Lütfi AYHAN
Aliyeler Ali Ferideler Ferit Olmasın
Çarşıya, pazara, alışveriş merkezlerine gittiğinizde, sokakta, caddede yürürken insanları dikkatle gözlemleyin! Hanım ve beylerin hem giyimlerine, hem yürüyüşlerine hem konuşmalarına birkaç dakikalığa odaklanın; bir okul çıkışında kız ve erkek öğrencilerin konuşmalarına, yürüyüşlerine, hareketlerine dikkatle bakın! Buna ilaveten yine aynı mekânlarda eşlerin gerek birbirlerine gerekse başkalarına karşı tavır ve konuşmalarını inceleyin… Sizlerde benim gördüğümü görecek misiniz?
Benim gördüğüm şu: Bu mekanlardaki hanım ve bey kardeşlerimizin tavırlarında, konuşmalarında, yürüyüşlerinde, başkalarına karşı konuşmalarında fıtrattan (İslami kültürden) uzaklaşmış bir hal var?! Fıtrat deyince elbette İslam’ın insan anlayışını kastettiğimi söylemem lazım. İslam kültüründe, Osmanlı adabında mü’mine / Müslime olan hanım efendiler(ki kuranı kerim böyle hanımları Saliha Hanım olarak tavsif ediyor) pek çarşıya pazara çıkmaz, çıksalar bile kısa sürede işlerini, bitirip sağda solda eğleşmeyip, konuşmaya mecbur olunca kısık bir sesle konuşup, başı önünde, kalabalık yerlerden mümkün olduğunca kaçınarak mütesettir halleri ile dikkat çekmeden en kısa sürede evlerine dönerlerdi. Eğer yanlarında kocaları varsa onların biraz arkalarında ( bu günümüzde yanlarında olması lazım) yürürler satıcı ile kendileri değil kocalarını muhatap kılarlardı.
Feride, feride olarak kalıp feritliğe, lütfiye, lütfiye olarak kalıp Lütfiliğe, kâmile, kâmile olarak kalıp kâmilliğe, aliye, aliye olarak kalıp aliliğe… Özenmemeli. Başka şehirleri pek bilmem ama bu gün Konya sokaklarına, caddelerine dikkatle baktığınızda oradakilerin çoğunun hanım olduğunu ve çoğunun da başı örtülü ( başörtülü değil) olduğunu fark edeceksiniz! Bu kardeşlerimizin, bu çocuklarımızın yürüyüşlerine biraz dikkatle bakın, konuşmalarına içinde bulundukları hali anlamak için azıcık kulak verin eminim sizde bana hak vereceksiniz.
İçeride yasak olduğu için sigara içemeyen beyler, hanımlar (açık kapalı fark etmez) binaların önünde ellerinde sigaralar bir taraftan sohbet edip öbür taraftan birlikte tüttürüyorlar! Bir alış veriş merkezinde bazı karı koca veya arkadaş hanımları beyleri görüyorum: hanımefendi sürekli emredici bir tavırla konuşuyor, hükmedici bir eda ile önden yürüyor. Bu arada; “ şunu al!”, “Şunu koy!” “Hızlı Yürü!” gibi emirleri de artarda veriyor. Bizimkisi de başını öne eğip kuzu kuzu itaat ediyor. Kız çocukları erkek çocuklardan daha hükmedici, daha atak bir hal içinde görünüyorlar cemiyette. Bilhassa okul çıkışlarındaki kız öğrencilerin söz ve tavırları tamamen erkeklere özenti içerisinde. “gel lan bura!” “yürü git başımdan”, “defol yanımdan…” gibi konuşmalarının yanında adım atışlarından, sigara içmelerinden tutunda kol sallayışlarına kadar her halleri erkekimsi bir tavır halini almış durumda. Caddede yürürken kızlar/kadınlar erkelerle karşılaştıklarında çekinmeden onların üzerine yürüyüp onların yol vermesini bekliyorlar. Hanımefendi dolmuşta, otobüste almış eline telefonu, bazı görgüsüz erkeklerin yaptığı gibi yüksek sesle konuşup herkesi rahatsız etme eylemini rahatça gerçekleştiriyor. ( E, eşitlik var ya!)
