Haşim AKIN
Dilinizin Kıymetini Bilin
Ne demek istediğimi anlamadınız değil mi? Zor gibi olsa da anlatmayı başaracağım inşallah. Burkina Faso’da 62 kadar ayrı dilin kullanıldığını duymuştum. Bu dillerin hepsiyle karşılaşmadık. Ancak süreç birçoğunu önümüze çıkaracak gibi.
Memleketin değişik bölgelerinden ve farklı köylerinden gelen 35 kadar öğrencimiz var. Bunların her biri ayrı bir köyden gelmiş. Burada o kadar farklı diller var ki... Normalde bu bölgede hâkim dil Morece olduğu için eğitim dili de bundan. Ancak bizdeki öğrencilerin yarısı Gurunca de bilir.
Geçen hafta Burkina Faso’nun değişimi ve dünyaya uyumu üzerine konularımız vardı. Burada da internet hızla yaygınlaşıyor. Yolları ve elektriği bile olmayan köylere 4G fiber internet hatları döşeniyor. Yani birkaç yıla kadar ülkede internet ulaşımı olmayan köy kalmaz sanırım. Okuma yazması olmayan insanların bile akıllı telefonları var. Ses kayıtlarıyla haberleşiyor, sosyal medyada uzun yazıları okuyamasa da videoları izliyor. Resimlere kendince yorum yapıyor. Yani global bir dünyanın parçası olmak onlar için de uzak ve zor değil artık. Kapitalizm böyle istiyor. Bu tüketim çılgınlığına başlamaları lazım...
Buna hazırlıklı olma konusunda ülkedeki daha büyük yaşta olanları ikna etmek çok zor oluyor. Burada vaaz veren ve sözleri çok dinlenilen bir hoca, fotoğraf çekmenin haram olduğuna dair fetvayı her hangi bir şarta ve mekâna bağlamadan ilan ediyor. Ama onun videolarının internet üzerinden yayılmasına ve izlenmesine de karşı çıkmıyor. Onlar değişime karşı olacaklar ve hiçbir şeyin onları değiştiremeyeceğine(!) inanacaklar... Burada psikolojide bahsedilen haşlanmış kurbağa yöntemi deneniyor. Daha önce birçok yerde denendiği gibi.
Yukarıda bahsi geçen 35 öğrenciyle geçen hafta internet kullanımını konuştuk. Bu hafta da onlar bunun üzerinde üçer dakikalık bir konuşma yapacaklar. Ama hangi dilde? Geçen hafta bu ödevi verirken aklımıza iki dil gelmişti. Sınıfın hâkim dili olan Morece ve en çok öğrencinin olduğu Gurunca. Ancak ülkenin resmi dili Fransızcayı unutmamak lazım... Bir öğrenci Fullani kabilesine mensup. Onun dilini yok saysanız ayıp olacak. Bir diğeri kendi köylerinde kullanılan Siase dilini bilir ve başka hiçbir dil anlamıyor. O zaman o da kendi köyüne anlatır gibi anlatacak. Başka bir öğrenci köyündeki dile ilaveten azıcık Arapça biliyor. Mali’de okumuş olduğuna göre Bambaraca biliyor olmalı. Ama o bizi ilgilendirmiyor. -en azından şimdilik-
Böyle olunca 6 ayrı dilden internet semineri dinleyeceğiz. Önce Fransızca olarak yazılmış bir sayfadan bir öğrenci interneti kullanımı ve buna ait hususları anlattı. Sonra bir başkası Morece için çıktı. O da aynı kâğıdı eline aldı. Ona baktı, oradan okuduğu bazı cümleleri zihninde Morece’ye çevirdi ve konuştu. Elbette onun seminer daha kısa sürdü. Sonra da Gurunca olarak dinledik. Usul aynıydı. Niçin aynı? Zira bu dillerin hiç birisinin alfabesi yok. Öyle olunca da ellerine bir şey yazıp çıkamazlar.
Burada Cuma hutbeleri bile öyle olur. Bir imam birkaç satır Arapça not yazar. Bu da bazı ayet ve hadisi şerifler olacaktır. Sonra da bunları okur ve aklından konuşmaya başlar. Elinde en küçük bir yazılı bir metin olmadan konuşmak böyle bir şey...
Fullani öğrenciden de daha azını dinledik. Tabi son iki öğrenciden bir şey anlamadık. Diğer iki öğrenci hiçbir şey anlamadıkları için konuşma yapamadılar.
Bir ülke düşünün ki, kimse kimsenin dilinden anlamıyor. Arada ortak bir medeniyet ve kültür dili de yok. Yazılı kaynak yok. Burada yazılı bir kaynak ya Fransızca, ya da Arapça olmak zorunda... Tamamen sözel bir anlatım ve kültürel aktarım mevcut.
Hâsılı, konuştuğunuz dili yazabilmek, her yerde aynı yazı ve cümle kalıplarını bulabilmek büyük bir nimet.
Oturun oturduğunuz yerde ve dilinizin kıymetini bilin...
Gerçi kıymeti bilinmesi gereken çok şey var ama...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.