AK PARTİYE DERS VERMEK İNTİHAR ETMEKTİR

Ak Parti’ye Ders Vermek İntihar Etmektir II

Ak Parti’ye Ders Vermek İntihar Etmektir Ey Halkım. 7 Haziran seçimleri öncesinde de yazdık. İşte bugünde yazıyorum.

“Ak Parti’nin bazı kademelerine, öfke sınırlarını zorlayan birtakım kızgınlıklarımın olmadığını söyleyemem. Ama Ak Parti’ye değil; Ak Partimize değil.” Parti içindeki partiyi halktan uzaklaştırıcı bürokratikleşme temayülü ve membaından kopma emareleri ciğerlerimi yakarken dumanı bacamdan tütüyordu ki, bu ve buna benzer sayısız ciğer yangınının dumanını görmeyenler, görmek istemeyenler 7 Haziran akşamı sandıktan taşan “Milli İrade” ile yüzleşmek zorunda kaldılar.

Ama fatura hepimizin önüne fert fert geldi, gelmeye de  devam ediyor. Esas ağır ve tahrip edici fatura ise 1 Kasım tarihinden sonrasına saklanıyor. Karadenizli Temel gibi yolda bulduğumuz senedi ödemeyelim! Bunu ödemek zorunda değiliz ey halkım.

Parti tabanında var olan rahatsızlıkları görmek istemeyenlerin ellerinde hazır bulunan kılıf artık yırtıldı. Gerçek tüm çıplaklığı ile işte orda, orta yerde duruyor. Tabi ki şapkalar düşünme pozisyonuna alındı idari karar mekanizmalarında. En azından bu, iyi bir şey. Elbette bir takım hatalar temelden tespit edilerek çözüm yolu aranacaktır ki, konjektür partiyi buna sarsıcı bir şekilde zorladığından ümit var olabilirsiniz. Artık Ak Parti içerisinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Buna emin olun. Dertleriniz derdimdir, hem bilirim, hem anlarım, hem de sızısını ta ciğerimde harman yangınıymışçasına yaşarım.

Ülkemizde boydan boya köklü devrimlere imza atan ve hayal edilemeyecek büyüklükteki sayısız projeyi gerçekleştiren bu hareketi Zeus’un deyyuslarına kurban edemeyiz, edemezsiniz; etmemeliyiz. Sadece Ak Parti’nin varlığının ve dik duruşunun, bu ülkede yüzlerden yırtıp attığı peçelerin bile hakkını ödeyemez bu millet. Ak Parti’nin ülkemize en büyük hizmeti budur. Tarih bunu yazacaktır.

Şimdi, benim ey sevgili halkım...

Dersse ders, ikazsa ikaz, tokatsa tokat… Verdiğiniz ders anlaşılmış maksat fazlasıyla hâsıl olmuştur. Ama korkarım ki atılan tokat maksadını aşmıştır ve maalesef kan sızıntısına sebep olmuştur! Şimdi vakit, verdiğiniz dersin notlarının, tarihe, çocuklarımızın dökülen kanlarıyla not edilmesine müsaade etmeme vaktidir.

Pireye kızıp yorgan yakılmayacağı gibi çakala kızıp ormanda yakılmaz. Bu memlekette Yeniçeri askerlerinin sığındığı Belgrad Ormanlarını yakan Sultan II. Mahmut’un kendi valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa karşısında aciz kalarak Rus ordusundan yardım istemesinin hikâyesi pek bilinmez her nedense! Hal bu ki yakın tarih… hepi topu 200 sene.

Merzifonlu Karamustafa Paşa’ya olan öfkesini Osmanlı ordularının arkadan vurulmasına müsaade ederek dindirmeye çalışan Kırım Hanı Murad Han’ın ve tabi Kırım ve tüm Müslüman Kuzey ülkelerinin halini de, Osmanlının halini de, ümmetin halini de hem görüyor, hem yaşıyor hem de faturasını ödüyoruz.

Kırım Hanı, haçlı ordularına geçit vermemesi için kendisine yalvaran Hanlık İmamı’na şöyle demişti: “Efendi; bu Osmanlı’nın bize ettiği cevri sen bilmezsin. Bu düşmanın kovalanması benim için hiçbir şeydir ve bu işin dinimize ihanet olduğunu da bilirim. Ama isterim ki, onlar kaç paralık adam olduklarını görsünler.” Sadece Osmanlı Devlet Erkanı değil tüm İslam alemi, cümbür cemaat hep beraber bunu gördük. Tam 300 yıldır da bunun faturasını ödüyoruz.

Ey benim sevgili milletim...

Sizden Tayyip Erdoğan’ı isteyenler aslında ülkenin anahtarını Tayyip Erdoğan’dan kendilerine iade etmelerini istiyorlar. Eğer Tayyip Bey, Selo solucanı gibi sosyalistlerin ve batının emrinde olsaydı vallahi Türkiye’nin her yerine Atatürk’ten çok heykellerini diker ve diktirirlerdi. Ama gel gör ki o milli manevi değerlerine bağlı bir Anadolu çocuğu. O yüzdende o, onlardan olmadıkça onlar Tayyip Beyi sevmeyecekler.

Hem oyunu Ak Parti’ye verip verip, hem parti içi demokratik mücadele yolları ile parti içerisinde tasvip etmediğiniz şeylerin düzeltilmesi için mücadele etmek yerine, taban demokrasisini işletmek yerine, yorganı yakıp 13 yıllık yerel ve küresel kazanımları ateşe atmak pek doğru bir hareket olmasa gerek.

Sonra bizlerde bir gün “Tayyip Erdoğan’ın Ruhundan İstimdat” şiiri yazmak zorunda kalabiliriz ama gel gör ki eyvah para etmez.

Dinle beni ey halkım:

Şundan emin olunuz ki bu hareket akim kalmaz. Bu tekerlek bu tümsekte kalmaz. Bu davanın neferleri kendilerini siygaya çekerek nerde yanlış yaptıklarını mutlaka tespit eder ve o tümseği mutlaka aşar. Ama bizler bu hareketin yoluna kazılan kuyulara atlamakla Yusuf(!) olmayız. Tarih bizi affetmez. Herkes elini vicdanına koysun ve Hint Okyonusu’nda filikalarda köpek balıklarına yem olma sırasını bekleyen Miyanmarlı din kardeşlerini düşünsün. Filistin, Suriye, Keşmir, Afganistan, Doğu Türkistan, Bosna ve tabi ki Mısır ve onun demokratik yollarla seçildiği halde zindanlara mahkûm edilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi.

Neden..!

Bütün uluslararası şer odakları ve onların bin bir surat taşeronları Tayyip Erdoğan’a karşı; Neden..? Tamda bu maskeli baloyu darmadağın etmenin eşiğine gelmişken bu yılgınlık neden?

Pirus zaferi ile Prut seferi arasına sıkışmak zorunda değiliz. Çembere aldığımız düşmanlarımızı yenip perişan etmek varken bu geri çekilme arzusu neden? Baltacı Mehmet Paşa’da geri çekilmişti. Ama bunun bizim tarihin önümüze getirdiği son büyük fırsatı geri tepmemiz anlamına geldiğini anlamamız uzun sürmedi. Çemberi bozmamız yetti her şeyi anlamaya.

Ama eyvah para etmez.

E mail:   akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum