Aslan Çakallarla Dövüşmez/ Şah Operasyonu

               Ey Türkiye kamuoyu! Haydin koşun! Durmayın gelin! Ey sağcılar - solcular, ey ilericiler- gericiler, ey kadınlar - erkekler, ey Ak partililer,CHP liler, MHP liler, HDP liler, Milli Görüşcüler, Hizmete mensup olanlar...Kısaca  Türkiyede yaşayan herkes! Taze bir mevzumuz var. Tartışmak, birbirimize kızmak, birbirimizi kırmak, birbirimizi yaralamak için.  Adı: "Şah Fırat Operasyonu"

                Bu operasyon, kimilerine ( iktidar ve onu destekleyenler)göre "şanlı, başarılı, parmak ısırtan bir operasyon," kimilerine (CHP ve MHP) göre ise "korkakça bir sıvışma, vatan toprağını terketme, cenk meydanından kaçma..." Ülkemizi ve etrafımızı ilgilendiren her siyasi, sosyolojik, dini ve askeri meselede olduğu gibi yine ülkemiz insanı ikiye bölündü. Daha doğrusu ülkemiz insanı adına siyaset yapan söz söyleyen insanlar, partiler, basın mensupları  ikiye bölündü. Yoksa tabanda günlük işleri ile meşgul, parti tutma fanatikliği olmayan, kendi halindeki vatandaş çok sağduyulu, pek sakin, kıs kıs gülüyor kendi adına yapılan konuşmalara, kendi adına yapılan değerlendirmelere. "Vatandaş böyle diyor!" "Halk böyle söylüyor!" "sokak şöyle değerlendiriyor!" Bunların hepsi afaki değerlendirmeler. Bir kaç kişi ile yapılan konuşmayı, bir kaç kişi ile yapılan değerlendirmeyi tüm halkın görüşü imiş gibi sunma büyük bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Benim yazımdaki görüşleri de bu çerçevede değerlendirebilirisiniz. Çünkü bende bu yazıyı yazarken tüm halkla görüşmüş,  milletin çoğunun görüşünü almış falan değilim. 

                Gelelim güncel konumuza yani "Şah Fırat Operasyonu Zafer mi Hezimet mi?" mevzuuna. Bu mevzuya girerken baştan şunu söylemeliyim. Bu hadisenin olduğu bu günlerde eğer iktidarda CHP veya MHP, muhalefette de Ak Parti  olsaydı emin olun bu günkü başbakanın söylediklerini iktidarda olan CHP li veya MHP li başbakan aynen söyleyecekdi. Muhalefette olan Ak Parti başkanı da CHP VE MHP sözcülerinin liderlerinin dediklerini diyeceklerdi.(AK Partinin böyle yapacağı kesin değil.Yalnız ihtimali büyük. Çünkü onu henüz muhalefette görmedik. Yalnız bu ülkede yaşayanlar bilri ki 60 yıllık siyasi hayatımız bu gibi örneklerle dolu.)  İktidarda olan, millet adına, devlet adına  risk üslenen partiler, yöneticiler işin tabiatı gereği  daha temkinli, daha yumuşak daha sakin adım atmak zorundalar. Muhalefette olanlar ise "olmaz böyle şey!" "Bu bir yenilgidir!" "Nerde devlet nerde millet?" der, demiştir, gelecekte de diyecektir. Burada bizim dikkat etmemiz gereken şey "devlet aklı" ile"muhalefet ve fert aklının" farklı konumlardan ve farklı mevzilerden olaya baktığı gerçeğidir. İktidarda olanlar, mevzuya   devletin tüm kurumlarından (mit, emniyet, genel kurmay )gelen istihbaratlarla  bakıyor. Muhalefet ise bu bilgilerden mahrum. Mesela şimdi muhalefet ve onu destekleyen gazetecilere, vatandaşlara şunu sorsak haklı olarak bilmiyorum diyecekler: " Mezarın 20 km çevresini baz aldığınızda  dört  yönünde hangi güçler hakim: Esed mi, Nusra mı, ışid mi ÖSO mu...? Suriye de savaşan tarafları hangi devletler, ne kadar destekliyor? İsrail, ABD, İran, Rusya, Almanya, Barzani, Irak merkezi hükümeti, Türkiye...  Suriye'de kimlerle birlikte,  kimlere karşı konuşlanmış durumdalar? Suriyede bir mezhep savaşı mı var yoksa  bir ırk savaşı mı? Yoksa bu karışıklıkta kan içici emperyalistler (abd, rusya, çin, ab) aliyi hamzaya, ömeri osmana, zeynebi ayeşeye karşı kışkırtarak bir ümmet katliamı mı yapıyorlar? Bu kirli ve haram savaş, sunni, vehhabi, şia  savaşı mı?  Türk, Kürt, Arap, Fars savaşı mı? Bu ardı arkası kesilmeyen soruların cevabını bilmeden "Şah Fırat Operasyonu Zaferdir" demek de yanlış, "hezimettir" demek de. Biz normal vatandaşların (iktidarı veya muhalefeti destekleyen normal sıradan vatandaşların)  diyeceği  şu: "du bakalim."

