Demliyazılar
Bana Cumhuriyet Gerçeklerini Anlatın..!
"Mustafa Kemal’in İçki Sofrasında Hayali” başlığıyla yazdığım yazıdan dolayı farklı tepkiler geldi.
Gelmesi doğaldır çünkü Mustafa Kemal ismi hâlâ bizim için hassas bir konu.
Mustafa Kemal deyince aşırı bir hassasiyet ortaya çıkıyor ve insanlar da yalan yanlış bilgilerle kafaları karıştırıyor.
Bir şey saklandıkça ve ona normalden fazla hassasiyet gösterilince insanlar onu daha çok merak ediyorlar.
Neden Mustafa Kemal saklanıyor?
Sonuçta bu bizim içimizden doğan bir Devlet Adamı.
Sevabıyla günahıyla bize ait bir lider.
Mustafa Kemal ismini kimse inkâr edemez.
Osmanlı’dan sonra Türk tarihine damgasını vuran bir isim.
Ama neden bize gerçek Mustafa Kemal öğretilmiyor?
Sevabını bildiğimiz kadar günahını da bilmeliyiz.
Korunmadan ve mertçe bize Mustafa Kemal anlatılmalı.
Ben bunu istiyorum.
Tüm gerçeğiyle aydınlatılmalı Mustafa Kemal ve onun yaşadığı dönem.
İstiklal Mahkemeleri de aydınlatılmalı, Dersim olayı da.
15 bin kişinin katledildiği Zilan Katliamı da açıklanmalı, İskilipli Atıf Hoca’nın niçin öldürüldüğü de.
Menemen olayı da tüm çıplaklığıyla aydınlatılmalı, Topal Osman Ağa ile Ali Şükrü Bey’in katledilmesi de.
Tüm belgeler gün yüzüne çıkmalı.
Meclis tutanakları didik didik edilmeli.
Eğer her şey gün yüzüne çıkarsa kimse Mustafa Kemal’i bu kadar merak etmez ve yalan yanlış bilgiler ortalarda dolaşmaz.
Hatta Mustafa Kemal’den sonraki İnönü döneminden saklı kalan konular da konuşulabilmeli.
Sabahattin Ali’nin katli de araştırılmalı, Nuri Demirağ'ın önünün neden ve nasıl kesildiği de.
Nazım Hikmet’e CHP tarafından yapılan haksızlık da araştırılmalı, bir dönem neden İnönü’nün resminin paralarda yer aldığı da.
Ne var, ne yok bilinmeli.
Benim art niyetim yok.
Sadece saklı tarihimizin bilinmeyen sayfalarının sandıktan çıkartılması gerektiğini savunuyorum.
Sonuç olarak Mustafa Kemal’i de İnönü’ye de fanusa koyup korumaya çalışmakla, gerçekte onları korumuşolmayız, bilakis onlar hakkında olur olmaz isnatlarda bulunulur ve oluşan kafa karışıklığı belki de onların haketmedikleri konularda da suçlanmalarına sebep olur.
Mustafa Kemal tarihimizin bir gerçeği.
Bu gerçek, bütün çıplaklığıyla bilinmeli.
İşte burada tarihçilerimize büyük görev düşüyor.
Benim körü körüne kimseye bir düşmanlığım yok.
Benim rahatsızlığım tarihimizin doğru öğretilmemesinden.
Not: Bu yazım ikinci baskıolarak yazıldı. Daha önceki yazımda kendisine hürmet gösterdiğim (ve hâlâ da mesleğinden dolayı göstereceğim) Emine Pişiren Hanımefendi’nin yazısını yayınladım diye çok tepki aldım. Hem Emine Hocam’dan aldım hem de Hocamın yazısını sevmeyenlerden.
Sayın Emine Pişiren Hanımefendi’nin yazısına tepki olarak farklı ve biraz da aşırı yorumlar geldi. Yorumu yapanlar haklı olabilir. Benim köşem her fikre açıktır. Önemli olan kimseye hakaret edilmesin, istihza yapılmasın.
Artık müsamahalı olmalıyız. Her fikri benimsemesek bile tepkimizi legal yollardan göstermeli ve kimseye hakaret etmemeliyiz.
Ben, Sayın Hocamızın daha müsamahalı olmasını beklerdim. Mesajını yayınladım diye bu kadar tepki göstermesini beklemiyordum. Ben onun da fikrinin ne olduğunu okuyucularım bilsinler istedim. Bir kere güzel bir kalemden çıkmış bir yazıydı. Benimserim veya benimsemem önemli değil. Önemli olan zıt fikirlerin de olduğunun bilinmesi.
Emine Hanımın bu kadar tepki göstermesi, olayı mahkeme boyutuna kadar taşımak istemesi anlaşılır gibi değil. Hatta resmini yayınladım diye çok farklı tepki göstererek sadece beni değil bazı okurlarımı da rahatsız etmesi kendi vakarına ters bir durum... Hiç ummadığım bir tepkiyle karşılaşmam beni ziyadesiyle üzdü.
Sayın Emine Hocam haddim değil size nasihat etmek. Siz olgun ve değerli bir meslek erbabısınız. Kabul etmeliyiz ki, artık bazı şeyler değişti. Eskisi gibi değil. Türkiye’de her şey tartışılır olmaya başlandı. Yeri geldi Dersim tartışıldı, yeri geldi İnönü tartışıldı, yeri geldi Topal Osman tartışıldı. Artık Mustafa Kemal gerçeği de tartışılabilmeli. Bazı tabuların yıkılması gerekli. Hiçbir şey gizli saklı kalmayacak. Yakın bir zamanda tüm gerçekler ortaya çıkacak. Bize yalan yanlış öğretilen tarih bir gün gelecek toprağa gömülecek ve gerçek tarihle yüzyüze kalacağız. Bu durumdan kimileri memnun olur, kimileri de olmaz. Önemli olan tarihimizin tüm çıplaklığıyla bilinmesi ve gerçeklerle yüzleşilmesidir.
Artık halkımızın, gerçekleri kaldırabilecek olgunluğa eriştiğine inanmamız gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.