Atila ALTUNTAŞ
Avrupa'nın ırkçılıkla imtihanı...
Avrupa kıtasında son on yıldır egemen sınıflar tarafından, göçmenler, yabancılar, işsizler ve yoksullar üzerinden sürdürülen düşmanca siyaset, etkisini kısmen de olsa İsveç’te göstermişe benziyor.
Geçen hafta Stockholm’ün güneyinde bulunan Kärrtorp semtinde ırkçılığa karşı gösteri yapan kalabalık bir insan topluluğuna, 50-60 kişilik Nazi yanlısı bir grup saldırdı. Molotof kokteyl, taş, sopa ve şişelerle bölgeyi savaş alanına çeviren siyah giyimli Nazi yanlısı grup, 2 kişiyi de bıçakladı.
Olaylar sonrası polisin cinayete teşebbüsten 28 kişiyi tutukladığını bildirildi. Olaylara müdahale eden onlarca polisin yaralanırken, bıçakla yaralanan 2 kişi hastaneye kaldırıldı. Bu olay İsveç kamuoyuna bomba gibi düştü.
Dagens Nyheter gazetesi, ’’Stockholm’de Nazi karşıtı göstericilere saldıran Nazi yanlılarının çoğu 20 yaşın altında. Daha önce pek çok suçtan tutuklanmış olan bu gençler, İsveç’te yaygınlaşan yeni bir ırkçı neslin habercisi.’’ yorumu ile olayı okurlarına duyururken, Aftonbladet gazetesinde ise, bu olayları önceden haber alıp önleyemediği için İsveç İstihbarat Teşkilatı Säpo’nun polisi suçlamasına yer verdi. Hiç şüphe yok ki; İsveç’te ırkçı ve yabancı düşmanı hareket elbette bir anda yükselişe geçmedi. Bunun gerçekleşmesi için bir zeminin oluşması gerekiyordu.
İsveç’te Nazi yanlısı gençler merkezi partilerin politikalarından memnun değil. Kültürel ve milli kimliklerini kaybetmekten büyük endişe duyuyorlar. Bu sebeple seslerini duyurabilecekleri radikal görüşlü organizasyonlara destek veriyorlar.
Özellikle 11 Eylül sonrası terörle savaş’ politikaları kapsamında Müslümanların hedef haline getirildiğini ve İslam dininin gündelik politikalara kurban edildiği bir ortam var. Son 12 yıldır, 11 Eylül bahane edilerek, Avrupa’daki Müslüman toplumuna, nasıl bir geçmişe sahip olduklarına bakılmaksızın, düşman damgası vuruldu veya şüpheli gözle bakıldı.
İnternet ortamında mantar gibi çoğalan ve İslam düşmanlığı ve ırkçılık üzerine yayın yapan siteler de diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, daha çok aile sorunu yaşayan İsveçli gençleri de ağına düşürmeyi başardı. Ben bu sitelerden bir-kaç tanesini takip ediyorum.
İslam aleyhine veya göçmenler aleyhine yayımlanan haberler tıklama rekoru kırdığı gibi , 500 kişi tarafından da ortlama yorum yapılıyor. Öte taraftan sosyal paylaşım ağları facebook ve twitter’da yüzlerce ırkçı site, gün boyu ülkede yaşayan Müslüman ve göçmenler hakkında asılsız haber ve resim paylaşıyor. Her ne kadar ’’ırkçılık’’ kokan olaylar vuku bulsa da, İsveç’te 2014 yılında yapılacak genel ve yerel seçimleri Sosyal demokratların başı çektiği koalisyon partileri kazanacak gibi.
Sol yelpazenin kuracağı hükümetin ilk işi, başka devletlerin iç işlerine karışarak tarihini yargılama yerine, Nazi yanlısı grupların ve oluşumların üzerine gitmesi olması gerekir. Gemi delindi ve su almaya başladı. Özellikle İnternet ortamında hayat bulan ve filizlenen bu kesime önlem alınmadığı takdirde, hepimiz batarız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.