                Evet düne kadar "Oraya yapılacak bir taarruz misliyle karşılık bulur"  diyen iktidar türbeyi oradan kaldırmakla bu sözünden geri adım atmış oluyor. Muhalefet bundan siyasi çıkar elde etmek için (haklı olarak) bağırıp çağırırken vatandaşın,  türbenin daha önce 1939 da İsmet İnönü döneminde, 1975 de içinde MHP ve MSP nin de bulunduğu MC koalisyonu döneminde türbenin ve  emanetlerin  vatana daha yakın ve daha güvenli bir yere taşındığını bilmediğini sanıyor. Ve muhalefete soruyor? Irak'daki elçilik mevzuunda hükümete , "Niye zamanında haber alıp orayı boşaltmadınız?" " Daha önceleri 1. dünya savaşı sonunda masada (Lozanda) Misakı milli sınırları içinde olan Musul, Kerkük, Batı Trakya, Adalar nasıl kaybedildi? Kaldı ki türbenin yeni yapıldığı yerdeki toprak büyüklüğü terkedilenden az değil."   Daha da ileri giderek diyor ki; "Ey CHP! sen ne zamandan beri Türbeler için mücadele ediyorsun. Sen değil miydin 1924 de hilafetle birlikte  tekkeleri,  zaviyeleri,  türbeleri kapatan?"

                                       Aslanlar Çakallarla Savaşmaz 

                Çok fazla hayvan belgeseli izleyen ben ise bu mevzuyu, o belgesellerde çok sık rastladığım bir sahne ile açıklamak istiyorum.  Kral aslan, çalışır çabalar bir avı yakalar. Usülüne uygun avı öldürdükten sonra yemeye başlar. Eğer avına ortak olmak için bir aslan falan gelirse onunla mücadele edip kovalar. Öyle değil de Onlarca çakal veya onlarca sırtlan kendisini rahatsız ederse  avdan ya bir parça alır veya almaz orayı vekar içinde terk eder. Çünkü aslan ancak aslanla muhatap olur. Bu gün Suriyede, meydanda  aslan yok. kendisini aslan zanneden, gerçekte aslan soyu ile alakası olmayan ABD nin, AB nin, Rusya'nın, İran'ın, İsrail'in ortaya sürdüğü aldatılmış "çakallar",  kandırılmış "sırtlanlar"  var. Akıllı ve cesur bir aslan bu savaşı kabul etmez. Varsa yavrusunu da yanına alıp bir kenara çekilir . Ne zamana kadar?  Kendini aslan zanneden, fakat ortada gözükmeyen, sırtlanların, çakalların arkasına gizlenenlerin ortaya çıkacağı zamana kadar.  

        

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.