçtan rahatsız olacak. BDP’nin alenen terör örgütünün siyasi uzantıları olduğunu göstermeleri yanlarına kar kalmış olacak. Örnekler daha da artırılabilir.
Mesele nereden bakılırsa bakılsın zor çözüleceğe benziyor. Belki de sorunun temellerine inmek gelecek adına bize ışık tutabilir. Şöyle ki Erdoğan, Güneydoğu meselesinin çözümü konusunda samimi davranıyor. Bölgeyi sadece oy deposu olarak görmüyor. Her iki taraftan da akan kanın durmasını istiyor. Bu yüzden de halkın PKK’ya verdiği desteği yok etmeyi amaçlıyor ve bölge halkının hakkı olan birçok talebi yerine getiriyor.Geçtiğimiz 10 yılın kısa bir analizi yapılırsa bu sonuca rahatlıkla ulaşılabilir. BDP ise çözümden ziyade gücünü artırmak peşinde olduğu için hükümetin bu politikasını suiistimal ediyor. “Bize dokunurlarsa mazlum durumuna düşer ve halkın desteğini sağlarız” düşüncesiyle pervasızca davranıyor, kamuoyu vicdanına sığmayan açıklamalarda bulunuyor. Önceden planlanmış olduğu ayan beyan ortada olan bu kucaklaşma da bu politikanın son örneklerinden. İşte hükümet böyle ikilemlere düşmemek için önceden tedbirlerini almalıdır. Somuta indirgeyecek olursak, kucaklaşma olayında da PKK’lıların Hakkari’de elini kolunu sallayarak yola çıkıp BDP’li   vekillerle kucaklaşmasını önlese ne bugünkü tartışmalar olur ne de dokunulmazlık meselesinden  dolayı ortaya çıkması muhtemel olan zararlara maruz kalırdık.
Şahsi düşüncem dokunulmazlıkların kaldırılmamasından yana. Bunun cezasını seçimlerde halk vermeli. Devletin vereceği ceza suiistimal edilecektir. Bugün; 1994’te dokunulmazlıkları kaldırılan DEP milletvekillerinin tutuklanmalarıyla ortaya çıkan sonuçtan memnun muyuz? Bu hareket bölge halkına hakaret olarak algılanmıştı ve “bana siyaset yapma olanağı tanınıyor, bu yüzden ben silahı yöntem olarak kullanıyorum” diyen PKK’nın eli de güçlenmişti.
Bu düşünceye karşılık hükümetin bazı üyeleri “Bugün 1994’te değil 2012’deyiz” diyorlar. Ancak bu düşüncenin altını doldurmuyorlar. Bugün de halk tarafından PKK’ya sempati var. PKK bazı bölgelerde serbestçe hareket edebiliyor. O kadar ki yol ortasında milletvekilleriyle kucaklaşıp poz verebiliyor ve “nerede bu devlet” sorusunu akla getirebiliyor. Bugün de ciddi manada şehit veriyoruz. Bu bağlamda 1994’ten ne farkımız var ki tansiyon yükselmeyecek?
 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.