Bir Ülkücü’nün Serzenişi

Önceki yazımda belirttiğim üzere size bir okurumun yorumunu göndereceğimi yazmıştım. Cihan K. (adının deşifre olmasını kendisi istemiyor) adlı okurum   “MHP Ateşle Oynuyor” adlı yazıma, elektronik posta yoluyla aşağıdaki yorumu göndermiş.

….

Cezmi Bey,

 Özellikle bu yazınızı da okuduktan sonra anladım ki, gerçekleri görüp onlar üzerinden yorum yapmak yerine olaylara işinize (daha doğrusu muhalefet etmenize) yarar tarafından bakıyor ve çok ama çok hatalı yorumlar getiriyorsunuz. Özellikle MHP’yi terörden besleniyor diyerek itham etmek ve 12 Eylülde işkence görmüş ülkücülere bir nevi ihanet etmekle itham etmenizde bu hatalı bakışınızın bir ürünü. Bu anayasa ile yapılmak isteneni de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin buna karşı çıkmasının da sebebini çok iyi biliyorsunuz ama bilmemeniz yanlış aktarmanız gerekiyor herhalde.12 Eylül darbecilerine ilişkin yasal değişiklik talepleri hükümetin  basında ki işbirlikçilerinin eliyle milletin ağzına bal çalmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Yani bu amaçla getirilen bir düzenlemedir. Her neyse ben bu maille size bilmediğiniz bir şeyi öğretecek değilim siz belki de benden daha iyi biliyorsunuz ama misyonunuz gereği yazmanız gerekeni yazıyorsunuz. Daha onurlu daha doğru gazetecilik yapmanız dileğiyle...

…

                Bu yorum üzerine bendeniz de aşağıdaki iletiyi kendisine gönderdim ve de Cihan K. Kardeşim bana da uzunca bir yazı yazmış. O yazıyı da siz okurlarımla paylaşmak istedim.

                Her zaman belirtiyorum; bu köşe her fikre açık. Yeter ki, yapıcı üslupla fikirlerimizi tartışalım. Bir şeyleri üretme çabasında olalım.

                Biz bu vatanın evlatlarıyız.

                Sonuçta bir şeyler yapma gayretindeyiz.

                Siz okurlarımın eğer varsa bu köşeye taşıyacakları bir şeyler hay hay buyurun, gönderin. Ben de seve seve köşemde bunları diğer okuyucularımla paylaşırım.

                Şimdi sizi benim cevabım ve Cihan Bey’in yazısıyla baş başa bırakıyorum.

….

Sayın Cihan Bey,

MHP'nin terörden beslendiği konusunu ben kendim söylemedim sadece bir yerden alıntı yaptım.

Ben bir yerlerden de beslenmiyorum. AKP taraftarı da değilim. Benim misyonuma uymuyor. Çünkü bu zamana kadar o da tabanın dediklerini hiç yerine getirmedi. Zaten bir yazımda da belirtmiştim. Türkiye'de üçbuçuk parti var. Milli Görüş, Milliyetçiler ve CHP'liler köklü ve kemikleşmiş partiler. Diğer partiler ki DP, ANAP ve AKP belli bir tabanı olmayan, genelde menfaatler için kurulmuş buçuk partilerdir.

Bunu basa basa söylüyorum.

Ama şunu kabul etmek gerektir ki; MHP tabandan epeyce uzaklaştı. Eski ülkücüleri bile soğuttu.

Belki de sizinle ortak noktalarımız çoktur.

Sizden ricam bu yorumunuzu köşeme taşımanız.

Sizin gibi düşünen ve düşünmeyen kişiler de olabilir.

 Son cümleleriniz de çok kırıcı. Eğer zat-ı âlinize karşı bir hatam varsa özür dilerim. Ancak onurumu zedeleyecek sözleriniz cidden beni üzdü. Umarım ki, bunlar istenmeyerek yazılan sözlerdir.

                Ben onurumla yaşadım ve onurumla da yaşayacağım, bunu iyi bilin.

Ben yeri geldi Sayın Başbakanı bile eleştirdim.

Eğer önceki yazılarımı takip ederseniz bunu gayet anlarsınız.

                Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Sağlıcakla kalın,

Cezmi Koç

….

