Nurhan Bahçe GENÇ
ANSIZIN...
Bilinçli farkındalık, anı yakalamak, anın içinde kalmak, aslında kendini bilmek, kendinde kalmak olarak ta anlaşılabilir. Şöyle de diyebiliriz; insanın içinde bulunduğu duruma motive olması, dikkat ve rikkatini konuya yoğunlaştırmasıdır. Öyle ise; hayatımızın en önemli anlarını, vaktimizin çoğunu anı yakalamadan ve farkında olmadan geçiriyoruz.
“Hayatta en kıymetli hediye ‘Zaman’dır. Kime hediye ettiğine dikkat et”diyen Özdemir Asaf ne kadar haklı. İsrafın dibine vurduğumuz, anı ıskaladığımız tek mefhum zaman.
Bir bebek dünyaya gözlerini açar, güneş göz kırpar hoşgeldin, der gibi. Ne bebek, ne güneş farkında. Bir adam evlenir, bir kadın mahkeme koridorlarında boşanabilmek için çırpınır. Birisi evine taşınır, diğeri evinden taşınır. Bir pazarcı yarına kalmaması gereken sebzelerin hesabını yapar, gariban cüzdanına bakar çaresiz, yaşlı bir amca yalnızlığın ne kadar zor olduğunun ve kaçırdıklarının muhasebesinde.
Hiç kucaklamadığı yavrusuna söylemediği sözün telaşında bir baba, elinden tutmadğı için, sevdiğini söyleyemediği için mahcup bir koca, ‘şurada yatalak olsa, nefes alıp verse yeterdi’ diye giden eşinin ardından mersiyeler dizen bir kadın.
Sevmek için aşık mı olmak gerek? Aşkı bekleye bekleye ölüyor gençler. Dağlara ışık veren ay yolunu şaşırmış, yıldızlar gökyüzünde saklambaç oynuyor. Ebelemek dünyaya nasip olur mu?
Bir ağaç meyveye durmuş, sabrın son demlerine vurmuş. Bir yokuş çıkıyor hayatın bir yerinde insan. Böyle kalmaz değişir belki ansızın.
Bahar gelir umutla güzel günler müjdeler, arkasında gizlice, sinsice bir kışı saklar. Irmağın tersine aktığı görülmüş mü?
“Bir bakış, bir bakışa neler neler anlatır, bir bakış bir aşığı senelerce ağlatır” yazardık önceleri her dönemin kendine has hatıra defterlerine. Hatıralar önemliydi, arkadaşlıklarda. “sepet sepet yumurta, sakın beni unutma”yla biterdi. Unutmazdık. Dilimizin, kalemimizin ne söylediğini beynimiz duyardı. Yalan söylemez, hinlik nedir, aldatmak, kandırmak nedir bilmezdik.
Yalakalık ve riyakarlık paçamızdan akmazdı. Şikayet etmezdik en çoğu da, bilirdik her güzelin ömrü kısadır, geçergider ansızın.
Hem gelir hem gider sevinçle, keder. İnsanız olmaz mı? Ayrılık olur, hicran olur, buluşmalar ya başka bahara ya da ahirete kalır. Radyo da Musa Eroğlu bir yanık türkü de , “Gitme dedim ben sana çaresi yok gideceksin “ der. N. Fazıl cevap verir, “Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar”. Biri bekler, biri gider, biri kavuşmanın zevkine varır hücrelerine kadar. Bir şehre bir adam gelir yeni hikayeler başlatmaya, umut bir isim olmaktan çıkar, nice kapıların adı olur. Kavuşmadan yaşanır mı?
Bir harama gözü değdi, ruhu yanık birinin, bir günahı boynuna astı idam mahkumunun yaftası gibi bir kadın. Bir çocuk tırmanarak komşunun duvarına, bir meyve aşırdı. Mahallenin dedikoducusu çok zaman bardağı taşırırdı. İnsan bu ya zayıf. Düşüverdi suç olacak, sorgulanacak, hakkında konuşulacak bir zaafın içine. Konuşan mı suçlu, konuşturan mı yargısız infaz olur mu? Ah bu dil yok mu, kemiği yok ya, döner her yere, her şeye ansızın.
Canı vardır serçenin hatta karıncanın, küçük görme hiç bir şeyi. Yaratanın izi var, yaratılmış her şey de. Sebepsiz, sa’ysiz olur mu? Elsize el , dilsize dil, gönülsüze gönül ol. İçinde insan yoksa viranedir o mekan, yarsiz, cansız, ruhsuz olur mu?
Seversen, görürsen, tutarsan bir eli, bir kalbin kapısında beklersen bir bakarsın yazgın olan karşında, mutluluk bu, o dagelir ansızın.
Fedakarlık etmeyenin karı olmaz. Yol gitmez yürümeyince, dert bitmez çekmeyince. Acının içinden geçer tırtıl kelebek olana kadar. Hürriyetin yolu aşksız, çilesiz, dertsiz olur mu?
Musa olsan, Hızır’ın yanında rehnüma, zahirdir gördüğün. Künhüne vakıf olmak için susmanın asaletine sığın. Kalabalık içinde uğultusuz olur mu? Tenhanın uzletinde, seni gören biri var. Kuyularda kalsan, bir kervanbaşı gelir tutar elinden. Korkma, üzülme “la tahzen illa maana.” Huzurun kalesine adım kala, sebatsız, sabırsız olur mu?
Her gün gelir, her şey geçer.
Böyledir yaşamak, yorulur insan. Bir an gelir dinlenir ansızın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.