Dil Öğretiminde Paradigma Değişimi Arapça Neden Farklı?

Türkiye'de yabancı dil öğretimi denildiğinde, genellikle İngilizce merkezli bir tartışma yürütüyoruz. Yabancı dil deyince herkesin aklına İngilizce gelmekte ve yabancı dil odağını İngilizce oluşturmakta ve bütün planlamalar buna göre yapılmakta. Oysa Arapça da bir yabancı dil ve bu dilin öğretiminin kendine has dinamikleri var. Bütün bunlar, yabancı dil öğretiminde genel tartışmanın çok ötesinde bir paradigma değişimini zorunlu kılmakta.

Öncelikle şu gerçeği kabul edelim: Arapça, Latin alfabesi kullanan dillerden çok farklı bir dili ve bambaşka bir dünyayı temsil ediyor. Sadece alfabesi değil, düşünce sistemi, mantık kurgusu ve kültürel arka planıyla bambaşka bir evren. Bu evrene, İngilizce öğretim yöntemleriyle yaklaşmak, baştan hata yapmak demek. O zaman bu hatayı yapmayalım.

Bir öğrenci düşünün: Soldan sağa yazıp okumaya alışmış, harflerin birbirinden ayrı yazıldığı bir sistemle büyümüş. Şimdi karşısında sağdan sola akan, harflerin birbirine bağlandığı, her harfin kelimedeki konumuna göre şekil değiştirdiği bir yazı sistemi var. Bu, sadece yeni bir alfabe öğrenmek değil, adeta yeni bir görsel algı sistemi geliştirmek demek.

Peki, nerede hata yapıyoruz?

En büyük yanılgımız, Arapça'yı salt dilbilgisi kuralları ve kelime listeleriyle öğretilebilecek teknik bir beceri olarak görmek. Oysa Arapça, içinde doğduğu medeniyetin düşünce kodlarını taşıyan, İslam kültürüyle iç içe geçmiş canlı bir organizma.

İmam Hatip Liselerindeki, Üniversitelerimizdeki Arapça eğitimini ele alalım, bakalım ne göreceğiz. Yıllar boyu Arapça oku, öğren, çalış, sonuç: “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” dan öte gidilmemesi. Yıllardır süren yoğun derslere rağmen beklenen başarıya ulaşamamamızın sebebi nedir? Tabiki Öğretimdeki bu paradigma eksikliği. Öğrencilere Arapça dilbilgisi öğretiyoruz ama Arap düşünce sistemini, kültürünü, günlük yaşam pratiklerini göz ardı ediyoruz.

Modern dil öğretiminde "dil banyosu" veya “dile daldırma” denen bir kavram var. Öğrenciyi hedef dilin doğal ortamına sokma, o dilin kültürüyle sarmalama fikri. Arapça için bu yaklaşım hayati önem taşıyor. Çünkü Arapça, sadece iletişim aracı değil, bin yıllık bir medeniyetin yaşayan hafızası.

Değişim nereden başlamalı?

İşte size somut öneriler:

1. Alfabe öğretimini görsel-işitsel bir deneyime dönüştürmeliyiz. Harflerin şekillerini medeniyetin estetik kodlarıyla birlikte öğretmeliyiz.

2. Dilbilgisi kurallarını soyut formüller olarak değil, düşünce sisteminin yansımaları olarak aktarmalıyız.

3. Kelime öğretimini kültürel bağlamdan koparmadan yapmalıyız. Her kelime, bir yaşam pratiğinin, bir dünya görüşünün taşıyıcısıdır.

4. Teknolojik imkanları, bu kültürel daldırmayıdestekleyecek şekilde kullanmalıyız.

Arapça öğretiminde başarı için önce zihinlerimizdeki "yabancı dil" kalıplarını kırmalıyız. Arapça, sadece yeni bir iletişim aracı değil, yeni bir düşünme ve var olma biçimidir. Bu gerçeği kabul etmeden atacağımız her adım, bizi aynı başarısızlık hikayesine götürecektir.

Gelecek yazımızda, bu yeni paradigmanın teknolojik boyutunu ve modern öğretim yöntemleriyle nasıl harmanlanabileceğini ele almayı niyet ediyoruz. Zira gerçek değişim ve akabinde istenen başarı, ancak geleneksel ile moderni doğru dengede buluşturabildiğimizde mümkün olacak.

Hoşca kalınız

Zatınıza hoş muamele ediniz

Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi.

İlahiyat Fakültesi Arap Dili Öğretim Üyesi

yakup.civelek@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum