Bizi dehşete düşürmesi gereken rakamlara alışıyor muyuz?

Nasılsınız? Her şey yolunda mı?

Gündemde neler var? Ev, araba, kira, pahalılık, seçim, geçim, iş, güç, çocuğun okulu, kariyer…

Kim bilir ne kadar çok cevap vardır bu sorulara…

Oysa çok yakınımızda “İlk kıblemiz ”in olduğu topraklarda 100 günü aşan bir süreçte “Büyük bir soykırım” yaşanıyor…

Rakamların bu kadar anlamsızlaştığı başkaca bir dönem yaşadık mı? Yakın zamanlarda…

Biz buralarda belki yukarıda sorduğum soruların cevaplarıyla meşgulken bir Filistinli çocuk daha İsrail vahşetine kurban oluyor…

Bizi dehşete düşürmesi gereken rakamlara alışıyor muyuz?

Dedim ya sürekli değişen ve belki de “sıradanlaşan” rakamlar sayacı çalışmaya devam ediyor. Bizi dehşete düşürmesi gereken bu rakamlara alışıyor muyuz?

Tarihe not düşmek için her gün parça parça kulağımıza gelen bu rakamları derli toplu, bir arada bir kez daha sıralamak istiyorum. (Gerçi ben yazarken de o rakamlar değişmeye devem ediyor maalesef)

15 Ocak 2024 itibariyle:

İsrail tarafından öldürülen Filistinli sayısı dile kolay: 24.100

İsrail saldırılarında yaralanan Filistinli sayısı: 60.834 (Sayıları 10 bine yaklaşan kayıpları nereye yazacağız?)

İsrail tarafından öldürülen çocuk sayısı: 10.500

İsrail tarafından öldürülen kadın sayısı: 7.500

2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze’de 2 milyon insan yerinden edilmiş durumda, (Toplam nüfusun %85’i evlerinden ve yaşadıkları çevreden çıkarılmış)

2,3 milyon Gazze ’linin tamamı için güvenli bir yer yok…

  • Elektrik yok,
  • Su yok,
  • Gıda yok,
  • Yakıt yok,
  • Sağlık hizmetine erişim yok,

Tüm hayalleri un ve temiz su…

Sadece açlık ve salgın hastalık riski altında vahşi saldırıların kendisine ulaşacağı zamanı bekliyor insanlar…

Bir sosyal medya paylaşımında bir Gazze’li kadın İslam dünyasına ve hür dünyanın vicdanlı insanlarına şöyle sesleniyor: “Lütfen bize un ve temiz su ulaştırın”…Tüm hayalleri ve konfor beklentileri bu kadar…

Verilerle canınızı/canımızı sıkmaya devam edelim:

Cami, kilise, okul, hastane demeden acımasızca yıkım…

İsrail tarafından öldürülen sağlık çalışanı sayısı: 337

Gazze’de bulunan 439 bin evden 359 bini ya tamamen yıkılmış, ya da tahrip edilmiş,

388 cami ya tamamen yıkılmış ya da tahrip edilmiş,

3 antik kilise büyük tahribata uğradı,

390 okul bombalandı, 91’i tamamen yıkıldı,

36 hastaneden 28’i hizmet dışı, geri kalanları da imkânsızlık içerisinde,

2 bin yıldır Gazze’de yaşayan Hristiyanların %3’ü ilk 75 günde öldü,

Öldürülerek susturulan basın…

Her gün en az bir basın mensubu öldürülüyor. 117 basın mensubu İsrail saldırılarında hayatını kaybetti. (Maalesef 16 Ocak’ta el-Gad televizyonu foto muhabiri Yezen ez-Zuveydi’de öldürüldü ve sayı yazım bitmeden 118’e çıktı)

Bu gazeteci ölümleri kazara falan da olmuyor. Gazeteciler “basın işaretleri ”ne rağmen bilerek hedef alınıyor…

Gazze’de ve işgal altındaki topraklarda basın mensupları tutuklanıyor, sansüre uğruyor, aile üyeleri de öldürülüyor… Yani her türlü susturuluyor. Hür dünyanın gözü önünde…

136 çalışanı İsrail saldırılarında ölen ve kendi personelini bile koruyamayan Birleşmiş Milletler…

Hiçbir kural tanımayan, hiçbir yaptırıma uğramayan bu “istisnai devlet ”in terörü Birleşmiş Milletler çalışanlarına da ulaşıyor. Gazze’de 136 Birleşmiş Milletler çalışanının öldürüldüğünü aktaran BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ‘Bu, Birleşmiş Milletler tarihinde daha önce hiç görmediğimiz bir şey. Gazze’de hiçbir yer güvenli değil’ diyerek çaresizliğini itiraf ediyor…

Hiroşima’ya atılan bombanın etkisinin üç katı bomba…

İsrail küçücük Gazze coğrafyasına 45 binden fazla füze fırlattı. Atılan bombaların ağırlığı 65 bin tonu aştı. Öyle ki burada kullanılan mühimmat Japonya’nın Hiroşima kentine atılan gibi üç nükleer bombanın ağırlığından ve gücünden fazla…

