Teslime Gülsen NURDOĞAN
AMCAM
Ne zaman yüzüne baksam kalbim sevinçle dolardı. Hep gülerdi yüzü. Gülmek amcamda bambaşkaydı. Ne kahkaha diyebilirdim buna ne de tebessüm... adını koyamadığım bir gülüştü. ''anne amcan gülerken gözleri kayboluyor'' diyen kızım da onun gülüşlerinin farkını anlatmak istemişti.
Sohbeti keder ve gamlarımı dağıtırdı. Bir müminin kalbine sevinç koymak amellerin en güzelindenmiş ya; amcam bu konuda otomatiğe kurulmuş gibiydi. Onun yanında dilsiz dillenirdi, en azından bu benim için böyleydi.
Ücra, küçük bir köyde otururdu. Gençliğinden beridir şoförlük yapmış, böylece bir çok yer gezmiş, yurtdışına gitmişti. Henüz elektriğin olmadığı o dönemde Irak'tan bir televizyon getirmiş, aküyle çalıştırmıştı. Tüm köy çocukları oraya toplanmış onlara bir şenlik yaşatmıştı. Okul bilmemiş, diploma görmemişti ama kendini geliştirip çok şey öğrenmişti.
Babamın amcasıydı. Babamdan sadece bir kaç yaş büyük olduğundandır belki de iyi bir arkadaşıymış. Hem babam hem amcam birlikte yaşadıkları maceralarını anlatırlardı. Rahmetli amcamın lakabı cevcet'miş. Babam bir gün demiş ki:
Amca sana okuma yazma öğreteyim mi? Öğret, demiş. Bak Cenenee Ce, bir de Ve. Ne etti Cevv. Bir de Ce, deyince ... amcam anlamış tabi babamı kovalamaya başlamış.
Bu Kasım vefat etti. Uzun süredir kalp rahatsızlıkları vardı. Amma asıl ölüm nedeni kalp değil KOAH'mış. Bir hastanenin yoğun bakım servisinde vefat etti. Hastalıktan da tedaviden de korkmazdı. Tam yedi kez anjıyo oldu. En son kalbine pil takılmıştı. Pille iki aydan az bir süre yaşadı. Onu en son gördüğümde kalbine yeni pil takılmıştı. O eski gülüşleri kaybolmuştu. Çok üzgün görünüyordu. Telefonla görüşmeyi yasakladı doktor dedi, kalbindeki pili göstererek.
Soğuk bir gündü ve evinin balkonundan köyü seyreder bir vaziyette oturuyordu. İçerde duramıyorum dedi. Hiç olsun burdan geleni gideni seyrediyorum. Gelinden bir çorap istedi. Çorapları ayağına ben giydirdim. O kadar seviyordum ki amcamı o zaman ayaklarını öpseydim keşke. Baban beni yoklamaya gelsin dedi. O benim yeğenim, niye beni yoklamıyor dedi. Ağlıyordu. Seni hastanede sanıyor amca. Söylerim gelir dedim. Bir kaç kez tekrar etti. Her söyleyişinde ağlıyordu. Babam ertesi günü amcamı ziyaret etti.
Yazları köye gidiyordum. Bizim evin önünden köy yolu geçiyor. Bazan pınar suyu götürürdü evine. Çok sık geçerdi yoldan. Onunla çay içmeyi, birlikte yemek yemeyi hepimiz çok severdik. Fadıma ablayı da al gel derdik. ''Abılan gelemez, ayakları ağrıyor'' derdi. Ne kadar neşelenirdik amcam bize gelince.
Son iki yıldır köye çok gidemedim. Bu yüzden fazla görüşemedik. Hep dua ederdim, amcam yaşasın Allahım derdim. Onunla uzuun uzun sohbet etmek isterdim. Hiç doyamamıştım sohbetlerine. Vedalaşırken derdim ki ''sen ölmeyeceksin daha amca. Seninle çok sohbet edeceğiz'' derdim. Bu ona hem teselli olsun diye (hasta olduğu için) hem de amcama hürmetimi ifade ederdim. Amcam ve hanımı iki yaşlı komşumdu. Dünyanın en güzel komşularıydı.
Kabristanda toprağa verilişini izledim. O hayat dolu, o yüreğimdeki keder bulutlarını dağıtan amcamın dünya yüzüne vedasını izledim. Ahirete kaldı görüşmek. Rabbim dedim, amcam benim bu köyde sığınağımdı, arkadaşımdı, canımdı, dedim. Rabbimden cennette tamamlayacağımız sohbetler istedim. Amma artık köyümün bir tarafı çöktü. Onunla birlikte babaannemi dedemi tekrar toprağa verdim. İyice öksüz kaldım. Çok özleyeceğim seni amca. Mekanın cennet olsun.
Babam amcam ve ben. Bir geceyarısı amcam kamyonuyla Gavurdağının virajlarını kıvranıyordu. Bir bozlak havası tutturmuştu. İkisinin ortasında oturuyordum ben. İki güzel insanın, babacığımın ve amcamın. Onları benden ayırma Allah'ım. Kusurlarını affeyle. Hepimizi cennetine dahil eyle.
Evinin balkonunda otururken arada karşı dağlara gözünü çevirir; şu dağda otuz kırk tane davarım kaldı derdi. Gücüm yokki gidip getireyim derdi. Dağ keçisi oldular artık tutulmazlar da derdi.
Kalbinin hastalığına aldırış etmez fasulyelerine salatalıklarına ağaç keser getirirdi. Çalışkandı. Ölene dek çalıştı, yaşama sımsıkı sarılıydı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.