Sayın Cezmi Bey,

                Eleştiri yazımda onurunuza yönelik ağır suçlamada bulunduğumdan dolayı gerçekten çok üzgünüm ve de pişmanım. Bu pişmanlığı sizin cevap yazınızı okumakla ikinci kez yaşıyorum. İlkini, Her Cuma sabahı olduğu gibi bu sabahta rahmetli Başbuğumuzun kabrini ziyaret ettiğim sırada yaşadım. O kabir ziyareti esnasında Başbuğumuzun “Türklük bedenimiz, İslam ise ruhumuzdur. Ruhsuz beden cesettir” sözü aklıma geldi. Ruhunu İslam ile bütünleştirme ülküsü taşıyan bir ülkücü olarak, yazdığım kelimelerin bu ülküye yara açtığını düşünüp, kabul edilebilir bir yani olmadığını anladım. Bu sebeple sizden helallik istiyorum. Hakkınızı helal edin. Sizin, mevzu bahis olan yazınızda ki düşünceleriniz ile tamamen zıt düşünceler taşımaktayım. Ancak dünkü ağır eleştirilerimin sebebi bu durum değildi. Taraf Gazetesi yazarlarının yazılarını yeni okumuştum ve haliyle her okuduğum zamanda olduğu gibi yine, çabucak gergin bir hale gelebildim. Bunun üzerine sizin yazınızı okuyunca ve hatalı olduğunu düşündüğüm yerlere rastlayınca sinirli ruh halim size yazdığım eleştiri yazısında sınırları bayağı zorlamış oldu. Bu durumu anlatmamda ki amacım, sert eleştirilerimi “farklı düşünce” taşımanız temelinde olduğunu düşünmemenizdi. İçersinde ihanet içermediği sürece her türlü düşünceye karşı saygılı olmak aldığım ülkücü ahlakın şahsıma yüklediği sorumluluktur. Ortaya çıkan bu istenmeyen olumsuz durum için tekrar özür dilerim. Hakkınızı helal edin.

Şimdi yazınızla ilgili yorumuma gelmek istiyorum. Yazınızda “Bahçeli’yi anlamak inanın mümkün değil. Anlayan varsa beri gelsin.”  İfadelerini kullanmıştınız.Ve yazınızın başlığını da “MHP Ateşle Oynuyor..!” koymuştunuz.Ben Sayın Bahçeli’yi çok iyi anlıyorum ve MHP’nin ateşle oynadığını değil de, birilerinin MHP tabanı üzerinde oyunlar   oynadığını daha doğrusu oynamaya çalıştıklarını düşünüyorum.

 Kim bu birileri?

 Listeleyecek olursak bu liste çok uzayacaktır. Ama bu kişilerin merkezinde kimlerin olduğunu bir tek cümleyle açıklaya bilirim. Bunlar, İslam maskesi altında Okyanus ötesinden kendilerine yüklenen misyonları yerine getirebilmek adına,  Türk Devletini bu güçlere tam bağımlı hale getirmenin ve bu güçlerin egemenliği altında bu topraklarda kendi saltanatlarını kurmanın ZAMANını kollayanlar, İslam ve Türklük karşıtı her hareketten ve her tür ihanetten TARAF olanlardır. Bu şer odakları Ülkücü Harekete karşı sistematik bir linç kampanyası gerçekleştirmektedirler. Bunların en basit örneklerinden birisi, bu zihniyetlere ait televizyon kanallarından birinde yayınlanan bir dizide “Onursuzca ” bir plan sergilenerek, MHP yöneticilerinin karanlık güçlerle ilişkisi olduğu konusunun işlenmesidir. Bu hiçbir ahlakî değere sığmayan bir harekettir. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu gibi faaliyetlerle neyin amaçlandığını anlamak için “Politik iletişim” kavramını ve özellikle Althusser’ i bilmek fazlasıyla yeterli olacaktır.

Sayın Bahçeli’yi çok iyi anladığımı belirtmiştim; işte bu noktada Sayın Bahçeli, lideri bulunduğu ve birincil sorumluluğunu elinde bulundurduğu Ülkücü Hareketi bu şer saldırılardan korumak için çaba harcamaktadır. Ve bu zihniyetlerden içersinde bulundukları ihanetin hesabı soracağı günleri düşünmektedir ve ona göre tavırlar sergilemektedir. Anayasa değişikliğine karşı çıkmasının temelinde yatan sebepte budur. Yukarıda bahsettiğim ihaneti Devlet eliyle gerçekleştiren şahıslar bu hesap gününün korkusuyla hukuku kendi çıkarlarına işler hale getirmek ve böylece hesap günü geldiğinde, içersine kendi adamlarını atadıkları mahkemelerce serbest bırakılarak bu hesaptan kurtulmanın planlamaları içersindedirler. Pakete eklenen diğer maddeler garnitür niteliği taşımaktadır. Tabi haliyle yandaş basına kendilerini halka karşı savunmalarını sağlayabilecek malzeme vermeleri gerekliydi.

