Haşim AKIN
Depremin Dışarı Vurdukları
Ülkemiz deprem kuşağında yer alıyor. Bu nedenle bazen yerin altında bazen de yerin üstünde birçok depremi yaşıyoruz. Allah, altından kalkamayacağınız zor imtihanlarıyla bizi denemesin.
Güzel ülkemin acı veya tatlı haberlerini uzaktan takip edip dua ediyorum. “Depremde neler oluyor?” diye düşününce şunları gördüm bu uzaklığın acısıyla...
1- Depremde binalar yıkılıyor ve insanlar ölüyor. İnsanı ölümden ancak eceli koruyor. Eceli gelen bir kişi, çok basit nedenlerden ölebiliyor. Eceli gelmemiş ve henüz hayattaki imtihanı bitmemiş olanı da Allah koruyor. Nasıl diye sormaya da gerek yok. Depremden önce o bölgeden uzaklaştırıyor ya da yıkıntı bir evin altında günlerce ona yaşama imkânı veriyor, sonra da çıkarıyorlar.
2- Depremde sadece evler yıkılmıyor. İnsanların umutları, beklentileri ve güven duyguları da yıkılıyor. Çok güvendiğimiz evler, sarsılmaz dediğimiz binalar, “amma sağlam oldu ha...” dediğimiz yollar ve köprüler de bazen yıkılıyor. Yani Allah'ın gücü karşısında insanların kibirleri yıkılıyor ve acziyeti meydana çıkıyor.
3- Çok güvendiğiniz nimetler, bize güç veren değerler yok oluyor. Bakmaya doyamadığınız deniz; önce çekilip gidiyor, sonra gelip sizi geri yutabiliyor. Kıyamadığımız evler, insanlar için mezar oluveriyor. Asla ayrılamayacağını düşündüklerimizin ne de güzel kayıp gittiğini görmek mümkün oluyor.
4- Deprem sadece yerin altını sarsmıyor. Yerin üstündeki insanları da sarsıyor. Bu sarsıntıyla gönüllerinde gizledikleri birçok duyguları da açığa atıveriyor. “Depremin Allah'ın bir kanunu ve ikazı olduğunu bilip” sanki böylesi ikazların sadece günahkârlar için olduğunu zannedecek ve kendi durumunu enaniyetle sağlama alacak Müslüman(!) tiplerin kalbindeki fesadı döküyor... Allah'ı unutan ve Allah'ı unutmuş olmanın kendilerine verdiği garip bir şeytani özgüvenle bugüne kadar kafa tuttukları Rabbe, bugün de kafa tutabileceğini zanneden acizleri de içinde sakladıkları fücurla ortaya atıyor.
5- Hastane odalarında can çekişen depremzedelere ziyaretlerde yapılan görüntüler de ayrı bir deprem zede görüntüsü oluyor. Herkes gönlünden var olanla poz veriyor veya kadraja yakalanıyor. Zorla da olmuyor işte...
6- Deprem sadece yerin altındakileri değil insanın içindeki kin ve nefretleri de ortaya çıkarıyor. Dün söylediğinden daha kolay yalan söyleyebilme ve bu konuda herhangi bir beis görmeme özelliğini deşifre ediyor. İnsanlar hazır deprem psikolojisi ve korkusu içerisinde diye daha rahat yalan söyleyebileceklerini zanneden insanları da bu rezillikleriyle sahaya sürüyor. Yıkılmayan binalar için yıkılmış, zarar görmeyen yerler için tarumar olmuş diye atılan yalanlar; kızarmayan yüzleri depremde de kızartmıyor.
7- İş yapanlardan daha çok reklamını kendi yandaşlarına iletenler, asıl bulunması gereken mekânda olma ve sorumluluğuyla ilgilenme yerine şovuna devam edenleri de deprem yeniden sarsıyor. Siyaset yapmayı sadece karşı tarafa çamur atmak zanneden ve saniyelerin önemli olduğu çalışmalarda umut kıran bu davranışlar; bilirim depremden önce de vardı. Devamı da gelecek...
8- Böylesi bir deprem doğusundan batısına aynı ülkede aynı havayı teneffüs etmiş, aynı bayrağın altında farklı duygu ve düşüncelerle olsa bile kardeşçe yaşayabilenleri de kenetliyor.
Bu bir imtihan işte... Bu depremde sadece evi sallananlar ve hayatı tehlike girenler imtihan geçirmediler. Bu depremle hepimiz ayrı bir sınav verdik. Gazeteciler, medya mensuplar, oturduğu masanın başında bilgisayarıyla dünyaya yön veren her türlü insanlar, siyasetçiler... Hepsi de imtihan veriyor. Bu dünyayı ve evreni yaratan ve gücü elinde tutan Allah’a inanan veya inanmayan herkes imtihan oluyor.
Sonuç ne mi olacak? Herkes aldığı puan kadar değer bulacak. Bunca şirretin varlığı ve bu şirretlerin yaygarasına aldırmadan yola devam etmek de başka bir imtihan...
Yılmadan devam edeceğiz. Çünkü biz imtihan olmak için geldik.
O bölgede bir anlık korkuyla bile olsa zarar gören tüm kardeşlerimize geçmiş olsun dilek ve dualarımızı iletiriz. Onların yaralarının sarılması için gece gündüz çalışan tüm görevlilere de başarılar...
Hele onların bu zor şartlardaki tatlı dilleri ve kurdukları sıcak iletişimleri yok mu? İşte imtihanın başka bir boyutu da bu...
Allah beterinden korusun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.