Lütfi AYHAN
AMANOSLAR AĞLIYORDU MELEKLER GÜLÜYORDU
Bu yazıyı niçin yazıyorum?
Cenazesine gittiğim Dörtyol/ Kuzuculu Rahmetli Şehid Uzman Çavuş İsmail Sarıcan, benim ne akrabam olur, ne tanıdığım. Ne bir ahbabımın oğlu, ne bir tanıdığımın yeğeni. Ne köylüm olur ne de hemşerim. Onun cenazesine gitmek için, hiçbir resmi veya gayrı resmi görevim de yok. Gittiğim zamanv(manevi çıkar hariç) bir çıkar elde etmeyeceğim, gitmeyince de herhangi bir zarar görmeyeceğim. O zaman bu törene ben niçin katıldım? Tanımadığım, bilmediğim, adını ve şehadetini . internetten , salasını cami hopörlerinden, işittiğim bu kardeşimin cenazesine beni götüren saikler,sebebler neler ?
…………………………………………………….
Perşembe günü Öğleyin Konya'dan Dörtyol a gitmek üzere yola çıktım, herhangi bir korkuya, endişeye kapılmadan,” önüme bir Harami çıkar mı, yolumu bir eşkiya keser mi?” korkusunu yaşamadan, Karapınarı, Ereğli'yi, Pozantı'yı, Adana' yı geçerek 450 kmye yakın yolu katederek güvenle menzil-i maksuduma vasıl oldum. Üstelik de gittiğim yollar, bir zamanlar şoförlerin korkulu rüyası olan Toros Dağlarından geçiyordu. Eskiden dik yamaçlarla, zorlu yokuşlarla dolu olan bu yollar, şimdi kaliteli, güvenli, konforlu, 3 gidiş 3 geliş olarak otobana dönüşmüş durumda. Devlet dediğimiz o mükemmel teşkilat yaptı bu işi. Bizim verdiğimiz vergilerle, bir zamanlar aşılmaz zannedilen dağları delerek, geçilmez zannedilen derin vadileri viyadüklerle yükselterek başarmış devletimiz. Elbette buraları yapan yöneticiler, buralara harcanan paraları ceplerinden vermediler. Bizlerin vergileri ile oldu bu işler. Ama Neticede hepimizin faydalandığı, hepimizin güven ve huzurla yolculuk yaptığı hoş ve güzel yollar var şimdi bu güzergahta.
Dörtyol'a varıp dinlendikten sonra sabah namazına gidip, Dörtyolun en büyük camisi olan ÇerkezHoca Camisinde namazı eda edip dışarı çıkınca, şehidin selasını duydum. Eve gelip internetten şehidin adını ve nerede toprağa verileceğini öğrendim. Kuzuculu beldesinde, Cuma namazından sonra yine aynı yerde kılınacak cenaze namazını mütakip, beldenin şehitliğinde toprağa verileceğini öğrendim. Eşimle birlikte şehidin cenazesine katılmak üzere yola revan oldum.
……
Hafif bir yağış var Dörtyol’da. Lakin hava tatlı ve ılık. Gökyüzü gri bulutlarla kaplı. Amanos Dağlarının tepeleri dumanlı ve puslu. Güneş, oturduğu GÖKSARAYININ buluttan perdelerini ara sıra açarak Dörtyol’a ve Kuzuculu'ya bakıyor. Dörtyol’daki Akdeniz kıyıları, masum bir hüzünle, kutsal ve bereketli gözyaşlarını göğe ve Amanos Dağlarının zirvelerine gönderiyorlar. Dörtyol’daki tüm camilerden 1 Kasım Cuma gününün seherinde şehid uzman çavuş İsmail Sarıcan için okunan salalara ilaveten Belediye hopörlerinden de bu haber Dörtyol halkına birkaç kez duyurulmuştu. Şehrin semaları, mavi Akdeniz kıyıları,sarı yeşil portakal bahçeleri ve yemyeşil Amanos dağları bu sayha ile çalkalanıyordu sabahtan beri..
Kuzuculu’da Büyük bir kalabalık göze çarpıyor. Asker, polis, sivil halk, kadın erkek, yaşlı genç... Hepsi ama hepsi hüznü ve gururu aynı anda yaşayan insanların ruh halleri ile yürüyorlar camiye doğru. Başları önde camiye giriyor tüm halk. İmanın verdiği tevekkül yüzlerde hazin bir tebessüme dönüşmüş, kadere olan inancın getirdiği serinlik kaplamış tüm çehreleri. Onurlu ve gururlu Anadolu’nun cefakar hanımları da cenaze için oradalar.
Tekbirlerle yürüyen halka, ellerindeki Türk Bayraklarını taşıyan gençlerin, terörü ve onun örgütünü (pkkyı) lanetleyen sloganları eşlik ediyor. Şehitliğin içi ve dışı insanlarla dolu. Şehidin annesinin, babasının, eşinin, yakınlarının gözyaşlarına Amanos dağları ve Akdeniz gökleri de eşlik ediyor. Şehitlikte, hayatın, umudun rengi olan yeşille boyanmış çamlar, zeytinler, serviler adeta “hoş geldin” diyorlar bu kutsal ve taze misafirlerine.
Yasin okunuyor hazin sesli hafızlar tarafından:
“Şüphesiz cennet ashabı, bugün safa sürdükleri bir meşguliyet içindedirler."
”Bugün cennet ehli nimetler içinde keyiflerine bakarlar.Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara kurulurlar.”
"Ve onlar için diledikleri her şey vardır.”
"Rahim bir Rab’den söz olarak “selâm” vardır….”
Cenazedekilerin gözyaşlarına göklerde katıldı bir ara. Bir süreliğine, Amanos'un tepesindeki bulutlar, Akdenizin enginliklerindeki dalgalar siyahlar giydi, şehit ailesinin hatrına. Anne, baba, eş, Amanoslar ve Akdeniz;
Şu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Mısralarını hatırlayıp ağlarken; toprak, melekler ve şehid gülüyordu.Çünkü onlar ; "Allah yolunda ölenlere ölüler demeyin, bilakis onlar diridirler..." Ayetini hatırlaıyorlardı. O anda aklıma hemşerim mevlana hazretlerinin beyitleri geldi :
“Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma…
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi?
Doğmayı da seyret, güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi?
Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı?
Can Yusuf ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır. …”
Bu müjdelerle bakıyorum şehidin yakınlarına. Ve kendi kendime diyorum ki, " beni buraya getiren sebep şu; Rahmetli de, ben de Bir Allah’ın kuluyuz. Rahmetli de ben de aynı dinin mensuplarıyız, aynı Peygamberin ümmetyiz. Aynı vatanın vatandaşları, aynı devletin yurttaşlarıyız. Aynı bayrağın gölgesinde yaşadık şimdiye kadar. Eğer ben güven içinde, huzurla Konya’dan Dörtyol’a gelebiliyorsam,bu önce Allahımıızın, sonra devletimizin, sonra şehitlerimizin sayesindedir... " İşte tanımadığım, bilmediğim, evladım yaşındaki şehit İsmalimizin cenazesine bu hislerle ta Konyalardan gelerek katıldım.
Rabbim tüm şehitlerimize ve ümmet-i Muhammedîn geçmişlerine merhameti ile muamele etsin.(amin)
Ey şehitler vatan size minnettardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.