xxxx65
Büyük hedefler ve yüksek vizyon
Türk siyasetinin büyük duayenelerinden biri daha 27 Şubat 2011 günü Hakkın Rahmetine kavuşarak, aramızdan ayrılmış ve maziye karışmış bulunmaktadır. Türkiye, nadir gördüğü büyüklük ve ihtişamda bir cenaze törenine şahit olarak bu mümtaz kişiyi ebedi istirahatgahına göndermiştir. Türk halkı, Sn. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı adeta efsanevi bir tarzda uğurlarken, dünyanın ve İslam aleminin dört köşesinden gelen misafirler de bu uğurlamaya katılmışlar, yanlarında getirdikleri Medine, Keşmir, Bosna, Kafkasya topraklarını da onun kabrine bırakma fırsatı bulmuşlardır. İslam aleminin, Avrupa, Afrika ve Asya'nın birçok ülkesinde de, kendisi için gıyabi cenaze namazları kılınmıştır. Kısacası, bir dünya lideri aramızdan ayrılmıştır.
Vefatını takip eden günlerde kendisi hakkında ciltler dolusu sözler söylenip, yazılmıştır. Muhakkak ki daha da söylenecek ve yazılacaktır çünkü bu çok boyutlu, çok renkli kişilik ve onun güçlüklerle dolu, büyük mücadele ve azim gerektiren seksen beş yılık hayatını anlatmak ve anlamak kolay değildir.
Nerede ise Cumhuriyetle yaşıt ( 1926-2011) olan "büyük bir Çınar" devrilmiş ama ardından bir orman bırakmıştır. Böylece, yüzyılda bir gelen, bir ilim, bilim ve siyaset adamı; bir toplum lideri olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan beyefendi tarihin sayfalarında ve kendini sevenlerin kalplerinde, ebedi ve mümtaz, unutulmaz yerini almış bulunmaktadır.
Sn. Erbakan'ın ardında bıraktığı miras olan "Milli Görüş şuur ve inancı" belki yine yüz yılda bir doğan ve toplumları ardından sürükleyen bir fikir akımıdır. Bir idealdir, bir vizyondur. Bu ideal, aslında devrim oluşturacak güçte bir fikir ve özedönüş olup, toplumu tüm katmanları ile kucaklayan bir halk hareketi ve ideolojisi olarak yaşamaya devam edecektir.
Değerli ve mümtaz kişi Sn. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocaya Allah rahmet eylesin ve mekanı Cennet olsun. Amin.
Ona yapılabilecek en büyük hizmet, hocamızın bir hayat boyu anlatmaya, öğretmeye çalıştığı prensip ve esasları doğru anlamak, ideallerini benimsemek ve özümsemek ve vizyonunun gerçekleşmesi için çizdiği yoldan yürümeye devam etmek olacaktır.
Ana hedef ve prensipler:
Muhterem Prof. Dr. Necmettin Erbakan her zaman için üç büyük hedef üzerinde konuşmuş ve bunların gerçekleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu sürekli vurgulamıştır. Topluma ve bizlere adeta bir vasiyet bırakmıştır.
Birincisi, Yaşanabilir bir Türkiye ideali:
İkincisi, Yeniden büyük bir Türkiye ideali,
Üçüncüsü de Yeni bir Dünyanın kurulması, ideali.
Özellikle son iki aydır Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde gerçekleşen ve herkesin ibretle seyrettiği olaylar, bu birinci prensibin ne kadar gerçekçi ve gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Her devletin kendi ülkesini, insanlarının rahat ve huzur içinde yaşayabileceği bir yer haline getirmesi şarttır.
Tunus, Cezayir ve Mısır'da ve sonra da diğer Arap ülkelerine sıçrayan ayaklanmalarda ana tema, ana şikayetleri, "işsizlik, fakirlik, açlık, baskı, hürriyetlerin kısıtlanması ve ümitlerin kaybolması" olmuştur. Kısacası halkları için bu ülkeler "yaşanabilir birer ülke" olmaktan çıkmışlardır. Sonuç, herkesin ibret ve dehşetle izlediği büyük halk ayaklanmaları ve yıkımlar olmuş, rejimler ve liderler devrilmiştir.
İkinci prensip ise her şeyden önce "özgüveni" ve "özüne dönüşü" gerektiren ve sağlayan prensiptir. Bir milletin başını dik tutabilmesi için gerekli olan ana temellerdir. Yine son yıllarda yaşanan olaylar, bu prensiplerin doğruluğuna birer örnek ve ibret olmuşlardır.
1918 tarihine kadar dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu ancak bu tarihte savaşlar ve her taraftan yapılan saldırılar sonunda büyük bir yıkım ve yenilgiye uğramıştır. Yenilginin hemen ardından fırsatı kaçırmayan Avrupa güçleri tarafından ana vatan toprakları beş koldan birden işgal edilmiştir.
