Meltem KAVAK
Bu Yazının Başlığını Siz Atın
Okulların açılmasına sayılı günler kala veliler ve öğrencilerimizi bir telaş aldığı kesin. Şimdiden birçok okul, eğitim ve öğretime açıldı. Özellikle de velilerimizi zorlayacak bir döneme başladık. Öğrencilerimizin üniforması, kırtasiye malzemeleri ve özel okullara gelen zamlar, servis ücretlerindeki artışlar derken. Veliler okullar açılmadan bitik durumda.
Devlet okullarımızda da istedikleri kadar ücret almıyoruz deseler de bağış çatısı altında tek tek tüm velilerin ümmüğünü sıkacak müdür ve müdür yardımcılarının gıcır gıcır koltukların da velileri bekleyeceği aşikâr.
(Ümük halk dilin de boğazdır efendim.)
Yazımız öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi ve velilerimizi ilgilendirecek içerikte olacaktır. Okullarda ki dersler öğretmenler tarafından nasıl, ne şekilde işlenecek gibi hususlar okulların bağlı bulunduğu Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından gönderildiği ve hiçbir şekilde müdahalede bulunulmayacağı konusun da öğretmenlerimiz tarafından bu şekilde kendilerini kurtarma cevap olarak alıyoruz.
Peki bu müfredatı hazırlayan kişiler kimler? Benim en merak ettiğim husustur. Bunlar gizli kahramanlardır öğretmenlerimizin. Yıllar yılı öğrencileri ezberci yetiştiren, gözlerini açmalarına müsaade etmeyen o kurul üyelerine her zaman güzel dualar ediyoruzdur.
Öncelikle ailelere seslenmek istiyorum. Evlatlarımız bizlerin kimlikleri, bu yazdıklarımı idrak edin bu çocuklar sizlerin aynanızdır. Siz onlara bakınca kendinizi görüyorsunuz. Evlatlarınızı merhamet üzerine yetiştirin. Temiz bir ahlak büyük bir mirastır vermek isteyene. Onları kibirden uzak, hayaya yakın şekilde yetiştirin. Kimsenin kusurlarını görmemesi gerektiğini, gördüğü kusurları da örtmesi gerektiğini söyleyin.
Acıma duygusunu temiz kalplerine iliştirin. Acıma duygusu yüksek çocuklar küfürden uzak büyürler. Çocuklarımız kirleniyor, çocuklarımız yanlış şeylere özenti hissiyatına kapılıyor. Lütfen bunu durdurun!
Bunlar neler mi?
Para- Oyun- Giyim- Gezmek- Yemek
Minicik bedenler adeta batağa düşmüş, gençlere dönüşmedi mi?
Onlara güzel Türkçemizi katlettirmedik mi?
Temiz yüzlerine boya badana yapmalarına müsaade etmedik mi?
Medeniyetin biz hangi tarafını aldık?
Şairin dediği gibi
“Medeniyet dediğin açmaksa bedeni, desenize hayvanlar bizden daha medeni.”
Biz Osmanlı torunuyuz Osmanlı Devletini inkâr eden gençler yetiştiriliyor. Osmanlıyı tanımayan hiçbir nesil Türk Devletine sahip çıkamaz. Bugün yurtdışına açılan Osmanlıyı inkâr eden diplomatlar bugün Türk Devleti ile alakaları yoktur.
Osmanlı Devleti öyle bir devletti ki bugün görülen dersler de onların hakkı vardır. Birçok devşirme Osmanlı Devleti sayesinde bilim adamı olmuştur. Dünya da bilim Osmanlı Devleti sayesinde gelişmiştir.
Oysa eğitim olmadan öğrenimin olmasını beklemek en büyük hatadır. Öğretmen gerçek mana da eğitime kendini adamalıdır. Bir insanın bugün kalbine dokunmak, herkese nasip olmaz. Öğretmenlerimiz aslında gizli kahramanlardır. Çocukların içlerindeki yeteneği çıkarmak onların ellerindedir. Ya çıkarırlar ya da parlayacak yıldızı soldururlar. Onun için kolay değildir öğretmen olmak. Herkes olmamalı da bu kutsal mesleği kirletmemeli insanlık.
Size bir anne fotoğrafı ekleyeceğim yazımın en altına. Çocuklarımla gittiğim sinema salonun da karşılaştığım bir tablo. O bir anne, hem de kız çocuğunun annesi ben orda ne diye bilirdim ki! Bir anneyi nasıl uyarabilirdim ki? Ayaklarınızı koyduğunuz yere bir saat sonra başka biri kafasını koyacak diyebilir miydim! Düşündüm, düşündüm sonra diyemeyeceğimi düşündüm.
İnsanın dilinin lal olması. Üzülmesi, kızması.
O bir kız annesi ve evladının yanın da gelmiş ve hiç izlemedi filmi elinde ki telefonla aptalca oyunlar oynadı, sosyal sitelerde gezindi durdu. Telefon ekranının açık olması da arkada ki bizleri rahatsız etti. Karanlıkta parlayan ışıklar gözümüzü alıyordu.
Bu insan ahlaki eğitim alsaydı, bugün bunları yapar mıydı?
O an keşke ahlak para ile satılsa dedim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.