xxxx111
Askerlik şövalyelik mesleğidir
Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesine son bir umutla dün bir kez daha girdim. Geçen haftadan buyana yeni tek 'bilgi notu' girilmiş... Nota göre, haftalık bir televizyon programında TRT ile işbirliği yapmış TSK; 'Savaşta-Barışta Türk Ordusu' adlı programın bu haftaki bölümünde 'Derinlerdeki kahramanlar' konusu işlenecekmiş... Bir söyleşinin de yer aldığı programı bugün 13.30'da izleyebilirsiniz...
Ben evde de olsam izlemeyeceğim.
Türk Silâhlı Kuvvetleri hayli zamandır yanlış haberlerle gündemde. Aslında 'haberler' değil yanlış olan, haberleştirilen olaylar yanlış... Son iki haber 'Heron' denilen insansız istihbarat uçaklarıyla ilgili. İlkinde, PKK militanlarının üzerinde uçan Heronlar fazla zayiat veriyor diye endişelenen bazı subayların dinlemeye takılan konuşmaları var. İkinci haberden, PKK'nın bir karakola baskın yapacağından Heron'lar sayesinde çok önceden haberdar olan komutanların kıllarını kıpırdatmadıklarını, yedi gencecik erin bu yüzden şehit düştüğünü öğrendik.
İlk haberi Bugün gazetesi 15 Temmuz günü yayımladı, ikincisi de 2 Ağustos tarihinde Taraf'ta çıktı. Birinin üzerinden neredeyse 40, diğerinin ise 20 gün geçmiş...
TRT'de yayımlanacak programı 'saygıyla kamuoyuna duyuran' Genelkurmay bu iki vahim iddia konusunda suskun kaldı. İktidar partisinden "Açıklama bekliyoruz" sesleri yükseldi, CHP'nin yeni genel başkanı "Heron'lar konusunda kuşkular giderilmeli " dedi, Cumhurbaşkanı "İnceletiyorum" açıklamasını yaptı. Günlerdir medyada konuyu sıcak tutan haberler ve yorumlar çıkıyor...
Genelkurmay ise suskun kalmayı yeğliyor...
"Sen de suskun kaldın" dedi bir dostum. Doğrudur, konuya ilişkin bir tek yazım yok bugüne kadar; bilerek isteyerek uzak durmaya çalıştım. Her iki haberde yer alan iddia o kadar 'vahim' geldi ki bana, böyle olaylardaki "Doğru olamaz" tepkim bu defa da hareketlerimi kısıtladı.
Yıllar önce Nazlı Ilıcak'a gönderilen "PKK'yla irtibatlı gazeteciler ve sivil toplum önderleri" ile ilgili, iki gazetecinin işini kaybetmesine, bir toplum önderinin ağır yaralanmasına yol açan 'andıç' konusunda da aynı 'inanmazlık' tepkisini vermiştim ben...
Ne yapayım, ülkemin silâhlı kuvvetlerinin vatandaşları zora sokacak komplolara tevessül edebileceğini düşünemiyorum, bu da benim zayıf noktam işte... Yakalanan bir PKK'lının ifadelerine söylemediği bazı ayrıntılar ekleyip insanları töhmet altında bırakmak, tetikçilerin hedefi haline getirmek bana bugün bile 'şövalyece' gelmiyor...
Oysa askerlik 'şövalyelik' mesleğidir.
Şimdiki iddialar daha az vahim değil. "Generaller askerlerin ölümünü seyretti" başlıklı ikinci haberin özetini okuyun da vahameti kendiniz anlayın: "Hakkari'nin Çukurca İlçesinde yedi askerin yaşamını yitirdiği Hantepe baskınının başta Genelkurmay olmak üzere 30'ya yakın birim tarafından canlı olarak izlendiği ortaya çıktı. Saldırıdan 20 dakika önce bölgeye giden Heron, PKK baskınını saniye saniye Karargâha iletti. Heron'un çektiği görüntülerde mevzilere yaklaşan PKK'lıların askerlerin üzerine attığı bombalar büyük gürültüyle patlıyor. Bu sırada kaçışan askerler pusuya yatan PKK'lılar tarafından kurşun yağmuruna tutuluyor. Bütün bunları canlı izleyen komutanlar bölgeye bir helikopter bile göndermedi."
Olacak şey değil. Peki olmuş mu? Gazete olduğunda ısrarlı; generallerin izlediği Heron görüntülerini de internet sitesine koydu Taraf. Milli Savunma Bakanı "Koordinatlar değişmiş" gibi hiçbir anlam taşımayan bir şey söyledi, ama Genelkurmay'dan sadre şifa bir açıklama şu ana kadar gelmedi.
Hadi bu görece olarak 'yeni' bir olay, araştırması bitmemiştir diyelim. Peki ya ilk olay? Onu da Bugün gazetesinde yer alan özetiyle aktarayım: "Skandal görüşme 2007'de yaşandı. 10 Ekim 2007'de Ankara'daki 388 XX X6 nolu sabit telefondan bir GSM numarasını arayan subay heronların çok iyi tespit yaptığını, PKK elemanı olan kendi adamlarının çok zayiat verdiğini aktardı. Heronlar'ın düşürülmesini ya da koordinatlarının değiştirilmesini isteyen subaya, karşı taraf ise, bir çaresine bakacakları cevabını verdi."
Mahkeme kararıyla dinleme yapan devletin istihbarat örgütü, PKK'lılardan "Bizim çocuklar" diye söz eden subaylar arasındaki görüşmenin bandını Kara Kuvvetleri aracılığıyla Genelkurmay'a iletmiş. Ne zaman? 2007 yılında. Kendisine iletilen bandı derhal incelemeye almamış mı Genelkurmay? Almışsa, üç yılda sonuca bağlayamamış mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.