 Ülkücü Hareket, sizinde yazınızda değindiğiniz gibi 12 Eylül darbesinden en büyük zararı görmüş siyasi harekettir. Tabi ki bu darbe anayasasının değişmesini istemektedir. Yalnız darbe yasasını değiştiriyoruz sloganı altında ülkeyi felakete götürecek düzenlemeleri desteklemesi söz konusu bile olamaz, kimsede Ülkücü Hareketten bunu bekleyemez. Çünkü Ülkücü Hareket kurulduğu günden bu güne Ülke Çıkarlarını kendi siyasi çıkarlarından üstün tutmuş ve her daim vatan sevgisine timsal olmuştur. Adım kadar eminim ki MHP Lideri bu tutumu sonucunda MHP’nin oy kaybına uğrayacağından emin olsun( ki bu yandaş medyanın amaçlı sürülmüş düşüncelerinden biridir ve hiçbir gerçeklik taşımamaktadır) yinede Yukarıda bahsettiğim vatan sevgisine timsal olmuş geleneğin özünü oluşturduğu Ülkücü Hareketin lideri olarak bu duruşundan en küçük taviz vermeyecektir.

 Her ne kadar kabul etmeseniz de yazınıza “Açıkça görülüyor ki, MHP sosyal olaylar üzerinden beslenmekte. Eğer terör artar, şehidler çoğalırsa MHP’nin oyları da bu paralelde artmakta. Demek ki MHP’nin sivil anayasayı istememesinin ana sebebi burada yatmakta” bölümlerine yer vermekle AKP’nin kitapçığında yer alan bilgileri aktarmış olmuyor, MHP ‘yi Terörden beslenmekle itham etmiş bulunuyorsunuz. Bu büyük bir hatadır. Teröre binlerce yiğidini şehit vermiş bir harekete bu yakıştırmada bulunmak çok büyük bir ayıptır. Bu ifadelerinizin ne kadar hatalı olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek duymuyorum. Bu ifadelerinizin yanlış anlaşılmaya sebep olduğunu düşünüyorsanız ki umarım öyledir. Bir an önce Bütün Ülkücü Hareket mensuplarından özür dilemelisiniz.

Son olarak yazınızda gerçek Ülkücüler olarak belirttiğiniz ve vatanlarını düşünenler olarak ifade ettiğiniz kişilere gelecek olursam; onlar vatanını düşünen, harekete ihanet edenlerdir. Yazımın ilk başlarında belirttiğim hususlardan dolayı, ağızlarını her açtıklarında milliyetçilik, ülkücülük düşmanlığı yapanların ve Türklük düşmanı olan herkese kucağını açanların, kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullandıkları bir materyal olmayı o Gerçek Ülkücüler! Kabul edebiliyorlarsa, o kendi onurlarına kalmış bir haldir. Ancak Ülkücü Hareket bu lekeli materyalleri artık hiçbir ad ve unvan altında kabul etmeyecektir.

Saygılarımla… 

 Cihan K.

 (Not: Olmaması gereken bir şekilde tanışmış olsak da  sonuç itibariyle olan oldu. Bundan sonraki dönem içersinde uygun görmeniz durumunda sizinle sürekli irtibat içersinde olmak isterim. Bazı konularda karşıt görüşlü de olsak, şüphesiz birbirimizden istifade edeceğimiz konular olacaktır. En azından benim için olacaktır ve çoğu konuda fikirlerinize başvuracağım. Yazının başında da bahsettiğim gibi ben Her Cuma Sabahı Başbuğ'un kabrinin başındayım olurda Bir Cuma sabahı Ankara’da boş vaktiniz olursa gelmenizden mutlu olurum. Belki bir kahve içerek özrümü yüz yüze iletme fırsatım olur. Hakkınızı  helal edin. Allah’a emanet olun.)