Türkiye Özgür Bir Ülke
Tabi burada hemen şunu belirtmeliyim: Türkiye özgür bir ülke. Halkı Müslüman, demokratik, laik bir Cumhuriyet. İsteyen istediğini giyer, isteyen istediği gibi konuşur, her yeri gezer, her istediği tavrı sergiler… Bunlar suç teşkil etmedikçe ne benim ne de bir başkasının bunlara karışma hakkı vardır. Fakat sizlerinde takdir edeceği gibi benim derdim bu değil, benim derdim “başörtüsüne özgürlük, türbana serbestlik” mücadelesi ile kazanılan hakların İslami tavırdan/fıtrattan uzaklaşma gibi vahim bir sonuçla neticelenmesi tehlikesine dikkat çekmek. Benim korkum, “Kadın hakları, kadına pozitif ayrımcılık…” gibi iyi niyetlerle çıkılan yolun sonunun fıtrata aykırılık nedeni ile aileyi ve toplumu çıkmaz sokaklara götürmesi tehlikesi.
At Koşmalı Bülbül Ötmeli
Allah(cc) erkeği, kadını ayrı ayrı fıtratlarla yaratmış. Erkeğe kavvamlık verirken kadına da ince düşünme sabır gibi sıfatları bahşetmiş. Erkeğe kavvamlıkla beraber büyük bir sorumluluk yüklerken kadının ayaklarının altına gerçek bir anne, gerçek bir hanım efendi olması şartı ile cenneti sermiş. Şimdi bizler şunu fark etmek zorundayız; Batı Kültürünün de tesiri ile bu fıtrata aykırı hal içine girmemiz hem kadına hem erkeğe büyük zarar veriyor. Bu durum Horoza ;” haydi yumurtla”, tavuğa “haydi kavga et, horozları koru, haydi her sabah öt” demek gibi bir şey. Hâlbuki yaratan, atı koşması, bülbülü ötmesi, gülü güzel görünüp, güzel kokması, rüzgarı esmesi, soğuğu üşütmesi, güneşi aydınlatıp ısıtması…” için yaratmıştır. Bu gerçeğe aykırı davranan Batı Kültürü, batıda Aileyi bitirme noktasına getirmiştir.
Tarihten Birkaç Örnek
Tarihte bu ebedi hakikate karşı çıkan toplumlar ve fertler olmuş ama bu kişi ve kavimlerin sonu helakle neticelenmiş. Lut kavmi gibi cinsel fıtrata aykırı davranan milletler, Amazonlar gibi yönetim ve hükmetme fıtratına ters düşen bir devlet ve cemiyet hayatı yaşayan kavimler bu sözlerime örnektirler. Anlatılanlara göre yönetimin her kademesini kadınların oluşturduğu Amazonlar, fıtrata aykırı bu hali fazla devam ettirememiş ve dağılıp gitmişlerdir. Fıtrata uygun iktisat yerine fıtrata aykırı israfı ve savurganlığı, fıtrata uygun temizlik yerine fıtrata aykırı pasaklılığı, fıtrata uygun az yeme, az uyuma, az, konuşma yerine oan aykırı çok yeme çok konuşma çok uyuma eylemlerini, fıtrata uygun kanaat yerine ona aykırı hırsı tamahı… Tercih eden toplum ve fertler hem bu dünyada huzur ve güven için de olmayacaklar hem de ahrette. Roma, Osmanlı, İslam tarihlerini bu gözle incelersek hakikati daha kolay görürüz.
Kuran ebedi gerçekleri dile getiren son mesajsa, bizlerde Ona inanan müminler isek, Allah'ın kadına ve erkeğe verdiği rolü çok iyi anlayıp ona göre yaşamamız, O'na yani Kurana göre aile ve cemiyet hayatımızı dizayn etmemiz, toplumumuzu bekleyen “amazonlaşmaya “, “İsrafçı Toplum olmaya” Şatafat ve Lüks içinde boğulmaya” karşı en büyük güvence ve engeldir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.