Lütfi AYHAN
Binali Yıldırım Ekrem İmamoğlu Tartışmasının Galibi…
Öncelikle şunu belirteyim her iki adayın böyle bir tartışma programına katılmaları İstanbul seçiminin bıçak sırtında olduğunun göstergesidir. Niye diye sorarsanız çünkü maalesef 10-15 yıldır değişik nedenlerle bu gibi ikili ( eskiden üçlü dörtlü de olurdu) siyasi tartışmalara, önde olan taraf pek girmiyordu. “Ne olur ne olmaz” diyerek garanti olan işi riske atmak istemiyordu. Bunu da en çok Ak Partililer yapıyordu. Çünkü epey bir zamandır Ak Parti seçimleri rahat kazanıyordu. Ne zamanki işler değişti seçim kazanmak zorlaştı, hatta rakip kazanmaya başladı Ak Parti de değişmek zorunda kaldı. Yani tartışmaları kabul eder hale geldi.
TARTIŞMALAR YARARLI OLUR
Siyasilerin karşı karşıya gelip tartışmalarının bazı mahzurları olsa da, faidesinin daha fazla olacağına inanlardan biriyim. Çünkü tek başına konuşmak, rakip olmadan görüş bildirmek hakikatin ortaya çıkmasında yeterli olmaz.(Başkasının yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu BALYOZ sanırmış) Karşılıklı saygı çerçevesinde, konuları saptırmadan, yalana dolana girmeden, hakikati ve doğruyu söyleyerek yapılacak bir tartışma genellikle doğru sonuçlar verir. Lakin eğer bunun tersi olursa yani “zafer için her şey mubahtır, kazanmak için her şey yapmak serbesttir…” moduna girilirse bu yanlıştır. Filhakika Batı ahlakında bu da mubahtır. İslam/Türk ahlakında ise yalanın birkaç şart dışında (savaş, bozulan evliliği düzeltme, küsleri barıştırma, ölüm korkusu) katiyen yeri yoktur.
DİNLEYİCİ ÇOK DİKKATLİ OLMAK ZORUNDA
Bu gibi tartışmalar çoğu zaman yararlı olsa da bazen de zararlı sonuçlar doğurur.Tartışmacıların üzerinde durdukları konuların mahiyetini, hakikatini, verilerini tam bilmeyen, mevzunun gerçeklerinden habersiz olan, tarafsız, saf niyetli izleyiciler, daha süslü, daha baskın konuşan, karşı tarafın meramını anlatmasını değişik metotlarla ( ikide bir lafının arasına girerek, konu ile alakası olmayan süaelller sorarak…) engelleyen tarafı haklı bulabilirler. Bu konuda (affedersiniz) İnek - Tavuk örneği verilir. Şöyle ki İnek koskoca bir buzağı doğurur (yani büyük bir iş yapar) hiç ses çıkarmaz, lakin tavuk küçük bir yumurta yumurtlar sesiyle yeri göğü inletir. (gündemi belirler)
NE DİYECEKLER NELERİ DİLE GETİRECEKLER ?
Bu güne kadar yapılan konuşmalara, güdülen siyasete, takınılan tavırlara bakarak, gerek Sayın İmamoğlu’nun, gerekse Sayın Yıldırımın hangi konuları nasıl dile getirecekleri üç aşağı beş yukarı belli. Allaha şükür ki Ak parti döneminde İstanbul’un en temel meseleleri çözülmüş durumda: Su, kanalizasyon, çöp, hava kirliliği, arıtma… Bu tartışma 15 yıl önce olsaydı adayların en çok dile getirecekleri mevzular bunlar olurdu. Düşünün, yeterli ve temiz suyu olmayan, hava kirliği olan, kanalizasyonu ve çöp meselesi halledilmemiş bir İstanbul olsa, adaylar başka meseleleri konuşabilirler mi? Konuşsalar bile, Vatandaş, “Kardeşim benim suyum akmıyor, çöpüm toplanmıyor, hava kirli mi kirli! Bana ne parktan, bana ne millet bahçesinden, bana ne metrodan, yeşil alandan… Suda, gazda indirim olacakmış. Olmayan şeyin indirimi mi olur…” Derdi.
Ak Parti Adayı Yıldırım Herhalde Şunları Söyler
Tarafların neleri konuşacağı mevzuunda Tahminimi söyleyeyim: her iki tarafta önce( moderatörün sorması üzerine )seçimlerin iptali ve YSK nın kararları konusundaki görüşlerini dile getirecekler. Sayın Yıldırım, yavaş yavaş, sakin sakin, "Oyların yüzde 10'u sayıldı fark 15 bin azaldı. Yüzde yüzü sayılsaydı sonuç ne olurdu? Biz sayımın yapılmasını istedik CHP engelledi.." diyecek sonra da, bu güne kadar İstanbul’a, Ak parti döneminde yapılanları anlatacak : "Su, doğalgaz, kanalizasyon, çöp, yeşil alan, İst. Hava Alanı, Marmaray, Avrasya, 3. Köprü, Kuzey Marmara otoyolu…Bunlar tek parti iktidarı olmasaydı 50 yılda gerçekleşemezdi. Örnek İzmir..." Diyecek ve ekleyecek. "Bunları yapan biz, şimdi geri kalan birkaç önemli meseleyi de halledeceğiz. Bunların başında ulaşım gelir. Ulaşım içinse en önemli yatırım metro…" Diyecek ve devam edip gidecek. (Sayın Yıldırımın yerinde ben olsam (rakibime başarılar diledikten ve bu tartışmanın tüm İstanbul’a hayırlı olmasını söyledikten sonra) konuşmama şöyle başlarım; “ Ekrem Bey kardeşim eğer sen ve ben bu tartışmayı İzmir de, İzmir Başkanlığı için yapmış olsaydık, en çok tartışacağımız konular Su, Körfezin arıtılması, İzmir’in toplanan çöplerinin depo sorunu… Olurdu. Allah şükür ki İzmir’in 4 katı büyüklüğündeki İstanbul’un bu meselelerini Ak parti iktidarı çözmüş durumda. Sizin de, kamuoyunun da bildiği gibi İzmir 20 yıla yakındır CHP’ nin elinde. Nasıl oluyor da İzmir’de çözülemeyen problemler İstanbul da çözülüyor? İşte aradaki fark, Ak parti belediyeciliğinin kalite farkıdır. Sakın İktidar faktörünü ileri sürme, çünkü İstanbul’da ilk yıllarda merkezi İktidar Ak Partide değildi ve biz o zaman bir muhalefet belediyesi (RP) olarak çok önemli işlere imza atmıştık…”) Bir de Binali Yıldırım değişik söylemlerle İmamoğlu’na içten (değişik holdingler, barolar, Tüsiad, bazı legal olmayan örgütler) ve dıştan (ABD, İng, Fransa, Almanya gibi devletlerin ve bazı yabancı büyük basın kuruluşlarının) desteğinin sebebini sorardım.