Türk insanının, destanımsı bir Kurtulş Savaşı'ndan sonra, ülkenin bağımsızlığı ve anavatan topraklarının bütünlüğü kurtarılabilmiştir. 1923'de Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Büyük bir Cumhuriyet insanı olan Sn.Erbakan bu tarihi gelişmeleri her zaman akılda tutmuş ve her zaman bunları genç nesillere anlatarak, daima tedbirli ve hazır olmalarını telkin etmiştir. Sn. Erbakan her zaman, tekrar "Büyük Türkiye" olabilmenin mümkün olduğuna ve bunun kaynaklarının kendi elimizde olduğuna dair kanaati tam olmuştur
Bugün Türkiye bütün Ortadoğu'da ve Balkanlar'da örnek alınabilecek bir ülke olarak gösterilebiliyorsa bu 88 yıllık bir mücadele ve gayretin sonucudur. Muhterem Erbakan hocamız, bu başarı ve ilerlemeden hiç bir zaman şüphe etmemiş, bunun mutlaka gerçekleşeceğini hatta daha iyi bir planla daha da ileri gidilebileceğini, bunun için öz kaynak ve gücümüze dayanmamız gerektiğine her zaman inanmış bir liderdi.
"Türkiye yine lider bir güç olacaktır" diyerek anlatımlarını yaparken Sn. Erbakan, bunu "Yeniden Büyük Türkiye" prensibi olarak formüle etmekte ve bunun bir prensip olarak özümsenmesinin gerektiğine inanmaktaydı.
Nitekim, son iki ayda yabancı basında çıkan ve "lider ülke Türkiye" başlıklı yazılarda görüldüğü gibi, Türkiye'nin konumu ve tutumu diğer bölge ülkeleri ile mukayese edilmiştir. Bütün bu muhtemel gelişmeleri çok önceden tahmin edebilen sn. Erbakan bu yolda ilerlememiz için gerekli olacak çalışma ve prensipleri de yeni nesillere öğretmeye çalışmıştır. Tahmin ve tedbirlerinin ne kadar haklı olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiştir.
Üçüncü prensip ise "yeni bir dünya" sloganıdır. Yine olayların gidişatına bakıldığında, mesela Irak işgalinin nasıl gerçekleştirildiği veya Afganistan'a nasıl girildiği hatırlanırsa, genellikle ABD ve Avrupa devletlerinin hâlâ "sömürgecilik dönemindeki tutumlarını, dış politika kararlarına yansıttıkları" da kolayca müşahede edilebilir.
Bu durumlar karşısında mutlaka başka yapıda bir Birleşmiş Milletler'in mevcudiyetine ihtiyaç duyulmaktadır. Dünyadaki siyasi dengelerin daha iyi işlemesi için güçlü yerel organizasyonlara ihtiyaç vardır. İslam ülkeleri veya kalkınmakta olan ülkeler ve kıtalar arasında geliştirilecek teşkilatlar dünyada birçok haksızlıkların önlenmesini sağlayabileceklerdir.
Daha adil bir düzen ve daha çok hakka dayanan bir sistemin kurulmasının dünyaya barış ve istikrar getireceğine inanan muhterem Erbakan, son günlerine kadar, barışın gelmesi için yeni bir dünya düzeninin gerekli olduğunu savunmuş ve vurgulamış bulunmaktadır.
Temel vizyon:
Olayları daima büyük düşünen ve ufkunu daima çok geniş tutan Sn. Erbakan daima İslam aleminin gelişimi ve birliği için çalışmalar yapmıştır. Muhterem Erbakan hocanın en büyük projelerinden bir tanesi de bu birliği sağlamada çok önemli rol oynayacağına inandığı D-8 Projesi idi.
Büyük vizyon sahibi olan muhterem Erbakan, bu proje kapsamı içinde nüfusları 60 milyondan fazla olan 8 büyük İslam ülkesi arasında büyük çaplı bir işbirliği projesi geliştirmeyi hedeflemiştir. Bu sekiz ülke arasında eş zamanlı üretim, teknoloji ve lojistik bilgi paylaşımı ve oluşturulacak büyük bir pazar paylaşımı sağlayarak onların ticaret hacimlerinin gelişmesini ve zenginleşmesini hedeflemiş bulunmaktaydı.
Bu proje ve vizyondaki büyük kâr ve kazancı, Müslüman ülkelerden önce, onları asırlardır "sömürmeye ve pazar olarak kullanmaya alışmış" Batı güçleri ve devletleri anlamış ve süratle Erbakan hocanın bu muhteşem projesinin önüne set çekmeye çalışmışlardır. Kendi kazançlarını ve pazarlarını korumak için, Müslümanların lehine olabilecek bu projeleri baltalarken de onlarla iş birliği yapabilecek "yerli işbirlikçiler" de bulmuşlardır. Onların da görevi bu büyük projenin mimarını iktidardan uzaklaştıracak projeler üretmek olmuştur.
D-8 ler projesi o kadar büyük bir projedir ki, oluşturduğu sinerji ve dinamizm kısa bir süre sonra o düşlenen "yeni bir dünya"nın oluşumunu da sağlayabilecek esasları ve ortamı hazırlayabilecek bir güçtedir. İşte, bu gelişmelerden hoşlanmayanlar, bunun olmaması için çalışmışlardır.
Tekrarlamak gerekirse, Hocamızı hakikaten seviyor ve onun için bir şeyler yapmak istiyorsak, ilk defa onun ideallerini ve en büyük projesini iyice anlamalı ve anlatmalıyız. Sonra da bunların gerçekleşmesi için her türlü çalışmayı yaparak, Milli Görüş ideolojisinin esaslarına göre davranmalıyız. Hocamız arkasına yapılacak çok iş ve gerçekleştirilecek büyük idealler bırakmıştır.