Birileri resmen bize psikologluk yapıyor. Hadi evladım 20 li yaşlarını hatırla diyerek, başladılar bu işe keza çoktan televizyon dizileri bağladı zaten bağlayacağı yere. Televizyon da her dizide bir psikolog ve ona hizmet eden hastalarla dolup taştı. Hangi kanalı açsam tablo değişmiyor.

İnsana huzur veren işte bizi anlatıyor nede güzel bir diziymiş dediğim nadir dizi ve fimler gösterimde. Yarışmalar da kavgalar, dizilerde şiddet kim kime hizmet ediyor anlamış değilim. Sosyal paylaşım sitelerinde bir akım çıktı mı bir delinin kuyuya taş atması yeterli oluyor. Nitekim bu atılan taş gereksiz bir taşsa tamam. Hadi yardımlaşalım, hadi bir aileye iyilik yapalım desek. Sayılar azılacak şüpheler çoğalacak. Ya bizi kandırıyorlarsa diyecek içlerinden biri bir diğeri diyecek aman sende boşver insanlar sahtekâr olmuş diyecek. Engellere engel olmaktan öteye gitmeyecek bir durum halini alır.

Neden 20’li yaşlar diye aklıma sorular dolanmadı değil.  İçinde bulunduğumuz durumu da göz ardı etmedim belki daha bir şüphelere şüphe kattım. Dünya da neler olmuyor ki biz uyurken. Kanunen insan DNA’sına müdahale etmek yasaklanmıştır. Nitekim yasak olan bir olayı birileri sizden kendi elinizle neden almasın. Bir tık kadar yakın oldular bize, neredeyiz ne yer ne içeriz. Saat kaçta kalkar, kaçta yatarız, kaç saat ekran başında, kaç saat telefon da vakit harcarız. Ne kadar tüketim yaparız bu tüketimin gruplandırılmasını bile tek tek bizlere sunmuyorlar mı?

Yarım kalmış bir düşüncenin gerçekleşmesi şüphesiz çok yakında. Çinin üstün bir ırk üretme gibi bir düşüncesinin olduğunu bilmeyen yoktur. Bilim adamları bizler akım peşinde koşarken onlar inanın boş durmuyor. Bilim kurgu filmlerinden hep çekinirim çünkü ilerde karşılaşmayacağım şüphesiz gibi gelir. Nitekim izlediğim tüm filmler gerçek oluyor da.  Koyun klonlayan bilim adamları çıktı koyunun adı Dolly hatırlayacaksınız. Ne mi kaldı geriye klonlanan insanlar kaldı elbette. Düşünün sizin tıpkınızın aynısı sizin için klonlanmış bekliyor. Yarın bir gün bir organına bir şey oldu ikiziniz size gözünü, kulağını verecek. Evet, bu bir filmdi şimdi gerçeği var mı bilmiyoruz. Kanunen olmaması gerek bunun olması demek dengelerin büyük oranda bozulacağı demek. İlaç sektörünün çökeceği demek. Benim gözümde en büyük yeraltı mafyası ilaç piyasasının CEO’larıdır. Onların batacağı kesin veya onlarda bu piyasanın içinde yerini aldı bile.

İlk gen tedavi ilacını hangi ülke bulmuş dersiniz. Tabii ki de Çin bulmuş. 2003 yılında piyasaya sürmüş ve bunu piyasaya kabul ettirmesi zor olmamış ardından gen tedavi süreçleri bu sayede başlamış. Yine genetik tasarımlı bebek Çin’den çıktı.

Türkiye olarak biz neredeyiz? Türkiye de bir furya tarafından sömürüldüğümüz kesin. İnsan genlerimizle oynamaya gıda terörü ile başladılar. Ne yediğimiz meçhul, ne giydiğimiz, ne içtiğimiz meçhul? Doktora gidip sayısız ilaçla eve dönüyoruz. Ülkemizde tahmini 12 milyon kişi diyabet hastasıymış. Yine 600 bin kişi de Alzheimer hastalığı ile savaşıyormuş. Doktorlar tarafından verilen ilaçların yan etkileri mi yoksa genlerden gelen bir sorun mu bunlar iyi incelenmelidir. Çevremde ki insanları değerlendirdiğimde genleriyle Alzheimer’in hiçbir alakası gözlenmemektedir. Keza yine şeker hastalığı asla aile geçmişinde olmayan insanlar şeker hastalığı ile savaşmaktadır.

Sosyal akım etkinliğinden dünyanın ve ülkemizin gen projesini çıkarttık benden söylemesi olaylar bunlardan ibare vesselam.