xxx78
Amerika hep yanlış yapıyor
Amerikalılar başkalarının işlerine burun sokmakta mâhirdirler; dünyanın son 50 yıllık tarihi ABD'nin bir yerlere müdahalelerinin de tarihidir. Darbeler, ayaklanmalar, ekonomik bunalımlar ve siyasi altüst oluşlarla sonuç almanın en ince yöntemleri Amerikalılar tarafından icat edilmiştir.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'nda kabul edilen 'Ermeni karar tasarısı' ABD'nin başka ülkelere müdahale alışkanlığının bir örneği; ayrıca yöntemin başkaları tarafından da kullanılmaya açık olduğunu gösteren yanlış bir örnek...
Ermeni diyasporası, ya da Ermenistan dışında yaşayan Ermeniler, ABD siyasi sisteminin boşluklarından yararlanarak, son 20 yıl içerisinde beşinci kez, 'tasarı' çıkartmayı başardı. Tasarının yasalaşması için önce Temsilciler Meclisi'nde sonra da Senato'da onaylanması gerekiyor. İlk dört denemenin dördü de sürecin bir yerlerinde kesilmişti.
Bu defa da öyle olması muhtemel... Kronolojik olarak değerlendirildiğinde, tasarının ilk dört denemede bulduğu oy desteği artık yok. Koridordan toplananlarla muhalif oy sayısı 23'te kaldı; daha önce 10'u pek bulmayan 'red' oyları ise bu kez 22'ye çıktı.
Şimdi ne oldu? 23 Temsilciler Meclisi üyesi parmak kaldırdı diye tarihin derinliklerinde kalmış olaylar bundan böyle daha mı anlaşılır halde? Tersi olsaydı, tasarı bir oy farkla reddedilseydi de aynı soruyu sorabilirdik: Üçüncü bir ülkenin politikacılarının iki ülkeyi ilgilendiren bir konuyla ilgili görüşü neden tarihi bir olay hakkında son görüş olsun ki?
Son görüşü, tarihçiler ve konudan doğrudan etkilenen insanların yaşadığı ülkelerin yöneticileri söyleyebilir ancak... Son iki yıl içerisinde İsviçre'nin arabuluculuğuyla sürdürülen müzakereler, Türkiye ile Ermenistan arasında olumlu gelişmelerin yaşanmasına, sorunu bütünüyle geride bırakmayla sonuçlanabilecek bir yakınlaşma süreci başlamasına yol açtı. İmzalanan protokollerin iki ülkenin Meclis'leri tarafından onaylanmasıyla girilecek yeni aşamada kalıcı barışa ulaşmak pekâlâ mümkün.
Komisyon'daki oy kullanma biçimi tam bir rezaletti. Komisyon başkanı koridorda tasarıya 'evet' oyu verecek politikacı aradı durdu. Bunu yapabilmek için de, oylamaya istediği yerde ara verdi, işine geldiği yerde de oylamayı bitirdi. Demokrasi dersi vermeye alışkın Amerikalıların bile savunmakta zorlandığı anti-demokratik bir görünüm hakimdi bütün oylamaya...
Geçmişte de benzer sorunlar yaşandığı ve Türkiye'yi zora koşmayı planlayanlar önceki denemelerde sonuç alamadıkları için işin peşini bırakmalı mıyız?
Bir yandan Ermenistan'la başlatılan süreci gözden geçirirken, bir yandan da Amerikalı politikacıları başka ülkelerin işlerine burun soktuklarına pişman edecek tavırlar almakta elbette yarar var. Ülkemizle iş yapan bazı Amerikan şirketleri son anda devreye girip Türkiye'yi darıltmanın zararını anlatmaya çalıştılar. Onların korkuları istikametinde bir-iki ihale iptal etmek neden düşünülmesin?
İki ülke arasında son yıllarda meydana gelen yakınlık Amerikan yönetiminin Türkiye'yi çantada keklik görmesine mi yol açtı acaba? Yoksa Washington'u ağır bir sis perdesi sardı da, oradan bakıldığında 'Yeni Türkiye' bütün özellikleriyle görülemiyor mu? Amerikan terazisi, daha demokratik olma yolunda çabalayan, hukuk devleti ilkelerini hayata geçirme derdinde, komşularıyla ihtilâflarını sona erdirmeye kararlı Türkiye ile Kaliforniya'daki birkaç bin oyu aynı ağırlıkta mı tartıyor?
Mesele Ermeniler'in gönlünü almak ise, bunu da Ermenistan'ın komşusu Türkiye ABD'den daha iyi yapabilir.