ABD korumasında, ABD bombalarıyla katliam…

Önce savaş gemileri ve askeri gücü ile bölgeye intikal eden ve İsrail’i katliam yaparken koruma-kollama misyonunu teyit eden Amerika verdiği mühimmat ile de Gazze katliamının bir parçası oldu. The New York Times (NYT) gazetesi ve CNN televizyonunun haberlerine göre “İsrail’in siviller için güvenli olarak belirlediği alanlarda ABD’nin verdiği yüksek tahrip gücüne sahip yaklaşık bir tonluk yüzlerce MK-84 bombasının kullanıldı”…Bu bombalar üç beş değildi, 5000 binden fazlaydı…

İnsanlığın barışı için kurulan tüm mekanizmaların anlamını ve meşruiyetini yitirdiği bir dünya

Önce adeta taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakma misali caydırıcı askeri gücüyle gelip İsrail’in güven içerisinde “soykırım” yapmasını izleyen ABD İsrail’in emrine verdiği sınırsız mühimmat gücüyle de orada işin içinde oldu. Bu da yetmedi Gazze’de ateşkes çağrılarını “veto” ederek Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu da felç etti. BM’yi değil dünya barışını kendi personelini koruyamaz hale getirdi. II. Savaşından sonra insanlığın barışı için kurulan tüm mekanizmalar burada anlamını ve meşruiyetini yitirdi.

Baştan beri sürekli “kendini savunma” yalanına sığınan İsrail bu adaletsiz savaşı ya da gerçek anlamıyla “soykırım”ı Gazze sınırlarında mı tuttu? Tabii ki hayır…

7 Ekimden itibaren başlayan süreçte verilen sözde insani aralarda 81 İsrailli esire karşılık 240 Filistinli esir serbest bırakılırken fiilen İsrail’in işgali altında bulunan Batı Şeria ve Kudüs’te 5 Bin 875 Filistinliyi gözaltına aldı. Bu gözaltı işlemlerinin vahşi yöntemlerini tüm dünyaya servis etmekten de çekinmedi…

Ayrıca yine işgali altında bulunan Batı Şeria ve Kudüs’te İsrail güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerinin saldırılarında 347 Filistinli öldürüldü. Sözde İsrail’in hâkimiyet bölgesinde Filistinliler öldürüldüler, mülklerine el konulmaya devam edildi, hatta zeytinleri bile çalındı… Bunları hiç kimseden korkmadan yaptılar…

Ve yukarıda özetlemeye çalıştığım bu zulüm o topraklarda yeni değildi. Neredeyse 100 seneye varan sistemli bir işgalin parçası olarak devam eden bir zulümdü…

Vicdanlı dünya kamuoyunun caddelere sığmayan desteği…

Tüm bu iç karartan ümitlerimiz boşa çıkaran gelişmeler arasında içimizi ferahlatan çok önemli şey ise yönetimlerin İsrail’e arka çıkan “korkak” seslerinin aksine vicdanlı dünya kamuoyunun caddelere sığmayan desteği oldu. Dünya İsrail’e dur diyen ve mazlum Filistin halkının yanında net tavır koyan insanlardan oluşan TEK BİR SOKAK haline geldi…

Önümüzdeki günler siyasi siyonizmin sesini kısacak olan da bu vicdani yükseliş olacak…

Bu hiçbir sınır tanımaz “istaisnai” devletin zulmüne gelecekte Filistinli gençler nasıl cevap verecek?

Peki bu sınır tanımaz “istisnai” devlet İsrail’in zulmüne tüm bu acılardan başka bir şey görmeyen Filistinli gençler ne yapacak sorusunun cevabına. Bu cevapla bu özeti bitirmiş olalım…

Taha Kılıç “Filistin Notları” isimli kitabında yer alan 7 Nisan 2023 tarihli yazısında (ki 7 Ekim ve sonrası yaşanan hiçbir şey yaşanmamışken) “…dinamik ve ‘kontrol edilemez’ bir kuşak bu. İşgalin yaşattığı acılarla pişmiş, senelerdir nice trajediye birinci derece şahitlik etmiş, kendisine dikte edilen reçetelere karnı tok, İsrail’i çok iyi tanıyan ve zaaf noktalarını tespit ederek oralara yoğunlaşan bir kuşak…

İşgal sona ermeden, yaşanan mahrumiyetler ve ihlaller ortadan kaldırılmadan, insanlara reva görülen zulümler bitmeden, Filistinli gençlerin öfkesi de durulmayacaktır. Tutuklamak, darp etmek, işkence yapmak, hapsetmek ve hatta öldürmek çözüm olmayacaktır. Dolayısıyla, medya dilinin en yaygın sorularından birini (Olaylar tırmanmaya devam eder mi?) rahatlıkla ‘Bu şartlar devam ettiği sürece, evet’ şeklinde cevaplayabiliriz”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum