Haşim AKIN
DELİLİK DEDİK YA
Yazının asıl bölümüne geçmeden önce daha önce de anlatmış olduğum hikâyeyi nakletmezsem meramım eksik kalır.
Zamanın birinde bir adam gece bir rüya görmüş. Rüyasında ona” kalk, atına bin ve onun götürdüğü yere git” demişler. Adam kalkıp hazırlanmış, atına binmiş, gerçekten gece karanlığında at bir yere kadar yürüyüp sonra durmuş orada. Nihayet at durunca indiği o yerde yıkık - dökük, virane bir evin olduğunu fark etmiş. İçerden bir inilti sesi duymuş. İçeriye girdiğinde yardıma muhtaç yaşlı bir adamla karşılaşmış. Onun ihtiyacı olan her türlü işlemi yapmış.
Sabaha doğru işler bitmiş ve ayrılmaya hazırlanırken; “Benim adım falancadır. Şurada otururum. Şayet bir ihtiyacın olursa yine beni çağırabilirsiniz. Her zaman gelir, sana yardım ederim” demiş. Yaşlı adam şafağın beyaza çalan karanlığında zor fark edilen gözleriyle adama bakmış ve şöyle demiş; “Senin adını duymuştum. Seni iyi bir insan olarak anlattılar. Bugün seni ben mi çağırdım? Buraya gelip bana yardım etmen için seni bugün ben çağırmadım ki bir daha ihtiyacım olunca seni çağırayım. Ben kulları çağırmam. Asıl sahibinden isterim. O gün O kimi murad ederse onu gönderir evlat. Nasibin varsa tekrar gelirsin...”
***
Ben kendimi çok akıllı karar verebilen bir insan olarak tanımam. Her zaman deliliği seven bir insan olarak tanırlar beni dostlarım. Ben deli olunca arkadaşlarımın çok akıllı olmasını beklemek de hayal olur. Bir gün “Sizin içinize bir kor düşüreceğim. Hazır mısınız?” diye bu mecrada bir yazı paylaşmıştım. Kimin içine ne düştü bilemem. Ama bizim delilerin içine kor değil, demir eriyiği akmış.
Bunun üzerine kolları sıvayıp bu yazıya konu olan hafızlık merkezini ayağa kaldırdılar. Bu da yetmedi, “orayı görmek lazım. Elimizle dokunmak gerek” dediler. Hâsılı bir yol bulup Konya'dan dört deli Burkina Faso’ya doğru yola çıktı. Onlarla burada gayet güzel, verimli ve maneviyatlı dört gün geçirdik. Deli deliyi bulunca derdi depreşirmiş.
Onlarla ilk gün önce el attıkları 20 hafızın barındığı ve eğitim gördüğü merkezi ziyaret ettik. Orada evladını görmüş gibi oldular. Kayıp hazineye ulaşmış gibi hissettiler kendilerini. “Cennetten bir köşeymiş burası” dediler. Daha sonra da değişik köylerden alınmış ve köylerine İmam olacak ve “Nasılsınız?” diye sorduğunuzda “İyiyiz elhamdülillah. Aslan gibiyiz” diye cevap veren bir grup öğrenci ile tanıştılar. Onlar için vurucu başka bir mekân oldu burası. Kolay değil aslanlarla tanışmak.
İkinci günün sabahında bizim Abdurrahman’ın evini ziyarete gittik. Kerpiçten yapılma, içine suyun aktığı, altı nüfusun tek bir odada kaldığı bir evdi burası. Bizi sadece onlar değil bütün mahalle bekliyormuş. Minik yavruların ve diğer komşu çocuklarının meraklı gözlerindeki heyecanı orada gördüler. Yol kenarında bizi “aradığınız yer burası” diye bütün vücut diliyle durduran amca da başka bir güzellikti. Onların yaşadığı biraz da içinde bulunduğumuz nimetlere yeterince şükredememekten kaynaklı utancı siz de yaşamak isterseniz bunu burada tadabilirsiniz. Size anlatsalar da tadını veremezler. Hele onların gözlerindeki memnuniyet ve mahcubiyetin resmi yapılamaz.
Buranın magazin boyutundan tek görecekleri yer, timsahlı göldeki timsahların bunlara sergileyeceği görüntüler oldu. Salimen oradan ayrıldık Allah’ın başka bir ayetini müşahede etmiş olduk.
Sonra iki ayrı köyde sadece katılanların görüp duygularını yaşayabilecekleri buraya özgü hazları tadıp memleketlerine geri döndüler. Gerçekten başka yerde bulunamayacak çok özel anlardı ve manevi lezzetlerdi. Bunun ne olduğunu merak edenler için Burkina Faso çok uzak değildir. Birinci köyde uçarken gördükleri bölgenin özel tavuk cinsi gırgırayı ikinci gün tabakta görmüş olmak da başka bir güzellik oldu.
Deli olmak güzel ama deli bir adamın deli arkadaşlarının olması da ayrı bir güzellikmiş.
Delilere, delilerin deliğine katlanıp onlara destek veren herkese kucak dolusu selam ve teşekkürlerimizi gönderdik.
Çocukların cinsiyetlerine göre hazırlanmış oyuncakları, hediyeleri başka bir gönül alma yarışıydı. Elma ve kayısı kurusundan, kahvaltılık malzemelere, -canınız çekmesin ama- su böreği ve etli ekmeğe varıncaya kadar onlarca hazırlık itina ile yapılmış ve delilere teslim edilmişti.
Delilerin ev ahalisine, akrabalarına, onların heyecan ve duygusuna duygu ekleyen dostlarına kocaman Burkina teşekkürünü göndermek lazım...
İsimlerini mi merak ettiniz? O zaman yukarıdaki hikâye okunamamış olmalı...
Aldınız değil mi dostlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.