CHP ADAYI İMAMOĞLU İSE HERHALDE ŞÖYLE KONUŞUR
CHP adayı Sayın İmamoğlu ise herhalde sözlerine şöyle başlayacak; “Tüm İstanbulluları ve tüm Türkiye’yi kucaklarım. Ben seçilmiş başkanım.Seçimin tekrarı hem halka hem devlete bir yüktür. Enerjimizi boşa tüketiyoruz. Mazbatam haksız yere geri alındı. Seçimi kazanırsam indirimler yapacağım, yol, metro,park yapacağım, yeşil alanalrı artıracağım. İşsizlere iş, aşsızlara aş vereceğim.Öğrencilere kadınlara pozitif ayırım yapacağım. Ötekileştirme son bulacak. Barış, huzur, kardeşlik gelecek, her şey güzel olacak …” Sözlerinden sonra; “ 20 yıldır iktidardasınız, İstanbul'a ne yaptınız ki...? Yolsuzluk, israf, betonlaşma diz boyu, Kayırmalar, yandaşlara peşkeş çekmeler... Saydığınız yatırımları elbette yapacaktınız,. İktidar makamı çalışma makamıdır. Yan gelip yatma yeri değil iş yapma yeridir. (Binali Bey, İzmir , İzmir falan diye lafa karışmaya çalışacak) Saydığınız yatırımları yapıtınız doğru, lakin acaba ucuza mı yaptınız yoksa katbe kat yüksek fiyatlara mı? …” Diyecek.
BAL YİYEN BALDAN LEYLA'YA KAVUŞAN MECNUN LEYLA'DAN...
Son seçimler göstermiştir ki Ak parti her ne kadar birinci parti, Cumhur İttifakı birinci İttifak olsa da bir zayıflama söz konusu. Bu da aslında çok normal. Dünyanın hiçbir yerinde art arda seçimle bu kadar uzun dönem iktidarda kalan parti yoktur. Ak Parti ve Erdoğan Cumhuriyet döneminin(belki de Avrupanın) rekorunu kırıyor. Ama işte o her şeyi hırpalayan, her şeyi eskiten, pörsüten gizemli güç: zaman…En güzel şeylerin bile değerini düşüren usanmışlık. Elbette Erdoğan’ı da, Ak Partiyi de yıpratmıştır. Bu nedenle Sayın İmamoğlu aldığı bu oyları kendi başarısı gibi görürse çok ama çok yanılır. Çünkü Ak Parti sadece İstanbul’u değil Ankara, Adana, Mersin, Antalya …gibi önemli büyük şehirleri de kaybetmiştir. Oralarda İmamoğlu yoktu. Ne vardı? Öğütücü, eskitici zaman değirmeni ve usandırıcı bıktırıcı rutinlik vardı. Bal yiyen baldan, Leylaya kavuşan Mecnun lse Leyla'dan usanırmış.
GALİP KİM OLUR ?
Sonuç; Çok büyük bir hadise olmazsa, (Bazı siyasi uzmanlar bu tartışma beliki de yapılamayacak diyorlar. Uğur Dündarın açıklamaları ışığında hadiseye bakınca ortalıkta garip bir şeylerin döndüğü, esrarengiz bazı gelişmelerin olabileceği görünüyor) bu tartışmadan sonra Millet ittifakını tutanlar (gazeteciler, yorumcular siyasiler, taraftarlar) tartışmanın galibi olarak sayın İmamoğlu’nu, Cumhur ittifakını tutanlar da elbette Sayın Yıldırım’ı galip ilan edeceklerdir. Bir kısım taraftarlar ise hakeme pardon moderatöre kızacaklardır. Son sözü ise 23 Haziranda bütün bu olup biteni sessiz sessiz seyreden, pek konuşmayan, sanal âlem nedir bilmeyen "SUSKUN AZINLIK" söyleyecektir.
Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler.
Not: İstanbul seçimleri BEKA meselemizi çok yakından ilgilendirmektedir. Bunun en büyük delili,ABD başta olmak üzere onun güdümündeki devletlerin ve örgütlerin İstanbul seçimleri ile ilgili yaptıkları açıklamalardır. (Mesela ABD Seçimleri not ettikl diyor) Ayrıca Kıbrıs açıklarında arama yapan sondaj gemimizie ilgili batılıların tehtit ve uyarıları BEKA mızın nasıl bir tehtit altında olduğunu hatırlatmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.